Mesajı Okuyun
Old 25-07-2004, 02:07   #8
Gemici

 
Varsayılan

Sayın Av. Kadir, bence düzenin çivisi felan çıkmadı, düzen eski düzen. Siz anlattığınız olayda sadece düzenin çirkin yüzüyle karşılaşmışsınız. Aynı çirkin yüzle hergün binlerce, belkide milyonlarca kişi karşılaşıyor. Bizler nedense düzenin çirkin yüzünü kendimiz gördüğümüzde hassaslaşıyoruz. Aynı düzenin bu çirkin yüzünü hergün binlerce belkide milyonlarca kişiye gösterdiğini görmemezlikten geliyoruz.

İnsanların bu tür davranışlarını en iyi şekilde belirten Martin Niemöller adındaki Alman Papaz:

Alıntı:
Naziler komünistleri alip götürdüklerinde sesimi çikarmadim; çünki ben komünist degildim. Sosyal Demakratlari götürdüklerinde protesto etmedim; çünki ben sosyal demokrat degildim. Sendikacilari götürdüklerinde yine protesto etmedim: çünki ben sendikaci degildim. Beni alip götürdüklerinde protesto edecek kimse kalmamisti. Martin Niemöller (1938 den 1945 e kadar Tecrit Kampi)

Olayın ideolojik yönünü ve Nazi Almanyası Örneğini gözardı edip olayı obejktif olarak irdelersek Martin Niemöllerin ne kadar haklı olduğunu görürüz. Olaylara bakış açımızı ve onlara yaklaşımımızı atalarımız zaten belirlemiş;“Bana değmiyen yılan bin yaşasın”. Haksızlık, adalaetsizlik, bağnazlık, bulunduğu mevkiyi kötüye kullanmak, hoşgörüsüzlük ve daha nice şey olarak nitelendierbileceğimiz bu “yılan” bize bulaşmadığı sürece, başkalarına ne kadar eziyet çektirirse çektirsin kılımızı bile kıpırdatmıyoruz. Bazen korktuğumuz için, bazen rahatımız bozulmasın diye bazende vurdum duymazlığımızdan. Sistem bizi öyle yoğurmuş ve şekillendirmişki, istesek bile sistemin koyduğu sınırların dışına çıkamıyoruz. Bu söylediklerim benim için de geçerli. Bu davranış tarzına sadece Türkiyede değil başka ülkelerde de çoğu kez rastlanır. Oturmuş sistemlerde ve belirli bir demokrasi deneyimi olan ülkelerde belki biraz daha az.

Toplumlardaki hak, adalet, demokrasi kavramları, Mahatma Gandhi nin belirttiği gibi, bölünmez bir bütündür. Eğer bir yerde haksız bir uygulama yapılıyorsa bu uygulamanın toplumun diğer tabakalarına sirayet edeceği muhakkaktır. Bu cümle ile vurgulamak istediğim: Bazı hakimler ve savcılar tarafından avukatlara karşı takınılan tavırların ancak Türkiyedeki sistem içinde incelenebileceği ve olası çüzümlerin de sadece bu sistem içinde gerçekleşebileceği. Durumu şöyle de açıklıyabiliriz; Eğer bazı hakimler ve savcılar avukatlara tepeden bakıyorsa bu durum toplumun diğer tabakalarında da var demektir, veya hakim ve savcıların bu tutumları toplumun diğer tabakalarına da yansımış demektir.

Unutmamamız gerken gerçek, sadece sistemin kişileri etkilemediği, sistemi oluşturan kişilerinde sistemi etkiliyebileceği ve değiştirebileceği. Nasılki Türkiyedeki politik ve sosyal sistemler adalet sistemini etkiliyorsa, aynı şekilde adalet sistemininde politik ve sosyal sistemleri etkilemesi söz konusu. Böyle oluncada hukuk sistemindeki bozuklukların düzelmesi ancak ona bağlı olan ve onu etkileyen diğer sistemlerin düzelmesi ile gerçekleşebilir. Yalnız şunu unutmamamız gerekir; Eğer mahalleyi temizlemek istiyorsak önce kendi kapımızın önünden başlamamız gerekir.

Yenilip yutulmayan, elle tutulmayan, kokup bulaşmayan ama heryerde hazır ve nazır olan ve herşeyin sebebi olan “SİSTEM”e birkaç örnek:

Sistem müdürden fazla yetkisi olan odacıdır,
Sistem bu gün git yarın gel dir,
Sistem vazifesini yapmak için rüşvet beklemektir,
Sistem olmayacak işini para gücü ile veya aracı ve dayı ile yaptırmaktır,
Sistem cezadan kurtulmak için milletvekili seçilmektir,
Sistem kendi gücüne ve bilgisine güvenmek yerine ailesine, dayısına ve parasına güvenmektir,
Sistem emniyet müdürlerinin ve valilerin savcıların vazifelerini yapmalarıdır,
Sistem aşiretlerin karakol basmalarıdır,
Sistem saatte elli kilometre hız yapılacak yerde yüz kilometre hızla gitmektir
Sistem içip içip araba kullanmak ve sonunda ya şarampole yuvarlanmak yada birkaç cana kıymaktır,
Sistem kendisinden yukarıda olanlara karşı elpençe divan durup kendisinden aşağıda olanlara karşı şahin kesilmektir
Sistem işyerinde fırçayı yiyip eve gelince karısından ve çocuklarından hırsını almaktır,
Sistem küçük çocukların diğer çocuklar tarafından taciz edildiğini bilip ses çıkarmamaktır.
Sistem..........,
Sistem..........,
Sistem bütün bunları görüp veya bilip ses çıkarmamaktır. Ses çıkaranlara, karşı koyanlara, düzeltmeya çalışanlara saygılar.
Sözün kısası “SİSTEM” ben, sen , o; biz, siz, onlarız yani “HEPİMİZ”iz veya “HEPİMİZ” sistemiz.

Saygılarımla