Mesajı Okuyun
Old 21-11-2009, 03:18   #4
atrocity

 
Varsayılan

öncelikle çok teşekkür ederim, verdiğiniz bilgiler, araştırma yapmama yön verdi, tam kamulaştırmasız el atmadan doğan bedel davası açmaya karar vermiştim ki aşağıdaki yargıtay kararını buldum ve acaba yargılanmanın yenilenemsi yoluna mı gitmeliyim, davam reddedilir mi endişesi sardı, ne dersiniz? T.C.

YARGITAY

Onsekizinci Hukuk Dairesi

E: 1998/6388

K: 1998/8425

T: 6.7.1998



· Kamulaştırma Bedelinin Artırılması

· Tescilin Hükümleri



· 743 s. TÜRK KANUNU MEDENİSİ (1) (MÜLGA ) [Madde 932]

· 2942 s. KAMULAŞTIRMA KANUNU [Madde 14]

· 2942 s. KAMULAŞTIRMA KANUNU [Madde 17]




Davacı Seydi Çelik ile davalı Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü aralarındaki kamulaştırma bedelinin arttırılması davasına dair Yeşilyurt Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.11.1997 günlü ve 1996/35-1997/212 sayılı hükmün bozulması hakkında dairece verilen 12.3.1998 günlü ve 1998/823-2471 sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.



Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.



KARAR : Kamulaştırma Kanununun 17. maddesi, tebliğ edilen kamulaştırma işlemine karşı idari ve adli yargıya başvurulmadığı veya bu konuda açılan davaların kesin olarak sonuçlandığı hallerde, kamulaştırılan taşınmazın kamulaştıran idare adına tescilini öngörmektedir. Kısacası, kamulaştırma ve bedel kesinleştiğinde, talep edildiği takdirde tescile karar verilir. O halde 17. maddeye göre tescile karar verilmeden önce resen varlığı tespit edilecek yasal koşullar bunlardan ibarettir.



Hakim, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu bu sebeple kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmediğini tespit ettiğinde tescil isteminin reddine, aksi halde kabulüne karar verecektir.



Olayımızda dava konusu taşınmazın 17. maddeye göre tesciline karar verilmiş, bu karar kesinleşmiş ve tapuya işlenerek idare adına sicil oluşmuştur. Bu durum gerçekleştikten çok sonra davacı taşınmaz maliki sanki böyle bir tescil işlemi yokmuş gibi bedel arttırım davasını açmış ve kendisine yapılan tebligatın geçersizliğini iddia etmiştir. Oysa bedel arttırımı davası açmak Kamulaştırma Kanununun 14. maddesine göre bir sükutu hak süresine bağlı olup, tescil kararı veren mahkeme bu hususu resen inceleyerek bu sürenin geçtiğini ( tebligatı geçerli sayarak ) belirledikten sonra o kararı vermiştir.



Şimdi, açılan bu bedel arttırım davasında davanın ön şartı olan tebligatın usülüne uygun olmadığını, o nedenle kamulaştırmanın kesinleşmediğini, kesinleşmiş karara rağmen kabul edip, bedel arttırımına hükmetmek, davalı idarenin kesinleşmiş mahkeme kararına dayalı haklarını tanımazlık niteliğinde olduğu gibi kesinleşmiş mahkeme kararının da ihlalidir.



Tescil kararı ve buna dayanılarak oluşan sicil geçerliliğini koruduğu sürece bedel arttırım davası açılamaz. Bu husus, kamu düzenini yakından ilgilendiren kesinleşmiş mahkeme kararlarına mutlak uyma zorunluluğunu getiren Anayasa hükmü gereğidir.



Davacı, 17.maddeye göre verilen tescil kararının temel ögelerinden biri olan kamulaştırma tebligatının geçersiz olduğu, o nedenle oluşan sicilin dayanaksız bulunduğu iddiasında ise, yargılamanın iadesini isteyebilir veya Medeni Kanununun 932. maddesine dayanarak ilgililer hakkında tapu iptal veya tazminat davasını açabilir. Bu suretle Anayasa'nın teminatı altında bulunan kesinleşmiş mahkeme kararının ve sonuçlarının yok farzedilmesinden kaçınılmış ve aynı zamanda taşınmazının bedelini almış olur. Böyle bir davanın kimlere karşı açılacağı Yasada öngörülmüş olup gerek mahkeme kararından gerekse tapu sicilden tesbitinde hiç bir zorluk yoktur.



Kamulaştırma Kanununun 17. maddesinde taşınmaz malikini koruma amacı yoktur. Aksine 17. madde, Medeni Kanununun 633. maddesi uyarınca kesinleşmiş kamulaştırma işlemi ile mülkiyeti kamulaştıran idareye geçmiş bulunan, taşınmaz üzerinde idarenin mülkiyetten doğan bütün haklarını teminat altına almayı ve eksiksiz uygulanmasını sağlamayı amaçlar.



