Mesajı Okuyun
Old 22-06-2009, 09:23   #84
Mtaslak

 
Varsayılan

Arkadaşlar,
Samsun Tüketici Mahkemesinin 'Ek Karar' niteliğindeki kararını sunuyorum. Talebi reddedilen arkadaşlar bence bu kararı ekleyerek red kararlarını temyiz etsinler.
Bu arada sorularıma halen yanıt alamadım. Ne düşünüyorsunuz?


T.C.
SAMSUN
TÜKETİCİ MAHKEMESİ
EK KARAR
ESAS NO : 2009/18
KARAR NO : 2009/63
HAKİM : AYŞE ERKAN 33283
KATİP : HANDAN YENİDOĞAN 110189
DAVACI : S.U. -
VEKİLİ : Av. G. U. - Süleymaniye Cad.No.43/7 Merkez/ SAMSUN
DAVALI : O.T.
VEKİLİ : Av. M.Ö.
DAVA : Alacak
TALEP KONUSU : Karar Harıcı Yatırılmadan Kararın Tebliği İstemi
TALEP TARİHİ : 12/05/2009
KARAR TARİHİ : 12/05/2009
Davacı vekilinin 12/05/2009 havale tarihli dilekçesi incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı 12/05/2009 tarihli dilekçesiyle Mahkememizin 2009/18 Esas, 2009/63K. sayılı kararın davalı tarafça 10.911,18 TL. karar harcının ödenmesine karar verildiğini belirterek ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşme ve A.İ.H.M. Kararları esas alınarak mahkememizin 2009/18 E. Sayılı dosyasında verilen kararın harç ödenmeksizin tarafına tebliğini istemiştir.
Türkiye 1954 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni imzalamış, 28 Ocak 1987 tarihinde bireysel başvuru hakkını tanımıştır. İnsan Hakları Mahkemesi'nin yargı yetkisini ise 28 Ocak 1990 tarihinde kabul etmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa'nın 23/2. Maddesi gereğince "Tüketici Mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve Bakanlıkça açılacak davalar her türlü resim ve harçtan muaftır."
Anayasanın 138. Maddesine göre hakimler kararlarında Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak hüküm verirler. Anayasa'nın 90/5. maddesine göre, "usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir." Aynı maddenin 5. fıkrasının 3. tümcesine göre "usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkacak uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır."
Bu nedenle Türk mahkemelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve sözleşmenin yorumlanmasına ilişkin AİHM kararlarını hüküm tesisinde resen dikkate almaları Anayasadan kaynaklanan bir yükümlülüktür.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2. Dairesi'nin 25321/02 başvuru nolu 26 Haziran 2007 tarihli Ülger-Türkiye davası kararında özetle, ".... Başvuranın kararın bir kopyasını almadan mahkeme harcını ödemekle yükümlü tutulmasının, üzerinde aşırı bir yük oluşturduğu ve mahkemeye erişim hakkını bu hakkın özünü zedeleyecek derecede kısıtladığı" yine bu durumun "mülkiyetin çekişmesiz kullanımı hakkına müdahale teşkil ettiği" gerekçesiyle Türkiye Cumhuriyetini maddi ve manevi tazminata mahkum ettiği görülmektedir.

Somut olayda davacının, taraflar arasındaki adi nitelikteki taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi gereğince davalı yanın edimlerini yerine getirmediği iddiasına dayalı alacak istemi mahkememizce kısmen kabul edilmiştir. Şimdi ise, davacı kararı tebliğe çıkartmak istemekte, ancak Harçlar Yasası'nın 28/a maddesi gereğince alınması gerekli karar harcını yatırmak istemediği için bu talebi karşılanamamaktadır.
A.İ.H.S.'nin 6.1. Maddesi; herkese, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili olarak bir mahkeme tarafından davasının görülmesini isteme hakkı verir. Mahkemeye erişim hakkı bu kapsamda değerlendirilir. Erişim hakkı ise mutlak değildir, sınırlamalara tabidir. Niteliği gereği devletin düzenlemelerini gerektirdiğinden AİHS bu sınırlamalara üstü kapalı müsaade etmektedir. Buradaki sınırlama ise, verilen kararın harç tamamlanmadan tebliğe verilememesidir. Dolayısıyla davacı gerekçeli karara ulaşamadığından bu kararı icraya verme ve uygulatma imkanından yoksun bırakılmaktadır.
A.İ.H.S.'nin Ek 1. Nolu Protokol 1. Maddesinde, "Her gerçek kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletten mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para alacaklarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka helal getirmez."denilmektedir.
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa'nın amacı tüketiciyi korumak (4077 sayılı mad. 1) olduğuna ve tüketiciden davayı kaybetmesi halinde dahi hiç harç alınmayacağı öngörüldüğüne göre hem bu yasa hükümleri, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.1. maddesi ile A.İ.H.S.'ye ek 1 nolu Protokol'ün 1. maddesi ile yukarıda belirtilen İnsan Hakları Mahkemesi kararı karşısında çelişen Harçlar Yasası 28/a maddesinin davayı kazanan ve esasen harçtan muaf olan tüketiciye karşı uygulanmaması daha adil ve hakkaniyete uygun bir çözüm tarzı olmasının yanında 4077 sayılı Yasa'nın amacı ve özüne de uygun olacaktır. Devletçe uygulanan sınırlamalar; bireye bırakılan erişimi, hakkın esasına zarar gelecek ölçüde sınırlamaması ya da azaltmaması gerekçesiyle yasak olmalıdır. Belirtilen Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa hükümleri ile, A.İ.H.S. Hükümleri ve harcın zaten davalı yandan tahsili için belli süreden sonra Maliye'ye yazı yazılacağı hususları gözetildiğinde burada devletin bir kaybı da olmayacaktır.
Açıklanan nedenlerle davacının harç almaksızın karar tebliği yapılması yönündeki isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1. TALEBİN KABULÜ ile mahkememizin kararının harç ödenmeksizin talep edene TEBLİĞİNE,
2. Karardan bir suretin gereği için Yazı İşleri Müdürlüğü'ne gönderilmesine,
Dair, dilekçe ve dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verildi. 12/05/2009

Katip 110189



Hakim 33283