Mesajı Okuyun
Old 04-03-2007, 16:19   #15
dark

 
Varsayılan

Alıntı:
1- İnsan bilgileri doğuştan mı vardır sonradan mı öğrenilir?
2- Doguştan beyin boş bir levha mıdır? Yoksa Bazı akıl ve Mantık yürütme güçleriyle donatılarak mı doğulmuştur?
3- dil nedir? İnsanlar kouştuklarında gerçekten birbirlerini anlarlar mı? yoksa kendi beyinlerinde o kavramlar neye tekabul ediyorsa o şekilde, kendilerine göre birşeyler anlayıp birbirlerini anladıklarını mı zannederler?
4- Her filozofun tezinin bir anti tezini bulan filozof vardır. O halde felsefe ile nereye ulaşılır.
5- İnsanlar kavramlarla mı öğrenir ve anlar? yoksa kavramlar iletişim aracıdır da aslında kavramlara sahip olmasa da anlar öğrenir ve düşünebilir mi?

Beyin halografik kayıt yapar.. akıl ve zeka düşünebilme, yaratabilme ve yönlendirebilme yetenekleri sağlar.. Zeka, çabuk öğrenmeyi, anlamayı ve düşünmeyi kapsar(fikir üretmez), akıll ise, objektif bilgiyi belirli bir sistematik çerçevesinde elde etmesini ve bu bilgiyi başka bilgileri elde etmeye yarayacak şekilde değerlendirmesini sağlayan zihni kabiliyettir.(fikir üretir)....Düşünebilme yetimiz belki de mekanikleşti..

1- Bilindiği üzere bilgi de sınıflara ayrılır ;gündelik bilgi (ihtiyaçlar doğrultusunda edinilen,duyum algılara dayanılanna,yaşamı olanaklı kılan) ,din bilgisi (inançla eşdeğer,dogmatik,göreceli,sistamatik) teknik bilgi (gündelik bilgi kaynaklık eder,otomasyon,makine)sanat bilgisi(düş gücü,sezgi) ,bilimsel bilgi...
Benim mantığım;’’ gerçek bilgi, ideaların bilgisidir. İdealar değişmez, gözle görülemez, duyularla algılanamaz olan varlıklardır. İdealar ancak akıl yoluyla bilinebilir.’’Platon’un bu görüşünü matrix felsefesine de benzetirim..Duyularla algılanan yada algıladığımızı sandığımız duyularımızın bize elverdiği kadar beynimize depolanan holografik bir depo değil midir? Tamamen bilinen fenomenler değil midir? (yani duyularla algılananın ötesi)
2-Doğuştan beynin boş bir levha olduğunu düşünmüyorum..eğer bahsettiğiniz doğuştan gelen mantık ,algı v.b olgular olmasa boşluk hiç dolmazdı.

3-Dil de pratik bir olgudur..algı,kavramlar arası bağıntıyla kişilerin iletişim aracıdır.. Kolay yaşamak, istiyor musunuz? Sürüde kal ve sürü sevgisi uğruna kendini unut.Nietzsche
4-Felsefe ,‘’düşünce üzerine düşünmedir’’ en basit tanımla.
5-Kavramlar insanlar tarafından oluşturulmuş pratik bir yoldur..kavramlar yoluyla öğrenmezler,öğrenme pratikleşir kanısındayım..


Alıntı:
SONUÇ OLARAK: Bir önerme içinde yani cümle içinde yalnızca iki öğe vardır ve illa başka öğeler de arayacak isek bunları özneye ait unsurlar ve yükleme ait unsurlar diye belirlemek yerinde olmaz mı? Sonuçta anlatımlarımızda yani her türlü anlatımımızda bu kalıbı kullanma imkanımız olabilir mi?

Yanılmıyorsam dil bilgisinde zaten iki temel öğe vardır diğer öğeler yardımcı öğedir..yüklem olmasa öz arayısı olmazdı sanırım..yapılan bir eylem tasvir edilmiyor mu ..yapan olmasa eylemde olmazdı öz özne devamı yüklem genelde bu tartısma öznellik ve nesnellik kavramlarında süregelmiştir..

Alıntı:
Şimdi bu cümlede Ahmet öznesini-konusunu beynim YARIN AKŞAM EVE ARABA İLE GİDECEK OLAN KİŞİ kavramına tahvil etmiyor mu?
Ediyor ama yarın (zaman ),arabayla (araç-tumleç) ..eylem (yüklem)olmadan özne de tek başına tasvir edilemiyor.. ayrıca yan öğeler..

Saygılar...


Konudan uzaklaştım sanırım kusura bakmayın