Mesajı Okuyun
Old 22-03-2007, 22:47   #3
Av. N. Özdamar

 
Varsayılan

Merhabalar ,
Yargıtay İçtihatları uyarınca , kıdem tazminatını hak etme konusunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunması halinde ,kıdem tazminatı alacağının likit olmadığı görüşü hakim.Bahsettiğiniz somut olayda ,işveren haklı fesih iddiasında bu sebeple Yargıtay yorumu sizin aleyhine olacaktır.
Birkaç yeni ve eski tarihli Yargıtay kararı ekliyorum:


T.C.
<H4>YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/14367

K. 2005/19201

T. 23.5.2005

• BORÇLU OLUNMADIĞININ TESPİTİ TALEBİ ( Kıdem Tazminatı Ve İşlemiş Faiz Alacağı Likit Olmayıp Ancak Bilirkişi Hesabı Sonunda Tespit Edildiğinden İcra İflas Kanunu'nun 67/2 .Maddesine Göre İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )

KIDEM TAZMİNATI ( Ve İşlemiş Faiz Alacağı Likit Olmayıp Ancak Bilirkişi Hesabı Sonunda Tespit Edildiğinden İcra İflas Kanunu'nun 67/2 .Maddesine Göre İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )

• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Kıdem Tazminatı Ve İşlemiş Faiz Alacağı Likit Olmayıp Ancak Bilirkişi Hesabı Sonunda Tespit Edildiğinden İcra İflas Kanunu'nun 67/2 .Maddesine Göre Hükmedilemeyeceği )

LİKİT OLMAYAN ALACAK ( Kıdem Tazminatı Ve İşlemiş Faiz Alacağı Ancak Bilirkişi Hesabı Sonunda Tespit Edildiğinden İcra İflas Kanunu'nun 67/2 .Maddesine Göre İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )

1475/m.14

2004/m.67


ÖZET : İcra dosyasına konu olan kıdem tazminatı ve işlemiş faiz alacağı likit olmayıp ancak bilirkişi hesabı sonunda tespit edildiğinden İcra İflas Kanunu'nun 67/2 .maddesine göre icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Davacı, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, karşı davacı ise itirazın iptali ile %40 İcra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, asıl davayı reddetmiş, karşı davayı ise kabul etmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.İcra dosyasına konu olan kıdem tazminatı ve işlemiş faiz alacağı likit olmayıp ancak bilirkişi hesabı sonunda tespit edildiğinden İcra İflas Kanunu'nun 67/2. maddesine göre icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.5.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. yarx
T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 1987/7633

