Mesajı Okuyun
Old 18-02-2009, 21:22   #7
duyurucu1

 
Soru 4-Duyurucu1'inde Kahraman CMK avukatı olarak davaya müdahil olması

4-DUYURUCU1’İN DE KAHRAMAN CMK AVUKATI OLARAK DAVAYA MÜDAHİL OLMASI

Ben dedim ya bir kere Kahraman CMK Avukatlığına soyundum. Artık bu hastalık virüsünü yukarda isimleri sayılı avukatlardan kaptım ya(grip gibi ancak internet ortamından geçiyor) düşündüm taşındım.Önce şekeri az bir kahve içtim.Sonra kesmedi bir de sade kahve içtim ve kararımı verdim.

Benim de -----2 inci Ağır Ceza Mahkemesinde duruşmam vardı.İstanbuldaki Kahraman CMK avukatları kahramanlık yaparlar da benim gibi Anadolunun bağrından çıkmış yiğit Öz Anadolu Çocuğu olan Duyurucu1 adıyla etrafta kahramanlığı yürüyüp giden bir avukatın İstanbuldakilerden geri durması yakışık almazdı.Hem ben bu konuda kahramanlık yapmazsam,CMK hizmetlerinden yararlanan ve karşılığında geliri olsa dahi bir kuruş para ödemeyen “Devlet değil mi avukatımı verecek,Devlet değil mi elektiriğimi verecek,Devlet değil mi suyumu verecek,Devlet değil mi ekmeğimi verecek,Devlet değimli yatağımı ısıtacak,Devlet değil mi banyomu yaptıracak..”diyen ve eğer istekleri yerine getirilmezse “size oyumu vermem ha..”diye şantaj yapan vatan evlatlarına ne cevap verecektim.

Ama bunlar bahane. Esas beni hamle yapmaya sevk eden, kahramanlık yapma tutkusuydu.Avrupa kapılarına bu çağda dayanmam söz konusu olmadığı için bende bu alanda kahramanlık yapıp Türk Hukuk Sitesinin kahramanlık sayfasına adımı altın harflerle yazdırmalıydım.

Neyse lafı uzatmayalım.Bu düşüncelerle ikinci kahvemi de içtikten sonra,bilgisayarımın başına geçtim.Yardımcıma “İçeri kimseyi alma “dedim.Başladım yazmaya.Ve aşağıdaki dilekçeyi yazdım.

**
…2.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na
--------
DOSYA NO:2008/…..

TALEP KONUSU:Yukarda dosya numarasını arz ettiğim davada sanık Ş. A. müdafisiyim.

Mevzuatımızda sanık ile müdafisinin ayrı oturacağına dair hukuki bir düzenleme yoktur.Müştekinin-mağdurun-katılanın kendi avukatı ile birlikte ve yan yana duruşmalara katılması karşısında , sanığın avukatından-müdafisinden ayrı tutulması “silahların eşitliği” ilkesine aykırıdır.Katılan ile sanık yargılanma açısından eşit olmalıdırlar.

Diğer taraftan duruşmalarda sanığın müdafisinden ayrı tutulması Anayasadan,yasalardan kaynaklanmamaktadır.Bu uygulama aynı zamanda Yargıtay İçtihatlarından ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından da kaynaklanmamaktadır. Yıllar süren uygulamalar ve yerleşmiş teamüller de yasaların yerine ikame edilemez.Hele çağımızda savunma hakkının sanık ile müdafisin ayrı tutulmak suretiyle kısıtlanması düşünülemez bile.Yargının kararı neticede ne kadar adil olursa olsun savunma hakkının kısıtlanmasına yol açabilecek sanık ile müdafisini ayrı tutma uygulaması ,adil olan bu karara gölge düşürür.Adil yargılanma hakkının ihlaline yol açar.Bu konuları düşünecek ve çağımızın gerekleri doğrultusunda karar vererek ve belki yasa koyucuya yol gösterecek olanlar uygulamaları ile basit boşlukları dolduracak olan siz Sayın Hakimlerdir.

Keza mahkemenin vereceği karardan en çok etkilenecek kişi sanıktır.Yargılamada en çok etkilenecek(olumlu yada olumsuz) sanığın, vekilinin yada müdafisinin hukuki yardımından yargılamanın her aşamasında kesintisiz yararlanması gerekir.

