Mesajı Okuyun
Old 25-04-2005, 05:46   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yeni Ceza Yasası'nın dili... - Yorumsuz

Hasan PULUR, Milliyet, 25.04.2005

Yeni Ceza Yasası'nın dili...


"DÜNYANIN en diri, en üretken, en akışkan dilini, benim ses bayrağımı, uzak diyarlarda olduğumda yurdum, ülkemde ana sütüm dediğim dilimi yıkmaya, onu gülünç durumlara düşürmeye kimin hakkı olabilir ki? Kim buna yeltenir, onlarla savaşırım elbette. Bu benim, dilime, ülkeme ulusuma karşı borcumdur. Sizlerin de..." (x)
Kim söylüyor bunları?
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk...
Niçin söylüyor?
Yeni Türk Ceza Yasası için söylüyor.
***
SAMİ Selçuk, örnekler veriyor:
"Suç koymak."
Türkçe de böyle bir kullanım var mı?
Yok!
Tasarının bazı maddelerinde "talep", bazı maddelerinde "istem" bazen "sakınamayacağı hata", bazen "kaçınılmaz hata", bazı maddelerde "aşağılama", bazı maddelerde "takbih ve tezyif."
Bunlar Sayın Selçuk'un belirttiği birkaç örnek...
Üstelik yasanın "anlaşılır bir dil iddiası" da var.
"Talep, takbih, tezyif, bilistifade, nizam ve amir, vazifesi icabı, bilfiil, aidat, memnuniyet, tertip, bala..."
Bu mu anlaşılır dil?
Sami Selçuk, "Bırakınız Türk insanını, artık bilgisayarların bile belleklerinde yer almayan sözcükler" diyor.
Sayın Selçuk'un, "Öğrencilerime bile okumaktan utandım" dediği 102/2. madde var, meraklısı bulur, okur.
Nesi var bu maddenin?
Sami Selçuk diyor ki:
"Bu ne kaba, saba, ne mene bir anlatımdır öyle. Belli ki Almancadan Almancaya çevrilmiş, Almancadan Türkçeye değil. Çünkü sözcük sözcük çevrildiği için, Türkçede Almanca bir anlatım bu. Oysa Türkçedeki karşılığı var bu anlatımın."
Stendhal, "Bu denli güzel anlatımı, her gün okuduğum Fransız Medeni Yasası'na borçluyum" dermiş.
Ya bu yasayı okusaymış...
***
PEKİ bu eleştiriyi yapan Sayın Selçuk'un önerisi ne, çözüm nasıl bulacak?
Üç önerisi var:
"1- İki ay içinde bu yasanın yalnızca dili biraz düzeltilebilir ve yasa yürürlüge girer. Bu, yıkımdır.
2- Yasadan vazgeçilir. Şimdilik eski yasada kimi düzeltmeler yapılır ve yeni yasa için bilimsel bir kurul oluşturulur. En gelişmiş ülkelerde bile bunun ortalama süresi 20 yıldır. İşin ciddiyeti ve bilinci iyi algılanmalıdır. Bu, sağduyudur.
3- İvedi ise, en doğrusu Atatürk'ün yaptığıdır. Dünyanın en başarılı yasasını almak. O zaman sorun ortalama dört ayda çözülür. Bu, kanımca en sağlam, en çabuk ve en kestirme çözümdür."
***
HİÇ merak etmeyin "birinci öneri" uygulanır.
Varsın Sami Selçuk "Bilim aklın ürünüdür, duyguların değil" desin.
——
(x) Kırmızı Çizgi, aylık dergi, sayı: 1