K. 1987/8391

T. 24.9.1987

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ücret ve ikramiyenin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm, süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Davacının 1985 yılı Kasım ayından itibaren ücret ve ikramiyelerinin ödenmediği ve bu nedenle işveren Nisan 1986 tarihinde istifa yolu ile hizmet aktini bozduğu ve bunun akabinde de icraya başvurup ödenmeyen ücret ve ikramiyesi ile fesihle doğan kıdem tazminatının tahsiline teessül ettiği, bu takibe karşı davalı borçlunun ücret ve ikramiye için neden göstermeksizin inkar ettiği, kıdem tazminatı için de istifayı sebep gösterdiği dava dilekçesindeki açıklamalar ile dosyadaki beyanlardan anlaşılmaktadır.
Davacı, davalının icradaki inkarı üzerine tetkik merciine başvurarak itirazın ref’i isteğinde bulunduğu, fakat Mercice alacağın ilama ve ilam mahiyetinde vesikaya dayanmamış olması ve böyle bir ihtilafın Mercide çözümlenmesi mümkün görülmediğinden reddine karar verilmesi üzerine mahkemeden itirazın reddi ile takiben devamı ve alacağın tahsilini istediği görülmektedir. Mahkeme de yargılama sonunda Merci kararındaki gibi talebin ilama dayanmadığından icra inkar tazminatı isteğini reddetmiş, diğer alacakları hüküm altına almıştır.
Gerçekten İcra İflas Kanununun 67 nci maddesinde İcra inkar tazminatı düzenlemesi, takip talebine itiraz eden olarak bunun Mercie gitmek istemeyip mahkemeye başvurması, mahkeme de alacağın sübutuna karar vermesi koşuluna bağlanmış bulunmasından Merciden de itirazın ref’inin istenebileceği, borcun inkar edilmiş ve bir belgeye, ilam ve ilam mahiyetindeki diğer borç belirleyen alacakların inkarı halinde Merciden yapılan itirazın ref’i istenebilecekken Merci yolu ihtiyar edilmeyip genel mahkeme yolunun ihtiyar edilmesi halinde inkar tazminatı istenebileceği, aksi halde yeni Mercie gitme imkanı olmayan, merciin dar inceleme yöntemi içinde çözülmeyen ihtilaflı alacaklar için böyle bir teminatın öngörülmediği prensip itibarı ile kabul edilmekte ve Dairemizdeki uygulama bu yolda yürütülmekte ise de, davadaki somut olayda icra takibine karşı borçlunun inkarı bir özellik taşımaktadır. Bu özellik de borçlu davalının gerek icrada gerekse mahkemede alacağın aslına yönelik nedenli bir itirazın ileri sürülmemiş olmasıdır. Hatta mahkemede alacağın ve ikramiye alacağının kendisine karşı çıkılmayarak likit bir alacak olmadığından inkar tazminatı gerekmeyeceği ileri sürülmüştür. Bu durumda alacağın özünü yönelik bir ihtilafın olduğu söylenemez. Buna rağmen davacıya mahkeme yolunun ihtiyar ettirilmesi objektif iyiniyet kuralları ile de bağdaştırılmayacağından sadece, ücret ve ikramiye alacağı için icra inkar tazminatına hükmedilmesi İcra İflas Kanununun 67 nci maddesinde korunmak istenen alacaklı hukukuna da uygun düşer.
Ancak kıdem tazminatı alacağı ve o konuda yapılan takip ve bu takibe karşı yapılan itiraz bu nitelikte değildir. Gerçekten bir istifa vardır. bu istifanın kıdem tazminatını gerektirecek nitelikte bulunup bulunmadığı tartışılarak bu nedenle hüküm altına alınan kıdem tazminatı için inkar tazminatına hükmedilmemesi doğrudur.
3 - Dava dilekçesinin sonunda icra takibinden sonrası için de alacakların niteliğine göre, yasalarda öngörülen faiz talep edildiği halde, bu isteğin hüküm altına alınmaması da hatalıdır.
4 - Davacı ücret ve ikramiye alacağından 658.531 lira istediği halde, bu istek aşılarak 661.553. liraya karar verilmesi de Usul’ün 74 üncü maddesine aykırılık teşkil ettiğinden davalının bu yöne ilişkin temyizi de yerinde görülmüştür.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, 24/09/1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/9-516

K. 2002/506

T. 12.6.2002

• İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI ( İşçi Tarafından İtirazın İptali ve İcra İnkar Tazminatı Talebi- Alacak Likit Olmadığından İcra İnkar Tazminatı İsteğinin Reddi Gereği )

LİKİT OLMAYAN ALACAK ( İhbar ve Kıdem Tazminatı - İşçi Tarafından İtirazın İptali ve İcra İnkar Tazminatı Talebi/Reddi Gereği )

• İCRA İNKAR TAZMİNATI TALEBİ ( İhbar ve Kıdem Tazminatı - Alacak Likit Olmadığından İsteğin Reddi Gereği )