Şimdiye kadar sanık ile müdafisinin-avukatının ayrı oturtulması yanlıştır.Yanlışın sürdürülmesi yanlışına düşülmesi yanlışın en yanlışı olur.Kaldı ki bu konuda bazı mahkemelerde artık çağa ayak uydurmak ve sanık ile müdafisini ayrı tutmak uygulamasından vazgeçmek şeklinde eğilimler belirmiş ve bu konuda somut adımlar atılmıştır.Bu konuda Beyoğlu 3.Ağır Ceza Mahkemesi 2005/248 esas sayılı dosyasında 20.03.2008 tarihinde 7 numaralı celsede (tutanak fotokopisi ekli) sanık ile müdafisini yan yana oturtmuştur.Türkiye Barolar Birliğinin de bu uygulamanın yaygınlaştırılması için çabaları vardır.Keza talep hakkında --- Baro Başkanlığına da bilgi verilmiştir.

Bu nedenlerle;

Duruşmalar sırasında sanık Ş. A’ın benden uzakta tutulması ,sanığı benden hukuki yardım almasından yoksun kılmaktadır.Sanık Ş. A’ın duruşmaların her aşamasında müdafisinden-avukatından yardım almasını sağlamak üzere

a)Ya sanığın benim bulunduğum masa yanında ve benim yanımda duruşmalara katılmasının sağlanmasını,

b)Ya da benim sanığın bulunduğu yerde ve yine benim yanımda duruşmalara katılmasının sağlanmasını ve her aşamada hukuki yardımımdan yararlanmasının temin edilmesinin fiziki şartlarının oluşturulmasını arz ve talep ederim.15.02.2009
Sanık Ş. A müdafisi
Avukat Duyurucu1
Eki:Beyoğlu 3.Ağır Ceza Mahkemesi duruşma tutanağı

**

Sonra hızımı alamadım.”İstanbul Barosu bu konuyu Türkiye Barolar Birliğine taşır da benim barom taşıyamaz mı?”diye düşündüm.Fanatik “Benim Barom en kahraman Baro” duygularım kabardı.Bu duygulara “Benim Barom senin baronu döver”duygularım da eklenince ortaya aşağıdaki gibi bir dilekçe çıktı:
**
Baro Başkanlığı’na
-------

Ceza Mahkemelerinde sanık ile müdafisinin-avukatının ayrı yerlerde tutularak duruşmaların yapılması yıllardan beri süre gelen yanlış bir uygulamanın ,teamülün kural haline dönüştürülmesidir.

Yanlış ve yasal dayanaktan yoksun Bu uygulama sanığın adil yargılanmasını engellediği gibi savunma hakkını da kısıtlayıcı bir özellik arzetmektedir. Diğer taraftan müşteki-mağdur-katılan ile avukatı duruşmalarda yan yana olurken ,sanığın müdafisinden –avukatından ayrı tutulması sanığın hukuki yardım almasını da engellemektedir.Ve böylece katılan ile sanık arasında” silahların eşitliği” ilkesi sanık aleyhine bozulmaktadır.

Bu yanlış uygulamanın düzeltilmesi ve sanık haklarının çağdaş çizgiye çekilmesini sağlamak ,üzere ekte sunduğum dilekçeyi 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına sunacağım .

Siz ----- Baro Başkanlığından bu talebimi fiziken ve fiilen desteklemenizi yada desteklemiyor iseniz nedenlerini tarafıma bildirmenizi arz ve talep ederim.
15.02.2009
sanık Ş. A Müdafisi
Avukat Duyurucu1

EKİ:2.Ağır Ceza Mahkemesine vereceğim
dilekçe ve eklerinin fotokopisi.


**
Önce Baro Başkanlığına dilekçemi verdim.Yüz yüze de görüşmek isterdim ama başkan yerinde yoktu.Sekreter kıza dilekçeyi verdim ve başkana vermesini ve dilekçemin işleme konmasını da sıkı sıkı tembihledim.

“Merak etme avukat bey,Başkan bey satır satır okur “dedi.

Oradan doğru---2 inci Ağır Ceza Mahkemesine gittim.Duruşma saat 15.30 da başladı.Akşam saat:10.00’da bitti.Hayır hayır yanlış duymadınız.Akşam saat:10.00da bitti.

