Mesajı Okuyun
Old 25-11-2007, 22:27   #14
Gemici

 
Varsayılan

Önce söz konusu olay hakkındaki düşüncem: Bence, olayda soyadı değiştirilmesini haklı gösterecek bir sebep yok; anlıyabildiğim kadarı ile, anne sırf çocuğun babasından intikam almak, çocuğu ondan koparmak düşüncesi ile hareket ediyor. Hukuken korunmaması gereken bir durum.

Geriye üzerinde durmak istediğim asıl konu kalıyor. Katılımcılar: ‘TMK 321 inci madde emredici mahiyettedir. Soyadı; kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır’.
Ve
‘Çocuk henüz ergin değildir.Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar üzerinde tasarrufu sözkonusu olamaz. Ancak çocuk 18 yaşını tamamladıktan sonra soyadının değiştirilmesini -haklı nedenin varlığını ispatlayarak-mahkemeden isteyebilir’.

Bu iki ifadeden çıkan sonuç: Çocuğun kişiye sıkı sıkıya bağlı şahsi hakları söz konusu olduğunda, ne çocuk ne de başka birisi bu haklar konusunda bir tasarrufta bulunamaz. Bu hakların kullanılması ancak ve ancak erginlik yaşına geldikten sonra çocuk tarafından olur.

Benim görüşüme göre MK’nın bizzat kendisi ana ve babaya çocuğun soyadını değiştirme hakkı tanıyor; yani yasa ana ve babaya çocuğun soyadı hakkı üzerinde tasarruf hakkı veriyor. MK Madde 321 ‘Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır’.. diyor. Madde ‘Çocuk, doğduğu andaki aile adını kullanır diye bir hüküm getirmiyor. Sadece çocuğun aile adını taşıyacağını belirtiyor. Benim bundan çıkardığım sonuç: Aile adı (yasa buna neden aile adı demiş anlıyamadım, çünkü sözkonusu olan aslında babanın soyadı. Yasada ananın adı aile adı olur diye bir hüküm yok. MK Madde 187 ‘Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır’ hükmünü taşıyor.) haklı bir nedene dayalı olarak değiştiği takdirde otomatikman çocuğun adı da değişir(bak: 11 nolu mesajdaki Yargıtay kararı). Çocuğun soyadı aile adı ile beraber değişmez dediğimiz andan itibaren ortaya çıkacak sonuç, çocuğun aile adını taşımaması olacak. Böyle bir durumsa yasanın ‘Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin...adını taşır’ hükmüne ters düşer. Sonuç: Aile dolaylı olarak çocuğun kişiliğine sıkı sıkıya bağlı hak üzerinde tasarrufta bulunmuş oluyor.

Bence haklı bir sebep olduğu takdirde, çocuğun adının değiştirilmesi olanağının, çocuğun menfaati göz önünde bulundurularak ve erginlik yaşı beklenmeden, tanınması gerekir. Bir sonraki mesajda kısaca değinmek istediğim ve ad üzerindeki hakkı kişiliğe bağlı mutlak bir hak olarak gören bazı Avrupa ülkelerinin hukukları, bu arada Alman hukuku böyle bir olanak tanıyor.

Yukarıda belirttiğim durumu göz önünde bulundurduğumuzda Yargıtay kararında (11 nolu mesaj ) belirtilen ‘O halde velayete sahip ana dahi bu hakka dayanarak kişiye sıkı sıkıya bağlı kişilik haklarıyla ilgili çocuğun soyadının değiştirilmesi davasını açamaz’ gerekçesini tatmin edici bulmuyorum. Eğer gerekçe sadece MK Madde 321 deki emredici hükümse ve bu hükmün amacı kamudüzenini korumaksa ona bir diyeceğim yok.

Not: Aile adını ve çocuğun soyadını bir de 'Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir'... 'Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz...' hükmünü getiren Anayasa'nın 10. Maddesi ile karşılaştırmak ta fayda vardır derim.

Saygılarımla