2004/m.67

1475/m.14,17/III


ÖZET : Dava, İİK'nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı alacaklı işçi; toplu iş sözleşmesi hükümlerinden kaynaklanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, ücret farkı, bayram ve tatil alacaklarının tahsili için borçlu-davalı işveren aleyhine icra takibine girişerek, ilamsız takip talebinde bulunmuştur. Borçlu işveren kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer alacaklardan kaynaklanan borcun işyeri kayıtlarından tespit edilen büyük bir bölümünü kabul edip, taksitle ödeme taahhüdünde bulunmuş, ancak geri kalan alacak miktarına ise, karşı çıkarak itiraz etmiş, takip itiraz edilen kısımlar yönünden durmuştur.
Eldeki dava, alacaklı işçi tarafından itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemiyle açılmıştır.
Alacak likit olmadığı zaman icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekir.
DAVA VE KARAR : 1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ""alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gereğine"" değinen Özel Daire bozma kararının 3 numaralı bendinde belirtilen bozma nedenine uyulmak gerekirken bu konuda önceki kararda direnilmesi usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
2. Ancak mahkemece, Özel Daire bozma kararının 2 numaralı bendinde belirtilen bozma nedenine uyularak alınan bilirkişi raporu ve oluşturulan yeni hüküm incelenmediğinden bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
KARŞI OY :
Dava, İİK'nın 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.
Davacı alacaklı işçi; toplu iş sözleşmesi hükümlerinden kaynaklanan kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret, ücret farkı, bayram ve tatil alacaklarının tahsili için borçlu-davalı işveren aleyhine icra takibine girişerek, ilamsız takip talebinde bulunmuştur. Borçlu işveren kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve diğer alacaklardan kaynaklanan borcun işyeri kayıtlarından tespit edilen büyük bir bölümünü kabul edip, taksitle ödeme taahhüdünde bulunmuş, ancak geri kalan alacak miktarına ise, karşı çıkarak itiraz etmiş, takip itiraz edilen kısımlar yönünden durmuştur.
Eldeki dava, alacaklı işçi tarafından itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemiyle açılmıştır.
Davalı işveren, iş aktinin 1475 sayılı Yasa'nın 17/III. maddesi gereğince haklı olarak feshedildiğini, fesihten önce işverenin toplu iş sözleşmesi tarafı olan işveren sendikası üyeliğinden ayrıldığını, bu nedenle alacak hesaplarında toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanamayacağını, iş yeri kayıtlarına göre alacak miktarının tespit edilip ödendiğini, davacının isteminin haksız olduğunu, icra inkar tazminatı istenemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava kabul edilmiş kıdem ve ihbar tazminatı faizi dışındaki alacakların iş yeri kayıtlarından tespit edilebileceği, alacak likit ve itirazın haksız olması nedeniyle itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Davalı-borçlunun temyizi üzerine alacağın likit olmadığı, hesaplamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra inkar tazminatı noktasından karar Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerel mahkemenin direnme kararının, Hukuk Genel Kurulu'nca Özel Daire bozma kararı aynen benimsenerek oyçokluğu ile bozulmasına karar verilmiştir.
Uyuşmazlık; alacak miktarlarının tespitinin yargılamayı gerektirip gerektirmediği, takibe konu alacağın likit sayılıp sayılamayacağı, borçlunun bir kısım alacaklara yaptığı itirazında haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için 2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca borçlunun ilamsız takipte kendisine tebliğ olunan ödeme emrine itiraz etmiş olması ve alacaklının da itirazın kaldırılması için icra tetkik merciine başvurmadan mahkemede itirazın iptalini dava etmesi, bu davadan da haklı çıkması yasal şartının gerçekleşmesi gerekir. Bu tazminatın kanuna konulmasının ve daha sonra yapılan değişiklikle de arttırılmasının amacı borçlunun borcun miktarını bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda iken icrada ödeme emrindeki borcunu inkar etmesini önlemektir.
Kanunun lafzı ( sözü ) ve ruhu birlikte gözönüne alındığında, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için takip konusu alacağın mutlaka bir senede veya yazılı bir belgeye dayanmasında da zorunluluk bulunmamaktadır.
Böylece, mahkemeye başvuran ve itirazın haksızlığını ileri süren alacaklının bu talebinde haklı olduğuna, itirazın haksızlığına mahkemece karar verilmiş olması yeterli bir şarttır. İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise ayrıca kötü niyeti aranacaktır. Takip konusu alacağın belirli, sabit olması, borçlu tarafından bilinmesi veya bilinebilir olması, hakimin takdirine bağlı olmaması da diğer bir koşul olarak karşımıza çıkmaktadır. Borçlunun böyle bir alacağa itirazı haksız sayılır. Alacağın miktarı ancak mahkemece takdir edilebilecek ise itiraz eden borçluya icra inkar tazminatı yüklenemez.
Bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulu'nun 13/12/1967 gün, 1966/4-1344 Esas, 1967/615 Karar sayılı ve 20/6/1980 gün, 1979/9-82 Esas, 1980/2073 Karar sayılı, 17.10.2001 gün E.2001/10-915, K.2001/739, 7.11.2001 gün ve 2001/19-1028 E. 766 sayılı kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.
Tüm açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; davacı alacaklı işçinin iş aktinin haksız feshi nedeniyle fesih tarihinden önce imzalanan ve fesih tarihinde yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre hesapladığı alacak isteminde haklı olduğu, işverenin toplu iş sözleşmesi tarafı olan işveren sendikası üyeliğinden toplu iş sözleşmesi'nin imza tarihinden sonra ayrıldığı olgusu karşısında borçlunun bu yöndeki itirazında haksız olduğu mahkemenin dairece de kabul edilen kararı ile kesinleşmiştir.
Bu durumda borçlunun alacakların hesabında toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanamayacağı yönündeki itirazını kabule de olanak bulunmamaktadır. Zira, bu konu yoruma ve hakimin takdirine açık olmadığı gibi, hakimin takdiri ile belirlenebilecek bir husus da değildir. Takibe konu alacaklardan kıdem ve ihbar tazminatları alacaklarının borçlu tarafından bilindiği ve belirlenebilir olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Sonuç olarak takibe ve itiraza konu alacaklardan ihbar ve kıdem tazminatı alacakları belirlenebilir bir alacak olup, borçlu itirazında haksız olduğundan buna dayanarak davacı işçi yararına bu alacaklar yönünden icra inkar tazminatına hükmeden yerel mahkemenin direnme kararı yerinde olup onanması gerekir. Aksi düşünce ile bozma yönünde oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyorum. T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/8167

