“..Bilindiği üzere, 765 sayılı TCK nun 503. maddesinde tanımlanan suç halinin oluşması için, sanık ve mağdura bağlanan bir dizi davranışın suçun maddi unsuru içeriğinde bütünleşmesi ve ayrıca manevi unsurun da suç kalıbında öngörülen bu maddi unsurun kapsaması zorunludur. Gerçekten de dolandırıcılık suçunun oluşması için sanığın her şeyden önce kandıracak nitelikte hilelerde bulunması gerekmektedir. Suçun hareket unsuru bu nitelikli hile ya da hileli hareket mağdurun iradesini etkilemeli ve onu kendi malvarlığı zararına bir işlemde (tasarrufta) bulunmaya yöneltmeli, sanık da bu işlem sonucu haksız bir çıkar sağlamalıdır. Görülüyor ki, dolandırıcılık cürmü bir dizi nedensellik bağı ile aldatılan mağdur ve sanığa bağlanan bu zincirleme davranışlar, zarar ve haksız çıkar sonun unsuru ile bitmekte ve maddi unsur böylelikle tanımlanmakta bulunduğundan, bu açıdan bilimsel deyişle zincirlemeli ve çok davranışlı karmaşık bir suç yapısını sergilemektedir. Suçun manevi unsuru durumunda bulunan kast unsuru ise, bu suç kalıbını ve özellikle suçun bu maddi unsurunu bütünüyle kapsamakta, başka bir deyişle, hileli hareket, haksız çıkar sağlama ve zarar verme bilinç ve iradesi içermekte; suçun oluşum ve gelişim süreci açısından harekete (hileye) öncül, başlangıçta kast ya da harekete (hileye) eşlik eden kast unsurunu oluşturmaktadır. Eylem sonrası kast ise dolandırıcılıkta olanaksız bulunmaktadır. (6. CD 21.01.1983,2/220 vd)