Mesajı Okuyun
Old 22-03-2009, 15:43   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan devision
Sayın Meslektaşlarım,

İştirak halinde maliklerden birinin gayrımusakkaf bir taşınmazın kiralanmasına ilişkin yaptığı kira sözleşmesinin yine kendisi tarafından feshi ve taşınmazın tahliyesinin talep edildiği davada; BK. 261-262 maddeleri anlamında ihtardaki süre ve prosedüre uyulduğunu farzedelim.

1- Davalı kira sözleşmesini akdeden kiralayanın paydaş olduğundan bahisle kira sözleşmesinin geçersizliğini ileri sürmesi durumunda "Kiralayanın malik olması zorunlu değildir ve kira sözleşmeleri, şahsi hak doğuran sözleşmeler olarak kendi tarafları arasında hukuken geçerlidir." ve "
Malik olmayan kiralayanın tahliye davası açma hakkı vardır" ve "262'deki şartlar gerçekleşmiştir başkaca sebep aramaya da gerek yoktur' denilmekle; bu iddia çürütülebilir mi? İştirak halindeki mülkiyette tasarruftlardaki ittifak şartını nasıl değerlendirmek gerekir? Diğer paydaşların muvafakatlarının alınıp, eksikliğin (?) giderilmesi şart mıdır?
2 - Fesih ihtarının usulüne uygun gönderildiği ve yine süresinde davanın açıldığını düşünecek olduğumuzda "ödenmeyen kira bedelleri ve kira sözleşmesnin sonuna kadarki(yeni dönem dahil edilmeden) muaccel hale gelen kira bedellerini" haciz - tahliye talepli olarak istemiş olmanın kira sözleşmesinin devamını gerçekleştirmeye yönelik olduğunun, davacının tahliye iradesi bulunmadığının söylenmesinin akıl, izan, idrakle bağdaşır tarafı var mıdır?

Saygılarımla...



1- Kira sözleşmesini yapmak için malik olmak gerekmediğine göre, kiracının bu yöndeki itirazı dinlenmez. Kira sözleşmesinin geçersizliğini sözleşmeye icazet vermeyen diğer paydaşlar öne sürebilir.

2- Tahliye davası ile birlikte veya ayrı olarak, kira alacakların icra takibine konu etmek mümkündür. Dava devam ederken, yeni kira dönemi de başlamış olsa aynı şey geçerli olup; "kiralayanın sözleşmeye devam etmek istemesi yönünde iradesinin olduğu" iddia edilemez. Fesih iradesini, davadan önce keşide ettiği ihtarnameyle iletmiştir.