Mesajı Okuyun
Old 06-05-2010, 11:28   #3
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat Ali TÜRKER
Değerli meslektaşım, sosyal güvencelilerin SGK aleyhine açtığı davalarda İş Mahkemesi görevli iken;
SGK ile sözleşme yapan kuruluşların (eczane, özel tıp merkezleri ya da hastanelerin, medikal firmalarının, optikçilerin ve sair) bir akte dayanarak açacakları tüm davalarda görev, Genel Mahkemelerin yani miktara göre asliye veya sulh hukuk mahkemesinindir.
Davanızı hangi statüde kişiyi temsilen ve hangi ilişkiye (Sosyal güvenceli adına mı yoksa bir özel sağlık kuruluşu adına mı) dayandırarak açtığınızı ve açacağınızı bildirmediğinizden ihtimallere göre yorum yapamıyorum ancak, yukarıdaki her iki hal de idari bir işlemden ileri gelmemektedir.
Tahmin üzerine özet ve kısaca ifade edeceğim şudur ki:
Kimin adına açıyorsanız açın, tüm taleplerinizi tek davada ileri sürebilirsiniz. Subjektif dava birleşmesi olarak bildiğinize eminim sadece hatırlatmak adına ifade ediyorum.
SGK nın reçete bedellerini ödememesi, bir idari karar değildir. Şayet buna gerekçe ettiği bir idari işlem var ise ancak bu idari işlemin iptali için, kanunen taraf olma sıfatınızın olması koşulu ile reçete bedellerinin iptaline gerekçe edilen idari işlemin, yönetmeliğin, tebliğin, genelgenin vesair iptalini idare mahkemesinde ileri sürebilirsiniz. Yoksa talebin geri çevrilmesi, tek başına idari nitelikte bir işlem değildir. Akitle ya da kanunen yüklenmiş olduğu bir edimin, bedel ödeme hizmetinin ifa edilmemesidir. Borcu olan bir işi yapmamasıdır. Bu da statüye göre mahkemenin görevinin tayininde önemli olsa bile sonuçta idare mahkemesinin alanı değildir. Kanaatlerimizi paylaşmış olduk. Yararlı olması dileğimle selam ve saygılar.

Üstadıma bazı açılardan katılmıyorum. İdarenin yaptığı her iş ve işlem, haksız fiil esasına pararlel değerlendirelebilecek "idari eylemler hariç" birer idari işlemdir. Zımni red kararlarının bile idari işlem sayıldıklarını hatırlayalım; örneğin, - diğer koşulları uygun ise - ödeme talebinin geri çevrilmesi (geri çevirme kararının ardında mutlaka yasal bir dayanak bulunmak zorunda olduğundan), ödeme esaslarını düzenleyen "düzenleyici idari işlem"e aykırı olan bir idari karardır, yani "bireysel idari işlem"dir. Burada önemli olan kamu gücü kullanılıp kullanılmadığıdır, bu minvalde idarenin özel hukuka tabi işlemleri (sözleşmeleri) idari işlem (idari sözleşme) değildir.

Alıntı:
bu kez İş mahkemsinden ödememe kararının iptali ile malzeme bedelini talep ettim

Sorunuzdan anladığım kadarıyla, benzer ödememe kararları ile karşılaştığınıza göre, sizin asıl talebiniz bu ödememe kararlarına yol açan düzenleyici işlem her ne ise, onun iptali şeklinde olmalı. Eğer bu düzenleyici işlemin hukuka uygun olduğunu ancak düzenlemeye aykırı nitelikte idari kararlar verildiği kanısındaysanız, durum değişecektir elbette. (Aklıma geri ödeme listesinden çıkarılan ilaçlarla ilgili bütçe düzenlemelerinin hukuka ve anayasaya aykırılığı nedeniyle açılan iptal davaları geliyor...)

İlk durumun idari yargının görev alanına girdiğine şüphe yok. İkinci durumda ise, 5510 ve uygulamasından kaynaklı ihtilaflar bakımından genel kural "iş mahkemelerinin yetkili olduğu" şeklindedir. İş mahkemesinde idari işlemin iptali davası açılır, mahkeme tıpkı sizin belirttiğiniz gibi, bunu bir tespit davası olarak karara bağlar. Ayrıksı olarak (bazı idari para cezaları ile ilgili) idare mahkemelerinin görevli olduğu hallerde ise durum açıkça belirtilmiştir.

Alıntı:
Madde 101 - Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.

Genel yetki kuralı uyarınca, idarenin özel hukuka tabi sözleşmeleri dışında, asliye/sulh hukukta dava açılması bana pek olası görünmüyor. Ancak bu konuda bilgi eksiğim olabilir, bunu kesin olarak iddia edemem.