Mesajı Okuyun
Old 11-03-2010, 23:19   #23
rcakmak

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/445
Karar: 2009/935
Karar Tarihi: 23.02.2009

TAAHHÜDÜ İHLAL EYLEMİ - BORÇLUNUN SON ÖDEME TARİHİNDE BORCUNU TÜM FERİLERİYLE BİRLİKTE ÖDEMEYİ TAAHHÜT ETTİĞİ - ÖDENECEK MİKTARIN HİÇBİR KUŞKUYA YER VERMEKSİZİN BELİRLENDİĞİNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİNİN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Borçlu, borç miktarını belirlenen tarihler içerisinde ödemeyi taahhüt etmiş, son ödeme tarihinde ise, borcunu tüm ferileriyle birlikte ödemeyi taahhüt etmiştir. Son taahhütte ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlendiğinden, eş anlatımla borcun ve taahhüdün miktarının açık olarak saptandığından söz edilmesi mümkün olmadığının kabulü gerekir.

(2004 S. K. m. 340) (YCGK. 05.05.2001 T. 2001/16-181 E. 2001/200 K.)

Dava: Taahhüdü ihlal eyleminden borçlu Fahri'nin, 5358 sayılı Kanun'un 11. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince bir defaya mahsus ve 3 ay tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair Ümraniye İkinci İcra Mahkemesi'nin 31.03.2008 tarihli ve 2008/32-544 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20.06.2008 tarihli ve 2008/731 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Tebliğname ile; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2001/16-181 esas, 2001/200 karar sayılı ve 09.10.2001 günlü kararında da belirtildiği üzere, haciz sırasında bulunulan ödeme taahhütlerinde borç miktarının tüm fer'ileriyle beraber dökümlü olarak hesaplanıp rakamsal olarak açıkça gösterilmemesi nedeniyle taahhütlerin hukuken geçerli olmadığı, böylece atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden yazılı biçimde mahkumiyet hükmü kurulmasında isabet görülmemekle, anılan kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 01.12.2008 gün ve 2008/14099-60844 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 02.01.2009 tarih ve K.Y.B.2008/270975 sayılı tebliğnameyle talep edilmiş olmakla,

Gereği görüşüldü:

Karar: Dosya kapsamına göre, borçlu hakkında Ümraniye İkinci İcra Müdürlüğümün 2007/6779 sayılı dosyasında yürütülen takip sırasında 13.08.2007 tarihli tutanakta borçlunun, 24.280,58 TL olan borcunu 15.09.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.10.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.11.2007 tarihinde 6.000.00 TL, 15.12.2007 tarihinde ise borcunu tüm fer'ileriyle birlikte tamamen ödemeyi taahhüt etmesine karşın, son taksit tarihi olan 15.12.2007 gününde ödenecek miktarın açıkça gösterilmemesi nedeniyle bu tarihte ödenecek miktarın hiçbir şekilde net olarak belirlendiğinden söz edilemeyecektir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 20.02.2001 tarih, 2001/8-19 esas ve 2001/26 sayılı kararında da belirtildiği üzere, taahhüdü ihlal suçunun oluşabilmesi için ödenecek toplam miktarın rakamsal olarak belirlenmesi, tarafların belirlenen bu miktar üzerinde icap ve kabulde bulunması zorunludur. Ceza sorumluluğunun doğabilmesi için, taahhüt esnasında ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin saptanmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bu miktar belirlenmediğinde, hangi miktar için taahhütte bulunulduğu, kabulün de hangi miktar nazara alınarak yapıldığı saptanamayacağından, ödeme koşulunun ihlali halinde cezai sorumluluk doğmayacaktır.

Dosya içerisindeki taahhütnamenin incelenmesinden de görüleceği üzere borçlu, borç miktarını belirlenen tarihler içerisinde ödemeyi taahhüt etmiş, son ödeme tarihi olan 15.12.2007 tarihinde ise, borcunu tüm fer'ileriyle birlikte ödemeyi taahhüt etmiştir. 15.12.2007 tarihinde ödenecek miktarın hiçbir kuşkuya yer vermeksizin belirlendiğinden, eş anlatımla borcun ve taahhüdün miktarının açık olarak saptandığından söz edilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca, itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, Üsküdar İkinci Ağır Ceza Mahkemesinin 20.06.2008 gün ve 2008/731 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA,

Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;

Borçlu sanık Fahri'nin taahhüdü ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Alıntı:
Yazan Av. Asena
Haciz sırasında icra kefili olan kişiye en kısa sürede icra emri gönderilmesi gerekmektedir. Bildiğiniz gibi hukukumuzda usuli işlemler önemlidir. Kefile icra emri gönderilmesi ve kesinleşmesinin beklenilmesi gerekmektedir.

Haciz sırasında alınan taahhüdün geçerli olmadığına dair birçok mahkeme kararı ve Yargıtay kararı var. Haciz sırasında baskı altında alınan taahhüdün geçerli olmadığı, kaldı ki taahhüt için dosya borcunun hesaplanması gerektiği, dosya borcunu oluşturan noktaların tek tek tespit edilip haciz tutanağına yazılması gerektiği kararlarda belirtilmiştir. Bir başka ifade ile, haciz tutanağına genelde borcun ..... miktarı .... tarihte, ...miktarı .... tarihte vs gibi ifadeler yazıldığı, bunun da dosya borçlusu için ya da kefil olan kişi için geçerli olmadığı, asıl borç, vekalet ücreti, faiz, masraf ve harcın açıkça yazılması gerektiği belirtilmiştir. Aksi halde mahkemeler kolay kolay ceza vermiyorlar. Bir de borçlunun icra dairesine gelerek taahüütte bulunması var ki işte borçlunun bundan kaçarı olmuyor, bu pozisyonda kesin ceza çıkıyor(yine açıkça tüm borcu oluşturan kalemler yazılmalı). Ancak sizin durumunuzda mahkemeden ceza kararı almanızı şans olarak görüyorum.

Taahhüdü ihlalde şikayet için süreniz ihlal tarihinden itibaren üç ay. Eğer borcu taksitlere bağlamışsanız, her taksit için ayrı ayrı üç aylık süreniz var. Bu süreler hak düşürücüdür. İlk taksit için süresi içindeyseniz(üç aylık süre) hemen tebliğe çıkarıp kesinleştirmeye çalışın. Eğer üç aylık süreyi geçirdiyseniz, hak düşürücü süre olduğundan ikinci taksitin ödenmemesi halinde şikayet yolunu kullanabilirsiniz.

Ancak bunları yazarken aklıma bir husus takıldı, usuli işlemlerin tamamlanmadığından hareketle, alınan taahhüdün geçersizliğinden, doğmadığından bahsedebilir miyiz? Kesinleşmemiş icra kefilliği için taahhüt alınmış ve şikayet konu yapılmış..vs (bir düşünce)

Süreleri dikkate alarak, hızlı bir şekilde tebligat yapıp, ikinci taksit için harekete geçmenizi öneririm. (Eğer ki borç taksitlere bağlanmışsa) Taksitlere bağlanmamışsa ve bu süreçte süre geçtiyse hak düşürücü süre nedeniyle tekrar şikayet hakkınızı kaybersiniz, diye düşünüyorum.