K. 1997/12277

T. 18.6.1997

KIDEM TAZMİNATI ( Faizin Eklenerek Her İkisine Faiz İstenmesi )

• FAİZ ( Kıdem Tazminatına Eklenerek Her İkisine Faiz İstenmesi )

• MÜREKKEP FAİZ ( Kıdem Tazminatı ve Faizin Toplanıp Toplama Faiz İstenmesi )

• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Alacağın Likit Olmaması Halinde İstenememesi )

LİKİT ALACAK ( Yargılamayı Gerektiren Alacağın Likit Olmaması )

2004/m.67

818/m.104

1475/m.14

ÖZET : Gerek faiz alacağı ve gerek fark kıdem tazminatı miktarı yargılamayı gerektirdiğine göre icra inkar tazminatının hüküm altına alınması doğru değildir.
Takip talebinde fark kıdem tazminatı ve geçmiş günler faizi toplam olarak gösterildikten sonra her iki kaleme de mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanması faize faiz yürütülme anlamına gelir.
DAVA : Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Mahkemece davalı işverence düzenlenen kıdem tazminatı tahakkuk belgesi dikkate alınarak takip talebindeki fark kıdem tazminatı esas alınmış ise de; anılan belgede kesintilerde bulunmakta olup fark kıdem tazminatı miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusunu oluşturmaktadır. Aynı şekilde geçmiş günler faizi olarak belirtilen miktarında olduğu gibi kabul edilmesi doğru değildir.
Bu durumda öncelikle fark kıdem tazminatı miktarı tesbit ettirilmeli ve o miktara göre kıdem tazminatı faizi de belirlenmelidir. Bu belirlenecek miktarların esas alınması gerekirken takip talebinde belirtilen miktarlara göre hüküm kurulması hatalıdır.
3- Gerek faiz alacağı ve gerek fark kıdem tazminatı miktarı yargılamayı gerektirdiğine göre % 40 icra inkar tazminatının hüküm altına alınması doğru değildir.
4- Takip talebinde fark kıdem tazminatı ve geçmiş günler faizi toplam olarak gösterildikten sonra her iki kaleme de mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanması için talepte bulunulmuştur. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre faize faiz yürütülemez. Bu hususun da hükümde dikkate alınmaması ayrı bir bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 18.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
</H4>