Mesajı Okuyun
Old 04-03-2010, 01:57   #2
Avukat Ali TÜRKER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan bilal_gedikci
.......Belediye Kaunu'nun ilgili maddesini aynen yazıyorum "MADDE 28.- Belediye başkanı görevi süresince veya görevinin sona ermesinden itibaren üç yıl süreyle, meclis üyeleri ise görevleri süresince ve görevlerinin sona ermesinden itibaren iki yıl süreyle, belediye ve bağlı kuruluşlarına karşı doğrudan doğruya veya dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk ve temsilcilik yapamaz.
" Sorum şu;
Yaklaşık bir yıl önce meclis üyeliği sona eren bir kimse şu anda bir ltd şirketin ortağıdır. Belediyeye bağlı bir kuruluş ile bu kişinin ortağı bulunduğu ltd. şti. danışmanlık sözleşmesi imzalamışlar ve sözleşmede bahsettiğim kişinin imzası var. Danışmanlık hizmeti yukarıda yazdığım kanun maddesinde belirtilen işlerden midir.? Bu durumun hukuki snuçları ne olur.? Elinde bu konuyla ilğili yargı kararı olan meslektaşlar varsa paylaşırlarsa sevnirim.

Sayın meslektaşım, sizin de bildiğiniz üzere, danışmanlık hizmeti, avukatlık hizmeti, muhasebe ve mali danışmanlık hizmetleri gibi özel yasalrda düzenlenen konulara müessir değil ise Borçlar Kanunun, hizmet sözleşmesine dair hükümleri kapsamında değerlendirilir.
Keza her ne konuda danışmanlık hizmeti verilirse verilsin, sonuçta taraflar arasında karşılıklı edimlerin ifasını içeren yazılı ya da şifahi bir akit olacaktır. Akit yapmak, açıkça taahhüt altına girmektir.
Sizin yazınızda ve eklediğiniz yasa maddesinde belirtildiği gibi, meclis üyesi, belirtilen süre içinde, somut örneğinizde bildirdiğiniz biçimde akit kurup iki tarafa borç yükleyen taahhüt altına girmektedirler. Eski meclis üyesi, şirket adına akti imza etse de, şirket adına bir vaatte bulunmakta ve karşılığında da bir edimi şirket adına kabul etmektedir. Burada şirket ortağı olması nedeniyle açıkça menfaati vardır ve şirket ortaklığı dolayısıyla yasada öngörülen yasağı ihlal etmiş olacaktır.
Yasanın amacı, genel bir ifadeyle, kamu görevi sayılan işleri ifa edenlerin kamu kurumlarından haksız biçimde faydalanma ihtimalini ortadan kaldırmaktır.
Böylesi durumlar, içişleri bakanlığı müfettişlerince tespit edildiğinde, hukuki ve ceza-i sorumlulukların olacağı kuşkusuz dikkate alınmalıdır. Ne var ki ülkemizde somut olaydakine benzer çok örnek olmasına karşın yeterli tahkikat yapılıp caydırıcı yaptırımlar uygulanılmadığından, emsali de azdır.
Elimde emsal karar olmasa da, benim de benzeri bir mecliste seçilmiş olarak ifa ettiğim bir görevim var (il genel meclisi) ve konuya genel hatları ile vakıfız. Teftiş olması durumunda akit iptal edilip ödemeler var ise bununla ilgili kurum zararı olup olmadığı araştırılır. Kurum zararı var ise durum farklı boyutlarıyla ele alınıp belediye temsilcileri ve eski meclis üyesi hakkında işlem yapılabilir. Bu hususlarda ayrıntı olmadığından, ayrıntı olsa da konu ele alınıp ince ince müzakere edilemediğinden sadece bu genel kanaatlerimi sizinle paylaşmış oldum. Fikir vermesi dileğimle selam ve saygılar...