Mesajı Okuyun
Old 10-04-2010, 11:07   #13
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Toygar Yavuzcan,

1.)Konunun, Türk Borçlar Kanun Tasarısı ve özellikle Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı yönünden de incelenmesinin faydalı olacağını düşünüyorum. Eminim ki size yeni ilhamlar verecektir.

2.)Öte yandan, GKS' de kefilin tüm yasal haklarından feragatini ayrıntısıyla düzenleyen hükümler mevcuttur. Bu sözleşmeler; gerek hacimli yapıları, gerekse son derece karmaşık düzenlemeleri ile ancak konunun uzmanlarınca anlaşılır durumdadır. Çoğu zaman sözleşmeyi imzalattıran bankacı dahi, soracağınız sorulara cevap verememekte ve hukuk servisine yönlendirmektedir.

Oysa, sözleşmenin düzenlenmesi esnasında, düzenleyenin genel işlem koşulları açısından karşı tarafa açıkça bilgi vermesi, içeriğini öğrenme imkânı sağlaması ve karşı tarafın ancak bu öğrenmeden sonra koşulları kabul etmesi bir zorunluluktur. Keza, genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa o takdirde düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanması bir diğer gerekliliktir.

THS şerhinde, Sayın Av. Mehmet Saim Dikici tarafından eklenmiş B.K m.494 ile ilgili YHGK kararları var. Bu kararlardan da haberiniz olduğunu tahmin ediyorum. Benzeri olaylarda; kararların oluşum safahatı, konunun Hukuk Genel Kurulu'na kadar gelişi, karşı oy yazıları konunun zorluk ve karmaşıklığını yeterince ortaya koymaktadır.

Genel işlem koşulları ile ilgili düzenlemelerin henüz yasalaşmamış olması, bu hususların şimdiden ileri sürülmesine engel olmamalıdır. Genel işlem koşulları açısından yasal boşluk olan konuda, hakimin hukuk yaratma yetkisi vardır. Üstelik, tasarı bu konuda kılavuzluk edecektir.

3.)Son olarak, kredi hesabının katedilmesi değişik sebeplere dayalı olarak gerçekleşebilir. Borçlunun temerrüdünden kaynaklanan kat'ı, elbette daha bir ayrıntılı irdelemek gerekir.

Temerrüde düşmüş bir borçluya, önceki duruma ilişkin teminatları sebebiyle yeniden kredi kullandırmak, Bankacılık ilkeleri açısından da kabul edilir nitelikte değildir. Kişisel görüşüm, bu ihtimalde kefilin onayının alınmamış olmasının, kefilin durumunu ağırlaştıran kusurlu bir eylem olduğudur.

Temerrüde düşmüş bir borçludan en azından ilave teminatlar alınmaksızın, yeniden kredi kullandırılmasını, basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olan bankanın özen yükümlülüğüyle bağdaştıramıyorum.

Kaldı ki, sözleşmenin kurulduğu tarihte, henüz temerrüde uğramamış bir borçlu için sorumluluk üstlenen kefili, değişen durumu değerlendirme imkanı tanımaksızın, cari hesap şeklinde dahi çalışsa, yeni bir krediden sorumlu saymak için hiç bir haklı gerekçe yoktur. Başlangıçta varolan şartlarda değişiklik meydana gelmişse, özellikle temerrüt ve muacceliyet sözkonusu ise o takdirde kefilin de söz hakkı olmalı, sözleşme değişen durumlara göre ele alınmalıdır.

Saygılarımla.