Mesajı Okuyun
Old 13-05-2010, 10:17   #22
mantis

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Aslında benim bu tartışmada ilgimi çeken işin daha ziyade teknik kısmı yani yukarıda arz ettiğim üzere yeni TCK'da hakaret suçunun unsurlarının nasıl yorumlanacağı. Sorunun kendisi ve olaydaki "kadın" kelimesi bir yana işin teknik kısmının oldukça önemli olduğu görüşündeyim, zira yeni TCK'da hakaret suçunu Sayın Dikici'nin yorumladığı gibi dar yorumlar ve sadece "olgu isnadı" ve "sövme" olup olmadığına bakarsak pek çok kişinin AŞIRI tepki göstereceği pekçok ifadeyi TCK kapsamı dışında bırakmış oluruz.

Üzerinde düşündükçe çok daha yaratıcı örnekler bulunabilir ama çok basit bir örnek: "Annenizle cinsel ilişkiye girmeyi çok isterim" ifadesi hakaret suçunun unsurlarını içerir mi içermez mi? Eğer ifade "girdim" şeklinde olsaydı "olgu isnadı" olacaktı, sinkaf içeren bir kelime seçilseydi "sövme" olacaktı, bu cümlede her ikisi de yok. Bu cümleyi sarfeden bir kişi hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunduğunuzda, hakaret suçunun unsurları oluşmamıştır, olgu isnadı da sövgü de yoktur, sadece temenni içerir ve saygısızdır gerekçesiyle takipsizlik kararları verilmeye başlarsa, Türkiye'nin bu kararları kaldırabileceğini düşünmüyorum. Daha açık konuşmak gerekirse ülkede kan gövdeyi götürür!

Bana kalırsa eski TCK'da yer alan "namus veya şöhret veya vakar ve haysiyetine taarruz eylemeyi" de yeni TCK'daki "sövme" kavramının içinde değerlendirmek durumundayız.

İdeal olan bu olduğu için değil, sadece aksi düzenleme "Akdeniz halklarını" -en azından günümüzde- daha ağır suçları işleyerek kişisel ceza vermeye sebep olacağı için.

Mesajımı sizin mesajınızı görmeden yazmıştım sanki size yanıt verir gibi olmuş.

Burada sizin bakış açınız da kabul edilebilir elbette, haklı yönü vardır, tutarlıdır. Ancak şuna karar vermeliyiz: Hukuk bir adım önde durarak toplumun şekillenmesine ve gelişmesine katkı da mı bulunacak, yoksa toplumun alışkanlıklarına koşulsuz uygunlukta düzenlenecek ve ona göre mi vücut bulacak?

Hukuk felsefesi zayıf olduğum bir alan. Hangi görüş pozitivisttir, hangisi idealisttir, Kantçıdır bilemem. Kafamdaki tezahürü biraz "sanat sanat için mi, sanat toplum için mi"yi andırıyor demekle yetinmeliyim.