Mesajı Okuyun
Old 10-10-2013, 12:55   #2
elif ertok

 
Varsayılan

Aynı konuda benim de aklıma takılan noktalar olduğu için araştırma yaparken yazınızı gördüm. Özel hastanede çalışan doktorun kamu görevlisi olup olmaması evrakta sahtecilik suçunda önem kazanıyor. TCK'da "Resmi Evrakta Sahtecilik" suçu ;

(1) Bir resmî belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmî belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmî belgeyi kullanan "kişi", iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmî belgeyi kullanan "kamu görevlisi" üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

şeklinde düzenlenmiştir. Özel hastanede çalışan doktorun kamu görevlisi olmadığını düşünüyorum. Sahte reçete veya rapor düzenlemesi halinde kamu görevlisi olmadığından TCK m.210/2

(2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması hâlinde, resmî belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.

maddesi uygulanarak yine resmi belgede sahtecilik ile ilgili madde hükmüne fakat maddenin daha az ceza içeren birinci fıkrasına göre cezalandırma yapılacağını düşünüyorum. Bununla ilgili bir Yargıtay kararı da paylaşılmıştı:


Esas :2009/11488
Karar:2011/21046
Tarih:24.10.2011

1-Sanık KU’ın suça konu doktor raporlarının gerçek olduğunu, sahte olmadığını savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, Doktor S M tarafından düzenlenmiş görünen 28.04.2004 tarihli, Op. Dr. Ş. S Ç tarafından düzenlenmiş görünen 28/11/2002 ve 27/03/2003 tarihli raporlardaki imzaların ve yazıların adı geçen doktorlara ait olup olmadığı, kimin eli ürünü olduğu konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırı olup,

2- Kabule göre de; suç tarihinde kamu görevlisi olmayıp, özel bir hastanede doktor olarak çalışan sanık HA'ın kısa zaman aralığı içerisinde 2 adet içeriği itibariyle sahte rapor düzenlemesi eyleminin 765 sayılı TCY.nun 354/1, 80. maddelerine uyan suçu oluşturduğunun gözetilmemesi,

3- 5237 sayılı TCK.nun 7/2 nci maddesi gözetilerek; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562 nci maddesiyle değişik CMK.nun 231 inci maddesi uyarınca sanık HA hakkında "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının" taktir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.10.2011 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.


Dediğim gibi özel hastanede çalışan doktorun kamu görevlisi olmadığını düşünmekle birlikte hala emin olamadım. Çünkü "kamu görevlisi" kavramı "memur" kavramından çok daha geniş. Bu konuda aşağıdaki
http://www.ankarabarosu.org.tr/sitel...10-1-aydin.pdf
yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum özellikle sf. 123,124,125 açıklamalardan da ben özel hastanede çalışan doktorun kamu görevlisi olmadığı sonucunu çıkarıyorum. Görüşlerinizi ve araştırmalarınızı paylaşırsanız sevinirim. Tartıaşarak daha doğru yargılara ulaşabiliriz.

İyi çalışmalar.