Mesajı Okuyun
Old 20-11-2007, 12:58   #3
Av.Ahmet DELİKANLI

 
Varsayılan Bizim ceza hukukumuza baktığımızda!

Bu konuyla ilgili ceza kanunumuzu incelediğimizde:

KAST
Madde 21 - (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde olası kast vardır. Bu hâlde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
TAKSİR
Madde 22 - (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hâllerde cezalandırılır.
(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır; bu hâlde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
NETİCE SEBEBİYLE AĞIRLAŞMIŞ SUÇ
Madde 23 - (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi hâlinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.

Maddeler incelen diğinde özellikle TCK'nın m21/2 de kastın tanımının yapıldığ ı görülmekte,tanma göre ise kişi kanunda tanımlanan haraketi öngörmesine rağmen şuçu işlemye devam etmesidir.TCK m 22/3 'te ise öngörüyor;fakat sonucu istemiyor yinede işlemeye devam ediyor özellikle bununla ilgili çok güzel bir örnek:Mesela süratli araç kullanan bir sürücü dar bir sokokta karşına bir yayanın çıkacağını tahmin etmesine karşın (ancak sonucu istememekte) süratli kullanmaya devam eder ve bir yayaya çarparak onu ağır bir sekilde yaralar.İşte burada bilinçli taksirden söz edilebilir.

Okuduğum yargıtay kararında bizim hukukumuza çok yakın bir sonuca varıldığını görmekteyiz.Özellikle çocugun ağır bir sekilde yaralanacağını biliyor ve öngörüyorda;çünkü aklı salim ve kişiyi normal bir 3.kişi gibi düşündüğümüzde bu suçun sonucunu tahmin edebilir.Bunun sonucu ayrıca ölüm meydana gelmiş ancak ince bir ayrıntı varki o da ölüm sonucunu tahmin edememe...Kİşi olayda da anlatıldığı kadarıyla yaralanması açısından olası kastı öngörüyor ve sucu işlemeye devam ediyor.Ölmesi açısından ise bilinçli taksirin varlığı görülüyor.Birde ayağını döndürerek karnına 15 cm lik baskı yapması da kişinin yaralama kastı olduğnu gösterir ama ölümü istediğini göstemez.Çünkü ölüm neticesinde kişinin geriye dönmesi için çabalamasıda başka bir ayrıntıdır.Almanya'da verilmiş olan bu kararın sonucu tam olarak doyurucu bir karar değil.Tam olarak ararştırılmalı kişinin ruhsal halide önemli bu duruma hiç değinilmemiş.Olası kast sonucu doğru;fakat indirim sebebide var.İYİ GÜNLER....