Mesajı Okuyun
Old 17-10-2007, 12:15   #6
üye18721

 
Varsayılan

Sayın; miss_lawyer; Olayda kandırma yok diyorsunuz.Ama birde şöyle düşünmek gerekir. Eğer konuyu başlatan sayın meslektaşımızın müvekkilinin anlattıkları doğruysa; 95 yaşına kadar zaten bayana müvekkili bakmış. 95 yaşından sonra anneye diğerin kardeşin bakmak istemesi; hayatın doğal akışı içinde pek de iyi niyetli bir istek gibi gelmiyor. Zaten muvazaalı işlemlerin çoğunluğu belirli bir yaştan sonraki -ilerlemiş yaşlardaki kişiler-kişileri; kandırmak, korkutmak,tehdit etmek, vicdan sömürüsü yapmak,yaşlı kimsenin iyi niyetini suistimal ederek kendi lehine tasarrufi işlem yapmak suretiyle gerçekleştiriliyor.Muvazaa bilindiği gibi; Tarafların 3.kişileri aldatmak amacı ile ve fakat gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratma konusunda anlaşmaları;örneğin, bir kimsenin çok sevdiği bir kişiye bir mal bağışlamak istemesi ve fakat bu bağışın gizlenerek satım sözleşmesi yapılması gibi gösterilmesidir. Zaten müvekkil de kardeşinin kötü niyetli olduğundan şüpheleniyor ancak ne gibi işlem yapacağını bilmiyor. Ortada daha yapılmış bir işlem yok. Eğer satış adı altında bağış yapılmışsa; muvazaanın varlığı tartışılmaz bir karinedir.Ölünceye kadar bakma sözleşmesi de yine bilindiği gibi; Sözleşmecilerden birinin ötekine, ölünceye değin bakma ve kendisini görüp gözetme koşuluyla bir mal varlığını veya bir takım malları geçirmesi borcunu doğuran sözleşmedir. Diğer murislerden mal kaçırma amacını taşıyan kişiler genellikle en sağlam yöntem olarak düşündükleri "Ölünceye kadar bakma sözleşmesi" yapma yoluna gitmektedirler. Olayımızda 95 yaşında bir bayan var ve yatalak durumda.Kimin ne kadar yaşayacağı bu bayanın da belki 100 küsur yaşına kadar yaşayıp yaşamayacağı da doğal olarak belli değil. Ama hayatın doğal akışı ve ölüm yaşı konusundaki istatistiki gerçekler; bize şunu düşündürüyor; bu yaşta bir bayanın bir 20 sene daha yaşaması -gerçi Allah uzun ömür versin- realiteye pek uygun değil.Hakimler de önlerine gelen bu tür konularda gerekçeli kararlarına dayanak olarak şunu da ekliyorlar; "bağış yapan kişinin çok yaşlı ve bakıma muhtaç kişi olması işlemde muvazza unsurunun varlığını -diğer unsurlar yanında- ispatlamaktadır." Muvazaa nedeniyle önüme gelen pek çok davada; bağış yapan kişi genellikle çok yaşlı, hasta ve bakıma muhtaç kişilerdi.Muvazaalı işlemler de genellikle bağış yapan kişinin ölümünden kısa bir süre önce yapılıyor.Her ne kadar ölünceye kadar bakma sözleşmesinde; her iki tarafa karşılıklı
olarak borç yükleyen edimler olsa da; kişisel kanaatime göre 95 yaşında; yatalak olan bu bayan tarafından ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılsa bile ölümden sonra diğer mirasçıların bunu muvazaaya dayanarak iptal ettirmesi mümkün olur diye düşünüyorum.