Mesajı Okuyun
Old 28-11-2004, 01:47   #9
Av.ALKIS

 
Varsayılan

Teşekkürler cevap veren tüm meslekdaşlarıma.. Çok faydalı bir tartışma geliştiği kanısındayım
Sanırım argümanımı biraz daha toparlasam iyi olacak
Sayın birdost , sn gemici ve sn sehper in görüşlerini gayet iyi anlıyorum ancak şu gerekçelerle katılmıyorum:
1- avukat eğer aynı zamanda hizmet akdi ile çalışıyor ise, ücreti vekaletin "işçi alacağı" olarak değerlendirilmesine cevaz veriyor yargıtay .. Bu durumda, garip bir durum meydana çıkıyor aynı hizmeti veren kişilerden biri için yasal faiz diğeri için reeskont hatta bazı hallerde en yüksek banka kredi faizi istenebiliyor..
2-Bundan şu sonucu elde ediyorum ki ben, yapılan hizmet aynı olduğuna ve temsil ilişkisine kanunun verdiği vasıf özel de bir kanunla belirlendiğine göre " vekalet sözleşmesi" taraf iradelerine göre tasnife tabi tutulabiliyor .. Örneğin bir başka taraf kalkıp da bu sözleşmeyi bir başka sözleşme tipi olarak tanımlasa demek ki yargıtayımız taraf belirlemesine göre hareket edecek.. oysa ki avukatlık sözleşmesi tarafların belirlemesinden bağımsız olarak kanunun amir hükümleri gereği atipik bir sözleşmedir. Vergisel açıdan serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesi veya bir başka örnekte hizmet akdi gibi değerlendirilmesi, vekalet akdinin niteliğini taraf iradelerine bağlı hale getirmeyecektir .
2- Atipik bir sözleşme olarak, madem ki özel ve ayrı bir kanunla tanımlanmıştır ve özel bir sürü hak tanındığı gibi bir çok da müeyyide getirilmiştir ; ( örneğin sözleşme serbestisine müdahale ederek % 25 sınırı konulması, müddeabihin devri şartlı sözleşmenin butlanı vs vs ) o halde sayın birdort takma adlı meslekdaşımın çok yerinde bir tespitle söylediği gibi avukatlık kanunu bu hususa da açıklık getirmelidir . Kanunda bu hususta bir açıklık olmadığına göre kanaatimce bir boşluk vardır. Sorun bu boşluğun nasıl doldurulacağında düğümlenmektedir.
ya tek maddelik bir kanun değişikliği ile ya da,
* Yargıtayın bu husustaki içtihadını değiştirmesi ile .. Gerekçe olarak da,
a- avukatlık sözleşmesinin a-tipik bir akit olması ,
b- vekalet ücretinin başkaca mevzuatta serbest meslek kazancı olarak nitelendirilmesinin özel kanun olan avukatlık kanunu hükümleri karşısında geçerli olamayacağı..
c- tüm meslekdaşlarımın da belirttiği üzere günümüz iş hayatının bu tür suni ayrımlara gitmeye imkan vermediği
d- vs vs

değinmek istediğim bir başka konu da yuykarıda meslekdaşlarımızın tacirlerin reeskont faizi isteyebilmesindeki gerekçeleri izah ederken, ticaretin temel unsuru olan sermayeye atıf yapmaları ve tacirin sermayesine nazaran yüksek faiz talebe hakkı olması idi ..
oysa ki kanun aynı zamanda tacirlerin ikrazatçılık yapmasına da müsaade etmiyor ki .. Demek ki bu hüküm "kar kaybı" düşüncesiyle değil "zararın izalesi" düşüncesiyle konmuş ...Tacir alacağına geç kavuşmaktan dolayı ticareten zarara uğrayacağı, ( mal tedarik edip satamayacağı, banka kredilerinden sıkıntıya düşeceği vs vs yoksa bu paranın nemasından dolğacak kardan mahrum kalacağı düşüncesiyle değil ) Şu günkü piyasa koşullarında alacağını geç almaktan dolayı sadece tacirlerin zarara uğradığını kim iddia edebilir ki ? Avukat alacağını geç aldığında, banka, vergi dairesi vs faiz hususunda kendisine insaflı mı davranıyor ..? Hem taraflardan bağımsız oalrak bazı sözleşmelere veya işlemlere ticari iş sıfatı tanıyacaksın hem de sonra bu şekilde taraflara göre ayrımcılık yapacaksın ... Sonuçta neresinden alırsanız adil olmayan bir uygulama bence ... Bu uygulamanın adil olması ancak eğer serbest meslek erbabının taraf olduğu tüm sözleşmeler ve işlemlerde yasal faiz uygulanacaksa haklı olur idi ...
Saygı ve muhabbetle..
Av. Ö. A. ALKIS