Mesajı Okuyun
Old 03-05-2007, 16:33   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Birinci karar davanızın esasına gerekçe teşkil ediyor.İkinci karar ise görev hakkında.


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/14440
K. 2006/2126
T. 2.3.2006
• TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Ölünceye Kadar Bakma Akdinin Birarada Yaşamak Suretiyle Yerine Getirilmesi Olanağı Ortadan Kalkmışsa Birlikte Yaşamaya Son Verilip İrat Tahsisine Karar Verilebildiği )
• ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ ( Birarada Yaşamak Suretiyle Yerine Getirilmesi Olanağı Ortadan Kalkmışsa Birlikte Yaşamaya Son Verilip İrat Tahsisine Karar Verilebildiği - Tapu İptali ve Tescil )
• BAKIM BORCUNUN YERİNE GETİRİLMEMESİ ( Bakım Alacaklısı Her Zaman-Fesih Hakkını Kullanarak Verdiklerini Geri İsteyebildiği - Hakim Sözleşmeyi Feshetmek Yerine İki Taraftan Birinin Talebi Üzerine veya Re'sen Birlikte Yaşamaya Son Verip Bakım Alacaklısına Kaydı Hayat İle İrat Tahsis Edebildiği )
• KAYDI HAYAT İLE İRAT ( Ölünceye Kadar Bakma Akdinin Birarada Yaşamak Suretiyle Yerine Getirilmesi Olanağı Ortadan Kalkmışsa Birlikte Yaşamaya Son Verilip İrat Tahsisine Karar Verilebildiği - Tapu İptali ve Tescil )
818/m. 511, 517
ÖZET : Davacı, ölünceye kadar bakma akdinin feshi ve tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bakım alacaklısı sözleşmeye konu malların mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp ölünceye kadar bakıp gözetmek borcu altına girer. Bakım borçlusu aksi kararlaştırılmadıkça bakım alacaklısını ailesi içine alıp bakmak zorundadır. Bakım borcunun yerine getirilmemesi halinde bakım alacaklısı her zaman-fesih hakkını kullanarak verdiklerini geri isteyebilir. Hakim sözleşmeyi feshetmek yerine iki taraftan birinin talebi üzerine veya re'sen birlikte yaşamaya son verip bakım alacaklısına kaydı hayat ile irat tahsis edebilir. Dosya kapsamından davacının kusurlu davranışları nedeniyle birlikte yaşama olanağının kalmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda irat tahsisine karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, yaşlı ve hasta bir insan olması nedeniyle 29 ada 16 parseldeki 7 no'lu meskenini kendisine ölünceye kadar bakması kaydıyla davalıya temlik ettikten sonra resmen evlendiklerini, davalının evi terk ederek edimini yerine getirmediğini ileri sürüp ölünceye kadar bakım akdinin feshine ve tapu kaydının iptali ile yeniden adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının kendisini evden kovduğunu, aralarında davacının kusurlu eylemlerinden kaynaklanan boşanma davası bulunduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davacının kusurlu davranışları sonucu davalının bakım yükümlülüğünü yerine getiremediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S.A.'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, ölünceye kadar bakım akdinin feshi ve tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının maliki bulunduğu 7 no'lu bağımsız bölümü 03.03.1988 tarihinde ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile davalıya temlik ettiği, tarafların 04.03.1991' de evlendikleri, aralarında şiddetli geçimsizlik doğduğu, Mersin 1. Aile Mahkemesi'nin 2003/1170 Esas, 2005/312 Karar sayılı kararı ile boşandıkları anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.'nun 511. maddesinde, "kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit" olarak tarif edilmiştir.

Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerinde belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK'nun 517. maddesinde açıklanmış, sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili ( makable şamil ) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.

Öte yandan, BK'nun 517/son maddesi hükmüne göre; "hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re 'sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir."

Uyuşmazlığın değinilen hüküm ( BK'nun 517/son maddesi ) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.

Somut olayda, taraflar arasındaki geçimsizlik mahkeme kararı ile saptanmış, bakım alacaklısının kusuru nedeniyle artık biraraya gelmek suretiyle bakım koşulunun yerine getirilemeyeceği sabit hale gelmiştir.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak belirlenecek iradın tahsisine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.

SONUÇ : Kabulüyle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 02.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Alıntı:
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/233
K. 2002/456
T. 21.1.2002
• HİBE SENEDİNİN İPTALİ DAVASI ( Senet Şartlarının Yerine Getirilmemesi Nedeniyle )
• ÖLENE KADAR BAKIM KARŞILIĞINDA YAPILAN HİBE SENEDİNİN İPTALİ DAVASI ( Sözleşmeye Konu Edilen Malların Değeri Üzerinde Durularak Görevli Mahkemenin Belirlenmesi )
• GÖREVLİ MAHKEME ( Sözleşmeye Konu Edilen Malların Değeri Üzerinde Durularak Görevli Mahkemenin Belirlenmesi )
• ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİNİN İPTALİ ( Görevli Mahkemenin Belirlenmesi )
818/m.515
ÖZET : İptali istenen sözleşme ölene kadar bakım karşılığında davacıya ait tüm menkul ve gayri menkullerin davalı ile birlikte üç kardeşe bağışlanmasına ilişkindir.

Bu tür davaların değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine ilişkin yasalarda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sözleşmenin iptali davası taşınmaz malın mülkiyetini etkileyecektir. Bu itibarla mahkemece öncelikle davaya konu edilen sözleşmeye konu edilen taşınır ve taşınmazların ( gerekirse bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle )değeri üzerinde durularak görevli olup olmadığı konusu incelenmeksizin işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.

DAVA : Dava dilekçesinde 5.1.1974 tarihli hibe senedinin iptaline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada 5.1.1974 tarihli hibe senedinin şartlarının davalı oğul tarafından yerine getirilmemesi sebebiyle iptaline karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş olup hükmü davacı temyiz etmektedir.

İptali istenen sözleşme ölene kadar bakım karşılığında davacıya ait tüm menkul ve gayri menkullerin davalı ile birlikte üç kardeşe bağışlanmasına ilişkindir.

Bu tür davaların değerine bakılmaksızın Sulh Hukuk Mahkemesinde görüleceğine ilişkin yasalarda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu sözleşmenin iptali davası taşınmaz malın mülkiyetini etkileyecektir. Bu itibarla mahkemece öncelikle davaya konu edilen sözleşmeye konu edilen taşınır ve taşınmazların ( gerekirse bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle )değeri üzerinde durularak görevli olup olmadığı konusu incelenmeksizin işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.1.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx