Mesajı Okuyun
Old 31-10-2010, 02:46   #8
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Tartışma genellikle problem haline gelmiş bir durumun çözümüne yönelik olarak yapılan fikir alış verişidir. Sonuçta haklı olanın fikrinin ortaya çıkması iyidir. Gerek Sayın Dikici'nin gerekse Sayın Öksüz'ün haklı açıklamalarından sonra taraflar arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğu yolundaki görüşümden rücu ediyorum. Haklı ve değerli açıklamalarına ufak da olsa katkıda bulunmak istiyorum.
Gerçekten de eser sözleşmelerinde sadece bir hizmette bulunmak değil, aynı zamanda ESER denilen olumlu-olumsuz bir sonucun taahhüdü söz konusudur. Somut olayda da tedavi değil de güzellik ve estetik amacıyla vücuttaki tıbbi müdahale işi, BK'nin 355 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunan eser sözleşmesinin konusunu oluşturmaktadır. Eser sözleşmesi uyarınca güzellik merkezinin tedavi niteliği olmayan tıbbi müdahalede bulunması borcunun ifası yönünden yeterli değildir. Yapılan işin kusursuz olarak ortaya çıkması da gerekir. Kişinin vücudundaki tüyleri yok etmek için müdahalede bulunan yüklenici , aynı zamanda, tüyleri yok etmeyi de eser sözleşmesinin niteliği itibarıyla taahhüt etmiş sayılır. Ancak, yüklenici sözleşmenin amacına uygun bir sonucu gerçekleştirememiştir. Başka bir anlatımla, yapılan iş kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı sayılır (BK m.360/1). Tüy dökme işlemi sırasında , hastadan kaynaklanan bir durum (örneğin hormonal bir bozukluk) , sonuca ulaşılmasına engel ise öncelikle güzellik merkezinin bu durumu hastasına bildirmesi gerekirdi. Güzellik merkezi , ancak bu bildirimden sonra sorumluluktan kurtulur (BK.md.357/son).

SAYGILAR