Mesajı Okuyun
Old 11-12-2008, 09:08   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan İleri Yaşta "Görünmeyen" Kadın Cinayetleri

İleri Yaşta "Görünmeyen" Kadın Cinayetleri

60 yaş üstü grupta yer alan kadınların yaşadığı fiziksel, duygusal ve ekonomik şiddet diğer genç kadınlara göre daha az tanınıyor. Kendini öldürmeden önce eşini de öldüren erkekler, çoğu zaman böyle görülmese de bu "cinayet"leri planlı olarak işliyor.


Şahika YÜKSEL

Türkiye’de yapılan çalışmalarla her üç kadından birinin şiddete maruz kaldığını biliyoruz. Her sınıftan her yaştan kadın eş veya eski eşinin şiddetini yaşayabiliyor. 60 yaş üstü grupta yer alan kadınların yaşadığı fiziksel, duygusal ve ekonomik şiddet diğer genç kadınlara göre daha az tanınıyor. Daha açık ifade edersem eşlerini öldürdükten sonra kendilerini de öldüren erkekleri tanıtmak istiyorum.

Eşini öldürüp ardından intihar eden kişilerin nerede ise tümünde infazı yapan erkek. Koca önce karısını öldürüp sonra intihar ediyor. Bu tür çifte ölüm çok seyrek olmakla birlikte, 55 yaş üstünde, gençlerden iki kez daha yüksek. Aynı yaş grubuna giren kadınlarda eşini öldürme ve ardından intihar etme olaylarına çok çok seyrek olduğu bildiriliyor. Burada sözünü ettiğim cinayetlerde çocuklar veya diğer kişileri öldürme eylemi yok. Sadece eş öldürülüyor. Tabii ki babalarının annelerini öldürdükten sonra intiharına tanık olan, her yaştaki çocuk olaydan etkileniyor ve travmatize oluyorlar. Ailenin yakınları, çocuklar ve komşular için travmatik bir durum yaşanmıştır

Planlı cinayetler

Bu tür “cinayetler”in ansızın olmadığı anlaşılıyor. Önce eşini öldürüp ardından kendisini öldüren erkeklerin dosyalarını incelemiş olan araştırmacılar tahmin edildiği gibi olayın ansızın cinnet geçirilip, kendini kaybeden kişiler tarafından yapılmadığını, planlanarak yapıldığını belirtiyor.

Hemen daima, ani bir “cinnet geçirme” değil, uzun zaman önce tasarlanarak gerçekleştirilmiş olaylar. ABD yapılan bir çalışmada Donna Cohen yaşlı kadınların yaşadığı ve “öldürenin akıl hastalığı savı ile” pek de tartışılmayan bir şiddete dikkat çekiyor: Üç alt tipinden söz edebiliyor, olayların tümünde ortak olarak, çiftin ilişkisinde, kocanın algıladığı, kabul edilemeyen bir tehdit var. Bu tehdit değişebilir, örneğin huzur evine gitme/ yollanma, gerçekte var olan veya öyle algılanan bir sağlık sorunu, evlilikte çatışma ve şiddet olabilir. Kadın kurbanın ölme isteği yok ve planlardan haberi yok. Sıklıkla uykuda öldürülüyorlar.

İşin özü kendisini öldürmeye karar veren erkek eşini de birlikte götürüyor. Psikolojik otopsileri yapılarak daha sonra incelenen vakalarda, katil olan kişinin olayın ardından kendisini öldürmüş olması durumun niteliğini ve cinayet olarak tanımlanmasını gölgeliyor. Bu tür cinayetlerin bir hastanın eylemi olarak görülüyor. Bu varsayım çok kere doğru değil. Doğru olduğunu kabul edersek, dolaylı olarak ağır ruhsal hastalıkları olan ve bu nedenle başkalarını öldürme riski olan kocalara eşini öldürmesi için yeşil ışık yaktığımızı da kabul etmeliyiz. Karısın öldürüp ardından ölen kocaların bu infaz kararını sevgi veya alturistik bir eylem olarak ve ortak bir özkıyım anlaşması olarak gerçekleştirmiyorlar.

Bu durumu Hindistan’da yaygın olan dul kadının eşi ile birlikte gömülmesi ile aynı kapsamda düşünebiliriz. Hindistan'daki Brahmanların bir geleneğine göre, evli bir adam öldüğünde, karısı azize olabilmek istiyorsa, kocasının yanında diri diri yakılmaya razı oluyormuş. Buna sati (Dul Yakma/ Dul ateşi) adı veriliyor. Yine inanışa göre kocası ile beraber yakılan kadın 35 milyon sene cennette yaşamayı garantiliyormuş. “Kocası ölen kadın ölmek ister" geleneğini bozan ve yanmaya hayır diyen kadın azize olma şansını da kaçırdığı gibi saygınlığını da kaybediyor. Korkak ve geleneklere karşı koyan “uygunsuz kadınlar” oluyorlar.

