Mesajı Okuyun
Old 14-01-2016, 17:15   #2
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

''..davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti ( gücü ) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç ( yükümlülük ) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun "fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücüyle ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek "ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır." hükmünü getirmiştir. "Ayırtım gücü" eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı Kanunun 13. maddesinde faşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu yasaya göre ayırt etme gücüne sahiptir." denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir...''(T.C.YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ E.2014/3524 K. 2015/3752 T. 18.3.2015)
Malul olma hali ile fiil ehliyetinin olmaması aynı kavram değildir.Ancak vekalet görevinin kötüye kullanılması sebebine dayanmanız uygun olacaktır. Müvekkilinize ilk satışa dayanan bir iptal davası olmadığı için saklı pay iddiasının bu davada dinlenilmemesi gerekir. . Mülkiyetin el değiştirmesine konu Hukuki sebepler birbirinden farklıdır kanısındayım..