Mesajı Okuyun
Old 18-12-2008, 17:26   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

Sayın Aybüke Kağan, itiraz dilekçesindeki beyanlara kesin delil niteliğinde olan "ikrar" olarak bakmak gerektiğini düşünüyorum. Söz konusu olayda davalı borcu ödediğini kesin delillerle(kanunen belirli miktar üstünde ise) ispat etmelidir.

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/4745
K. 2001/5082
T. 4.6.2001
DAVA : Dava dilekçesinde 174.426.250 lira asıl alacak ve ferileri için takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, icra, inkar tazminatına hükmedilmesi ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

KARAR : Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili şirketin davalıya sattığı mallar karşılığının ödenmemesi nedeni ile tahsili için yapılan icra takibine borçlu (davalı)nın itirazının iptali ile, %40dan az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davacı şirketten bahsedilen emtiaları teslim almadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davacı taraf yemin teklifinde bulunduklarını bildirmişler ve davalı asil herhangi bir mal teslimi almadığına ilişkin yemini usulen icra etmiş olduğundan yemin nazara alınarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir gerekçesiyle dava red edilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmektedir.

Kural olarak borçlu, itirazın iptali davasında vereceği cevap layihasında, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Ancak, borçlunun itiraz dilekçesinde borçla ilgili kabule yönelik beyanları kendisi için bağlayıcıdır.

Borçlu vekili icra dosyasındaki itirazında Takibe konu borç müvekkil tarafından ödenmiş bulunduğundan böyle bir borcu yoktur. Borca itiraz ediyoruz diyerek borcun esasını kabul etmiş, ancak ödediğini savunmuştur. Borçlunun bu ikrarı kendisini bağlar. Artık açılan itirazın iptali davasında borçlu bulunmadığını savunamaz.

Kanun hilafını emretmedikçe iki tarafın her biri müddeasını ispata mecburdur (MK.mad.6).

Olayımızda, ispat yükü borç ilişkisini (icra dosyasında) kabul etmekle birlikte ödediğini iddia eden davalı tarafa düşmektedir. Davacının ödenmediğini ispat etmesi söz konusu değildir. Davacı ispat yükü kendisine ait olmadığı halde davalıya yemin teklifinde bulunmuştur. Bu yemin teklifi usulsüzdür. Bu nedenle davacıyı bağlamaz.

Mahkemece, ispat külfetinin ters çevrilerek (davacıya yüklenerek) yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yapılacak iş; davalının ödeme savunmasını ispata yarar delillerini toplamak ve oluşacak sonuç dairesinde karar vermekten ibarettir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.06.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.