Ayrıca, geçerliliği kesinleşmiş mahkeme kararı ile belirlenmiş bir tebligatın, başka bir mahkemede geçersiz olduğunun kabul edilmesini öngören bir uygulamanın dava ekonomisi ile ilgisi yoktur. Örneğin davacı, kamulaştırmaya yeni muttali olduğunu belirterek bunun iptali için idare mahkemesine açtığı dava, tebligat geçerli sayılarak süreden reddedilse idi, bedel arttırım davasında bu karar göz ardı edilerek, bu davaya bakan hakim tebligatı geçersiz sayabilir miydi? Elbette geçerli sayamazdı. Aynı husus burada da geçerlidir.



Öteden beri yerleşmiş uygulama bu yönde olup, bunun değiştirilmesini gerektiren bir hukuki neden yoktur.

SONUÇ : Bu itibarla ve düzeltilmesi istenilen Yargıtay ilamında açıklanan gerekçelere göre düzeltme dileğinde ileri sürülen sebepler HUMK.nun 440.maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymadığından vaki düzeltme isteğinin REDDİNE, 1.750.000 TL. para cezasının düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydettirilmesine, 6.7.1998 gününde oyçokluğuyla karar verildi.



KARŞI OY YAZISI :



Kamulaştırma Yasasının 17.maddesi, tebliğ edilen kamulaştırma işlemine karşı idari ve adli yargıya başvurulmadığı yada bu konuda açılan davaların kesin olarak sonuçlandığı ancak, taşınmaz sahibinin ferağ vermediği hallerde, takdir edilen ve arttırılan bedelin bankaya yatırılması koşuluyla taşınmazın kamulaştıran idare adına tescil edileceğini öngörmektedir.

Yöntemine uygun bir tebligat yapılmasını, adli ve idari yargıda açılan davaların kesin olarak sonuçlanmasını, takdir edilen ve arttırılan bedelin bankaya yatırılmasını şart kılan 17. madde, taşınmaz mal sahibini korumak amacını gütmektedir. Usüle aykırı bir tebligata dayalı olarak, kamulaştırma işleminin kesinleştiğini ve bedelin alındığını varsaymak ve böylece açılan bedel arttırım davasının reddedilmesi yada tescilin iptali koşuluna bağlanması gerektiğini savunmak, maddenin belirtilen konuluş amacıyla çatışır.



Kamulaştırma Yasasının 7 ve 13. maddelerine göre kamulaştırılacak taşınmaz malın sahibinin gerçek adresini araştırıp tespit etmek ve bu adrese tebligat çıkarmak tamamen kamulaştıran idarenin görevidir. Bu görev, yapılan tebligat işleminin usulüne uygunluğunu denetlenmeyi de içerir. İdarenin görevini yerine getirmekteki ihmal ve kusuru sonucu verilen yolsuz tescil kararının, açılan bedel arttırım davasının reddine neden olması yada bu davanın yolsuz tescilin iptali koşuluna bağlanması, idarenin kusurunun külfetinin taşınmaz sahibine yüklenmesi sonucunu doğurur.



Bedel arttırım davasının sonuçlanması, 17. madde kapsamında açılacak tescil davalarının bir ön koşuludur. Buna karşılık, bedel arttırım davası tescilden bağımsız bir kavramdır. Taşınmazın 16. madde uyarınca davalı idare adına tescilinin yada ferağının bedel arttırım davasını engellemediği gibi, 17. madde uyarınca yapılan yolsuz tescilin de bedel arttırımı davasına engel olmaması gerekir.



Bedel arttırım davası açılmasının yolsuz tescil işleminin iptaline bağlı kılınması, idare adına yapılan tescilin iptali ve taşınmaz sahibi adına tescili, bedel arttırım davasının sonuçlanmasından sonra yeni bir tescil davasıyla taşınmaz sahibi adına tescilin iptaliyle idare adına tescili gibi dava ekonomisi kavramıyla bağdaşmayan bir seri işlemin yapılmasını gerektirecektir.

Bedel arttırım davasının açılmasını 17. madde uyarınca yapılan yolsuz tescilin iptali önkoşuluna bağlamanın sakıncası somut olayda daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce kamulaştırılan ve usulsüz bir tebligata dayalı olarak idare adına tescil edilen taşınmaz, yıllar önce bir kooperatife satılmış, İmar Yasası gereği gerçekleştirilen bir dizi ifraz ve tevhitten sonra yapılar tamamlanıp iyiniyet sahibi üçüncü şahıslara satılmıştır. Yolsuz tescilin iptali davasının kime karşı açılacağı belli olmadığı gibi, açılacak tescilin iptali davasının Medeni Kanununun 931 maddesi gereği kabulüne de olanak bulunmadığından, bedel arttırım davasının da redle sonuçlanması kaçınılmaz olacaktır.

Belirtilen nedenlerle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyor, karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin bozma kararının kaldırılması ve mahkeme kararının esastan da incelenerek onanması gerektiğini düşünüyoruz.