Mesajı Okuyun
Old 26-03-2010, 16:49   #40
Av. Srt

 
Varsayılan

Borçlunun Mernis adresi varsa eğer, Nüfüs Müdürlüğüne müzekkere yazılıp "bu adresi veren kim diye " sorulacakmış. Eğer borçlu verdiyse ne ala. Ancak beyanda bulunan borçlu dışında biriyse 35 e göre yapılamayacağı söylendi İcra Müdürlüğünde. Mernis kullanılmaya başladıktan aylar sonra böyle bir uygulamaya geçilmesine anlam veremedim.

Aşağıdaki karar miktar itibariyle temyiz sınırı altında olduğu için Yargıtay incelemesine gitmeksizin kesinleşmiştir.


KARŞIYAKA
1.İCRA HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2009/494E.
KARAR NO :2009/513K.

KARAR TARİHİ : 16/07/2009


Uyuşmazlık ; ilamsız takipte, ödeme emri tebliğ edilmeyen borçluya nüfus Müdürlüğünden sorulmak suretiyle belirlenecek yerleşim yeri adresine göre T.K. nun 35. maddesi uyarınca tebliğ yapılması isteminin reddi ile ilgili memurluk işleminin, İİK.'nun 16. maddesine göre şikayet yolu ile kaldırılmasına yöneliktir.

Nüfus hizmetleri Kanunun 1. maddesi, bu kanunun amacının Ulusal adres veri tabanının oluşturulması, Nüfus kayıtları ile adres bilgilerinin ilişkilendirilmesini sağlamak olarak belirtilmiştir. Yine aynı kanunun 44/1. maddesi adli makamları adres ve veri tabanlarını da içeren nüfus kayıt örneklerini doğrudan almaya yetkili makamlar arasında saymıştır. Belirtilen yasa hükümleri uyarınca, ulusal veri tabanına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarında yürütülecek işlemlerden dolayı birbirinden farklı birçok adresin nüfus kayıt bilgileri içerisinde yer alması mümkün olabilecektir.Eğer nüfus kayıt bilgilerinde,Adli mercilerce Mernis veri tabanında yer alan kimlik paylaşım sisteminden (KPS) elde edilen adres bilgilerine göre, normal ve olağan usulde geçerli bir tebligat yapılabiliyorsa ortaya herhangi bir sorunun çıkması söz konusu olmayacaktır. Acaba bu şekilde tebliğ işlemi gerçekleşmediğinde, adli mercilerce Mernis veri tabanında toplanmış adreslerden herhangi birisine Tebligat Kanunun 35/3 maddesi hükümleri doğrultusunda geçerli ve hukuka uygun bir tebliğ işlemi yapılması mümkün müdür? Tebligat Kanunun 35/3. maddesi kapsamında " daha önce tebligat yapılmamış olsa bile taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar oluşmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da " uygulanma durumunun varlığından söz etmek olanaksızdır. Çünkü ortada Kamu Kurumu olduğu kuşku götürmez Nüfus Müdürlüğüne bizzat tebligat yapılacak olan kişinin daha önce resmi bir başvurusu sebebi ile bildirdiği son adresi değil, diğer kamu kurum ve kuruluşları aracılığı ile ulusal adres veri tabanında oluşturulmuş diğer adres bilgileri söz konusu olup, ancak bu adreslerin kaynağı kamu kurumu belirlenip ve bu yerle yapılacak yazışma sonrasında ilgilinin başvurusuna bağlı en son adresinin olduğu belirtildikten sonra Tebligat Kanunun 35/3. maddesi uyarınca uygulama yapılması mümkün olabilecektir.

Kuşkusuz, eğer başlangıçta Nüfus Müdürlüğünden, bu kuruma borçlunun bizzat başvurusuna bağlı bildirilen en son adres bilgileri sorulup, bu yönde açıklanan adresine çıkarılan tebligattan sonuç alınamamışsa artık Tebligat Kanunun 35/3. maddesine göre uygulama yapılmasında yasal hiçbir engel bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar karşısında Nüfus Müdürlüğünün kendi kurumlarına borçlunun bizzat başvurusundan kaynaklanan en son adres olarak değil, sadece ulusal adres veri tabanında oluşturulmuş "yerleşim yeri" bilgisine göre belirtilmiş adresinin esas alınmak suretiyle Tebligat Kanunun 35/3. maddesi kapsamında hukuken geçerli bir tebliğ işleminin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Esasen Nüfus Hizmetleri Kanunun yukarıda değinilen 1. ve 44. maddelerinde yer alan " ulusal adres veri tabanının oluşturulması, nüfus kayıtları ile adres bilgilerinin ilişkilendirilmesi" adli makamların adres veri tabanlarını da içeren nüfus kayıt örneklerini doğrudan almaya yetkili makamlar olarak açıklanmasına karşı bu yöndeki adres bilgilerinin tebligat amacı ile kullanılacağına değinilmemiştir. Kaldı ki , tebligat ile ilgili uygulamalar Nüfus Kanunu değil, Tebligat Kanunu hükümleri esas alınmak suretiyle sonuçlandırılır. Bu bakımdan icra memurluğu işleminde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, haksız ve dayanağı olmayan şikayetin reddine karar verilmesi gerekmiş olup bu yönde hüküm kurulmuştur.