Mesajı Okuyun
Old 19-01-2010, 14:46   #1
Konuk

 
Varsayılan iştirak nafakası

Ağustos 2006 da eşimle anlaşmalı olarak boşandık. Yaptığımız protokol gereği o tarihte 2 yaşında olan oğlum için 250,00.-tl. 8 yaşında olan kızım için de 250 Tl. toplam 500,00.-TL. iştirak nafakası ödemesi; her 15 günde pazar günü saat 09,00 dan 17.00 a kadar, bayramların ikinci günleri ve temmuz ayında 30 gün boyunca çocuklarımızı görmesi ve onların baba rolüne haiz ebeveyne olan manevi ihtiyaçlarını karşılaması konusunda anlaştık...
Mahkeme kararını da bizim protokölümüze dayanarak verdi ve bu karar kesinleşti.
1) Ayrıldığım eşim sadece 2007 eylül ayında 500.TL. olarak yatırdığı iştirak nafakasını 550.00.-TL.ye kendiliğinden arttırmıştır. Halen aynı tutarı ödemektedir.
2) Çocuklarımız ile 24 aydır hiç görüşmemektedir. Ondan önce ise; ilk boşanmamızdan sonra 2 ay kadar (tamamen münferit zamanlarda; asla düzgün ve düzenli olarak değil, birkaç saatlik görüşmelerdi.) baba/çocuk ilişkileri sürdü, akabinde 13 ay hiç irtibat olmaksızın..., tekrar birkaç aylık görüşme (aynı düzensizlikte) ve tekrar hiçbir irtibat olmaksızın geçen uzun aylar....
Kendisini kızım telefon ile istediği zaman aramakta idi, zira tarafımdan hep baba ile görüşmesi konusunda desteklenmişlerdir; ancak genelde babasının telefonları açmaması.., açtığı zaman ise "boş vaktim yok,burda değilim, işim çok" benzeri mazeretlerle karşılaşması kızımın agresifleşmesine, ağlama nöbetleri geçirmesine, babası tarafından sevilmediğine inanmasına, telefonları kırmaya başlamasına vs. tepkilere sebebiyet verdi. Özellikle babalar gününde; karne günlerinde, yaz aylarında, hafta sonları yaşadığı yoksunluk duygusundan onu uzaklaştırmak için devamlı tatil, gezi, seyahat, alışveriş vs. gibi çözümler üretmek mecburiyetinde kaldım, kalmaktayım. Psikayatr ve pedegog desteği aldım.
Oğlum ise sık sık; "benim babam ölmüş olmalı" gibi yorumlarda bulunuyor...
3) Kızım şu an da 6. sınıf öğrencisi. Geçen yıl ve bu yıl dersaneye gitmektedir. Ayrıca 4. sınıfta gerek boşanmadan gerekse babanın ilgisizliğinden derslerinde gerçekleşen düşüş nedeni ile özel ders alma ihtiyacı doğmuştur. Halen de zaman zaman özel derse ihtiyacı doğmakta ve bu da tarafımda sağlanmaktadır.
Özel ders ücreti saat başına 30. TL. dir. Ay içinde aldığı özel ders 4 ila 10 saat arasında sınav tarihlerine endekslidir.
Dersane ücreti ise geçen yıl 900,00.TL.
Bu yıl 1200,00.-TL. dir.
4) Devlet Memuru olmamdan dolayı çocuklarımı büyütürken bakıcıya ihtiyacım vardır. Aylık bakıcı giderim; kış aylarında 250,00.-TL. (ilaveten oğlum kışın anaokuluna gitmlektedir, bu bakıcı ücreti bu yüzden yarım günlük ücrettir, anaokuluna da ayrıca ödeme yapılmaktadır) geçtiğimiz yaz ayında 400,00.-tl, bu yaz ise tahminen asgari 500,00.-tl. olacaktır.
En aşağı daha 1 yıl bakıcı ihtiyacım devam edecektir; zira oğlum 2004 doğumlu.
5) Devlet Memuru olmamdan dolayı çocuklarımın sağlık giderleri kurumum tarafından karşılanmakta ise de; sgk ve vs. mevzuatta yapılan değişiklikler sonucu çocuklarımın sağlık giderleri için dahi bir bütçe öngörmem görekmektedir.
6) Aylık net gelirim; 1.431,00.-TL. dir.
7) Gerek ülkemizin sosyal anlamda yüzdeyüz kabul görmüş değerlerinden ve dini bir ihtiyaç olan"sünnet" merasimi sadece operasyon ücreti ve dini vecibesi ile bile hayli külfetlidir. Oğlumun "sünnetini" ilerki hayatında "kendini değer verilmiş ve desteklenmiş" olarak hatırlamasını bir anne olarak çok istemekteyim. Ancak; bu şartlarda bu mükellefiyetimi bile nasıl yerine getirebileceğimi bilemiyorum.



Yukarıda belirttiğim ve hayatın doğal akışı içinde mutlak karşılanması gereken diğer ihtiyaçlar temin edilirken; çocuklarım adına eşimin iştirakte bulunduğu 550,00.-tl. sadece birinin dahi ihtiyaçlarını temine kafi değildir.

Ancak eşimin "iştiraksizliğinin" faturasını çocuklarımı kısıtlayarak çıkarmaktansa; tüm gelirimi çocuklarıma kanalize ederek yaşamayı tercih etmekteyim.
Bu durum benim birey olarak şahsi istek ve ihtiyaçlarımı YOKSAYMAMI gerektirmektedir. Kaldı ki; benim ilerki yaşamımda daha donanımlı ve güvenli bir hayat için bugünden yatırım yapmamı engellemektedir. Hem çocuklarımın büyümesi; hem ihtiyaçlarının artması, hem de artan ihtiyaçlara ve ilerleyen yaşlarıma karşı şimdiden bir önlem alma şahsımın olmaması; GÜVEN DUYGUSUNDAN YOKSUN ve geleceğe korkarak bakan bir yaşam sürmeme SEBEP OLUYOR.

Tüm bunların ışığında;
a) Boşanma davalarında yargı kararı ile de teyit edilen tarafların imzaladığı PROTOKOL'ün vecibelerini yerine getirmemenin hiçbir yaptırımı yok mudur? Bu protokole uymamanın (tüm maddelerine.., örneğin çocuklarla şahsi münasebeti kabul edip imza atan ebeveyn adına) hiçbir bağlayıcılığı yok mudur?
HER HALDE yapılan bir sözleşme değil midir?????
b) Açıkça belirttiğim şahsi ve çocuklarımın durumunu dikkate alınarak nafaka arttırımı davası açmak istemekteyim.
**Nafaka arttırım davalarında verilen karar ileriye yönelik mi uygulanır?
**Eğer öyle ise; arttırım yapılırken hali hazır nafaka turarı ile birlikte ARTTIRIMDA BULUNULMADAN GEÇEN YILLAR dikkate alınır mı?
Bu sürecin telafi şekli nasıldır?
**Eşimin çalışıp çalışmadığını vs. bu konuda hiçbir bilgim yok. Kendisi ile herhangi bir iletişimim kesinlikle yok.
** Çalışmaması; yahut kaydadeğer ve mahkemece kabulü mümkün belgelerle ıspatlanabilir bir kazancına ulaşamamamız halinde durum ne olacaktır. Bu durum arttırım davasını nasıl etkiler?
Teşekkür ederim.
Saygılarımla