Mesajı Okuyun
Old 27-02-2007, 13:44   #99
Hekimbaşı

 
Varsayılan Çevirmene gerçekten gerek var gibi

Sn.Katılımcılar,

Sn.sahinaydın bizim aile yapımız ve ortak aile anlayışımızı tarif eden bir alıntı yapmış. Kendisine teşekkür ederim. Evlilik kurumunu hiçbir zaman 1+1=2 diye düşünmemek, 1+1=n diye düşünmek gerekir. Aile iki bireyin yanyana yaşamasından ibaret değil ki. Aileyi iki bireyin birbirini tamamladığı ve herkesin koyduğundan daha fazlasını elde ederek kazançlı çıktığı bir yapı olarak görmek, yaşamak, göstermek ve mümkünse herkese yaşatmak isterim. Maalesef bu yapı; sorunları da herhangi 2 insan arası ilişkiler basitliğinden çok daha karmaşık, n boyutlu hale getirmektedir. Bu karmaşanın dışarıdan müdahaleyle, hele de yasayla çözülmesinin söz konusu olabileceğine inanmam mümkün değil.

Keşke ruhsal değerlendirmeler Sn.Demirel' in dediği kadar kolay ve her zaman yerinde olabilseydi. Onu bırakın, fiziksel bulguların değerlendirilmesinde bile güçlüklerimiz var. Yani, alırız bir psikiyatri heyet raporu, kararı veririz demek çok akılcı görünmüyor. Biz bile bunlarda yüksek kuşku payı görüyoruz. (Belki gözünüze takılmıştır, bir adli tıp raporuyla ilgili SHÇG nda haber vardı.) Raporun ne içermesi gerektiği konusunda bile kuşkular ortadayken, raporun özünde de yüksek yanılma payı varsa, buna dayanarak yola çıkmak akılcı görünmüyor. Bu nedenle çoğu zaman fiziksel kanıtların peşine düşmek, onlara daha fazla inanmak gerektiğine işaret ediyor; ve ruhsal değerlendirmeler örneklemekten kaçınıyorum. Psikiyatri bilimine inanmadığımdan değil; ama sosyolojinin belirsizliği ve politikadan etkilendiği kadar psikiyatrinin de çeşitli görüş ve akımların aşırı etkisinde kaldığı bilinir. İyi birşey değil, ama yapısal. Elinizdeki ölçülebilir şeyler kesinlik taşımıyorsa sürekli spekülasyonların etkisinde kalmamak mümkün mü? Bu tıbbın bütün dallarında var, ama en çok psikiyatride. Raporlarını dışarıdan aile kurumunun içine dalmaya ve yargıya karar verdirmeye yetecek kesinlikte görmüyorum açıkçası. Bu elbette, sadece aile kurumu için geçerli. Bir hastaya PMD, Şizofreni, Depresyon tanıları koymakla ilgili değil. Psikiyatrinin en önemli açmazlarından biri neden-sonuç ilişkilerinin çok zayıf olmasıdır. Yani, birisinin depresyon geçirdiği tanısını koyabilir, bir tedaviye başlayabilirsiniz, ama depresyonun nedenini asla bulamayabilirsiniz. Ya günü ve yeri geldiğinde bu tür raporlarla karşılaşınca ne yapılacak? Veya, önemsenmediği için, ya da görülebilir tek gerekçe olduğundan dolayı yeterince sağlam olmadığı halde bir gerekçe yazılır ve ona göre karar alınırsa ne olacak? Yargıdan kuşku duyduğumu düşünenler var. Yargıdan duyduğum kuşku kadar kendi meslekdaşlarımdan da duyuyorum gördüğünüz gibi. Bu nedenle, aile kurumunun içine tek tarafı kayırır yönde dalmayalım diyorum. Çünkü, inanın, kadınlar aile kurumu içerisinde her zaman daha güçlü, daha etkin zaten. Dışarıdan yardıma ihtiyaçları yok. Üstelik, biz erkekler kafamızın dikine gittiğimiz için daha da kısa yaşıyoruz.

Ayrıca Sn.Dikici' ye çevirmenliği için teşekkür ediyorum, kendisine zahmet verdim. Ama bana, özellikle bu forumda, çevirmen ihtiyacı oldukça sık ortaya çıkıyor. Belki de buraya yazmamam gerek. Kendimi tutamıyorum, ne yapayım.

Saygılarımla,