Mesajı Okuyun
Old 19-09-2009, 23:05   #3
Av. Özgür Uysal

 
Varsayılan

Sayın Olgun, öncelikle velayet ve vasiyet hükümleri birbirinden farklıdır. M.K.'nun 404. maddesi ''velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.'' demektedir. Olayda öncelikle kız çocuğunun, anne olan (A)'nın velayetinde olduğunu anlıyoruz. Velayet söz konusu olduğunda veliler, (Sayın Özoğlu'nun işaret ettiği maddelerde belirtildiği üzere) velayet altında bulunan küçüğün mallarını; çocuğun eğitimine, yetişmesine ve bakımına zorluk getirmeyecek şekilde istedikleri gibi kullanırlar ve bu hususta hesap vermezler; ancak yaptıkları işleme göre aldıkları karşılığı dürüstlük kuralına göre küçüğe iade etmeklede yükümlüdürler.(M.K. 352. m. v.d.)Olayda bir bağışlama söz konusu değildir. Bağışlama olsa bile, bağışlanan miktar çocuğun eğitimi,yetişmesi ve bakımını güçleştirmiyorsa caiz olacaktır.Çünkü çocuğa yapılan kazandırmalarda aksi söylenmediyse anne ve babaların çocuğun kazandığı mallar üzerinde yönetim hakkı vardır.

Burada veli A velayeti altında bulunan çocuğunun hakkı olmadığını düşündüğü bir parayı (C)'ye iade ettiğini sanmaktadır. Şu durumda bir bağışlamadan söz edilemez. Ortalıkta bir sözleşmede yoktur. Dolayısıyla söz edilebilecek şey Sayın meslektaşımız Özoğlu'nun dediği gibi sebepsiz zenginleşme hükümleri olacaktır.

Yalnız burada dikkati başka bir yöne çekmek isterim. Baba (B)'nin yapmış olduğu bağışlama eğer ikinci evliliğinden olan oğlunun ve ikinci eşi (C)'nin saklı paylarına tecavüz amacı taşıyorsa, bu açılan banka hesabında bulunan para tenkis davasıyla (C) ve ikinci evlilikten doğma oğul tarafından istenebilecektir. Küçük kız, küçük erkek ve (C)'nin durumunda buna dikkat etmek gerekir.

Bankanın bir sorumluluğu doğmaz. Çünkü banka aldığı talimatı yerine getirmektedir. Bankanın (C)'nin iddiasını bilmesine, bilse bile bunun doğru olup olmadığını araştırma gibi bir yükümlülüğü yoktur.Banka hesap yöneticisinin talimatı doğrultusunda bir işlem yapmaktadır.

C ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre 157. maddedeki dolandırıcılık suçundan sonra gelen 158. maddenin f bendindeki nitelikli dolandırıcılık suçunu işlemiş olmaktadır. Kendisi 3 ile 7 yıl arasında hapis yatacak, ayrıca elde ettiği bedelin 2 katından az olmamak kaydıyla adli para cezası ödeyecektir.

Son olarak (A)'nın sorumluluğu C'nin kendisini aldattığını öğrendiği andan itibaren gecikmeden sebepsiz zenginleşme davası açması kadardır.Çünkü o iyiniyetle, makul bir harekette bulunmuştur.

Saygılarımla.