Mesajı Okuyun
Old 08-01-2012, 01:04   #185
suskun_juliette

 
Varsayılan

Bursa'nın Gürsu ilçesinde, kayalıkların dibinde kurulmuş bir köy sakinine hacze gidiyoruz. Kahveye sorduğumuzda tarlada olduğu söyleniyor.Borçluyu telefonla aratıp gelmesini söylüyoruz. O sırada köy kahvesinde başta bizi yadırgayan, bizi derin sükutlarını aniden bölen bed bir çığlık gibi gören köylüler, birlikte içtiğimiz sıcak çayla buzları eritiyor.Sohbet koyulaşmışken uzaktan görünüyor M.E Bey. Sanki misafiri gelmişçesine ağız dolusu gülerek, toprak kalıntılarının mesken eylediği nasırlı eliyle sıkıyor elimizi.Gülümsüyorum,onun arı insanlığını izliyorum.Bir gözü kör,diğeriyle dünyayı gözlemlemeye, anlamaya çalışıyor. Borcunu söylediğimizde bir ihmale denk geldiğini bildiriyor, bir kahkaha atıyor,yaramazlığıyla övünen bir çocuk gibi.Sonrasında taahhüdünü alıyoruz. Ödemezsem hapse atarsınız değil mi beni, artık devlet beni konuk eder deyip o halini bile şakaya vuruyor.Bu hali pişkinliğinden değil,çok fazla hacze giden, günde elli tane borçluyla görüşen ben bunu apaçık görebiliyorum. Yılmıyor M. E Bey. Yüksünmüyor, üzülmüyor insan oluşundan. Elleriyle avuçlamış doğanın bütün bereketini,gam yüreğine girmiyor. Kabullenmeyi biliyor, mücadele isteği yoğun,ilkel bir yaşamsal içgüdüyle tutunuyor hayata. Unutulmuş bir köyde,unutulacak bir insan belki de. Fakat bende derin düşünceler uyandırıyor. Ve M.E Bey konuşurken "Sen" diye hitap ediyor, normalde kızar ve uyarırım. Ancak onun doğa ananın bir çocuğu olduğunu gördüğümden ses etmiyorum. M. E Bey düzenli ödüyor sağolsun.)Şuan için hakkındaki iyi düşüncelerim devam ediyor