Şimdi tutanağın tümünü buraya aktarmayacağım.Ama bizi ilgilendiren kısmı aynen şöyle:

Sanıklar geldi.Müdafi ve avukatlar geldi…Kimlik tespitleri yapıldı.türünden klasik işler yapıldıktan sonra.

Başkan sanıkları sorguya çekmeye yeltendiği anda Duyurucu1 yani ben ayağa kalktım.”Sayın Başkan,kusura bakmayın sözünüzü kestim.Henüz yargılamaya başlamadan önce bir talebim olacaktı.Ben talebimi yazılı olarak veriyorum.”dedim.

Başkan dilekçeyi aldı okudu.Yılların hakimiydi.Talebin nereye kadar, nelere gebe olduğunu biliyordu.Şaka olsun diye;”Yani şimdi seni oraya alsam (sanık yanını gösteriyordu) gider misin?”

Duyurucu1;”Hemen giderim Sayın Başkan”dedi.Ve çantasını dosyalarını toparlayıp kafese gitmeğe yeltendi.

Başkan;”Hele dur dur”dedi gülümseyerek.

Sonra bir sağa “fis kos, fis kos”

Sonra bir sola”fis kos ,fis kos”

Heyet ayağa kalktı.

Başkan;”Kimse yerinden kıpırdamasın!Biz şimdi geliyoruz!”dedi.Kalktılar ve müzakereye çekildiler.

Salonda çıt yok.”Ne oluyor?”türünden sessizce konuşmalar.Seyirciler dersen iki köyün tamamı burada.Seyirci bölümü hıncahınç dolu.Seyirci bir şey anlamadı. Yanımdaki savunma avukatlarına da ben olayı özetledim.Onlar anladılar.

Beş dakika sonra heyet geldi.Bizler ayağa kalkıp tekrar oturduk.

Başkan talebim üzerine verdikleri kararı tane tane okudu:karar aynen şöyle:

**

Sanık ….müdafisi Duyurucu1 söz aldı.Talebimi yazılı olarak veriyorum,savunmaları alınmadan önce talebim doğrultusunda karar verilmesini talep ediyorum ,dedi.

Bir sayfadan ibaret yargılama aşamasında müvekkilinin yanında oturması talebini içeren dilekçe ile ekinde Beyoğlu 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2008 günlü 7.celsedeki tutanak fotokopisini ibraz etti.,alındı okundu dosyasına kondu.

İDDİA MAKAMINDAN SORULDU:Müdafilerin sanığın yanında oturacağına veya oturmayacağına ilişkin herhangi bir teamül yoktur.,duruşmanın idaresi mahkeme başkanına aittir.taktir mahkemenindir,dedi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Her ne kadar sanık Ş.A.’ın müdafisi Avukat Duyurucu1 yargılama aşamasında müvekkilinin yanında oturmayı talep etmiş isede;bu konuda sanık müdafiinin sanığın yanında oturacağına veya oturmayacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı,duruşma salonunun sanığın müdafii,müdafiin sanığı görebileceği,istediklerinde konuşabilecekleri bir şekilde dizayn edildiği,tutuklu sanıkların jandarma korumasında olduğu,bu korumanın hem sanıkların korunması açısından hem de sanıklar açısından duruşma salonunda bulunanların korunması amacıyla oluşturulduğu,sanık müdafiinin diğer sanıkların yanına gidip oturtulması halinde sanık müdafiinin veya müdafilerinin can güvenliğinin tehlikeye girebileceği,bunun benzeri olaylarının tüm yargılama aşamalarında görüldüğü,hatta sanıkların bulunduğu yerden bir şekilde uzakta bulunan mahkeme heyetine dahi saldırıda bulunabildikleri, mevcut oturum sistemine göre sanık müdafilerinin bulunduğu yer itibariyle sanıkların savunmalarının kısıtlanmasının söz konusu olmadığı nazara alınarak sanık Ş.A müdafii Avukat Duyuruc1’in yargılama aşamasında müvekkilinin yanında oturmasına ilişkin talebin reddine oy birliği ile karar verildi.,açık duruşmaya devam olundu.(DEVAM EDECEK)