Hindistan’ın İngiliz sömürgesi olduğu devrede bu uygulama yasaklanmaya çalışılmış ama başarılı olamamış. Bu gelenek 1950’de yasaklanmış ve resmi istatistiklere göre, 1947’den beri çok az sayıda sati uygulaması gerçekleşmiş. 40 milyona yakın dul kadının yaşadığı Hindistan’da Sati ile mücadele eden sivil toplum örgütleri, yakılanların sayısının bunun çok üzerinde olduğunu Hindistan’da senede bin kadar dul kocasının arkasından kendini yaktırdığı ileri sürülüyor. Polis tarafından örtbas edilen cinayetlere intihar süsü verildiğini ve siyasilerin soruşturmaları etkileyip, yönlendirdiğini iddia ediyor.

Nedenler

Amerika’ya dönersek, kocanın eşini öldürme nedenleri karışık. Olayların yarısı bağımlı olanı koruma cinayet-intihar ölümleri: grubuna giriyor. Birbirlerine çok bağımlı bir yaşam biçimi sergileyerek uzun süreli bir beraberlik var. Erkek bir sağlık sorunu olduğunda/ öyle kendisi öyle algıladığında yaşamlarının değişeceğini ve kendisinin kontrolü kaybedeceği kaygısına kapılıyor. Bedensel bir hastalığı olan kocanın tıbbi hastalığına depresyon eklenmesi durumunda olayın gerçekleşmesini kolaylaştırır.

Bu durumda alınacak tedbirlerin başında yaşamını etkileyen tıbbı bir hastalığı olan yaşlı erkeklerin psikolojik durumunun değerlendirilmesi ve tedavi edilebilir bir hastalık olan depresyonun tedavisi. Karısını öldürüp intihar edenlerin üçte biri “saldırgan- cinayet-intihar ölümleri” olarak tanımlanıyor. Atmışlı yaşlarda olan çiftlerde daha sık görülür. Bu çiftlerin geçmişinde uzun zamandır çok yönlü şiddet ve sıklıkla kıskançlık gibi başka sorunlarda bulunuyor. Canına tak eden, veya ancak ayrılacak gücü bulabilen kadın ayrılmak istiyor. Durum yasal yollara taşınıyor ve kadını koruma tedbirleri alınıyor. Şiddet uygulayan erkeğin ayrılma veya ayrılma tehdidi, eve yaklaşma yasağı alınmış olan durumunda itiraz eden koca itirazını fiili olarak gerçekleştiriyor. “Simbiyotik cinayet-intihar ölümleri:, daha küçük bir grup birbirlerine çok bağlı ve seksenli yaşlarda daha yaşlı, bir çift, biri, daha sık ikisinin de, ciddi hastalıkları var. Sıklıkla erkeğin egemen kadının bağımlı olduğu bir ilişki var.

Önceden kestirebilir miyiz ? İpuçları Nedir?
Karısını öldürüp ardından intihar eden eşlerin geçmişleri incelendiğinde bazı ipuçlarının yakalanmıştır. Bunların ölümden-cinayetten önce planlama devresinde fark edilmesi. Özelikle;

* Kocanın otoriter, tüm kararları veren ve kontrolü elde tutan bir yapıda olduğu uzun süreli evli olan yaşlı çiftlerde
* Kocanın bakım veren olduğu ve karısının Alzheimer veya benzer bir hastalığı olduğunda
* Eşlerden biri veya ikisinin de çoğul tıbbı problemlerinin olup sağlık durumlarının değiştiği durumlarda
* Huzur evine taşınma veya yaşamlarını kolaylaştırmak için yaşam koşullarının ciddi değişikliğe uğraması halinde
* Yaşlı çiftin diğer aile üyeleri, arkadaşları ve sosyal ortamlarından yalıtılmış olması.

Yaşlı çiftler tartışabilir/ boşanmayı konuşabilir

* Yaşlı çift boşanmak üzeredir veya şiddetli geçimsizlik vardır.
* Öldüren kocada sıklıkla depresyon veya aşırı alınganlık belirtileri vardır.

Ne yapabilirsiniz: Şaşırmayın , paniklemeyin, yakın ve ulaşılır olun. Aile içi sosyal ilişkileri sıkı tutun.Yakınlarında silah varsa, kaldırın. Derhal profesyonel yardım isteyin. Krize hızla müdahale gerekir.(ŞY/EÜ)

* Şahika Yüksel, Ruh Sağlığı ve Kadına Yöneliş Şiddet uzmanı

BİA Haber Merkezi - İstanbul

9 Aralık 2008, Salı
http://www.bianet.org/bianet/kategor...in-cinayetleri