Mesajı Okuyun
Old 05-05-2008, 23:17   #136
ege

 
Varsayılan

Sayın Avturk tarafından yayınlanan fotoğraflara bizde ekleme yaparsak, eli odunlu polislerin albümü yapmamaız bir kaç saniye bile almaz. Hatta canlı görüntüleri videoları da.
Ben bir mail grupta paylaşılan bir başka yazıyı asacağım buraya. Ama kesinlikle muhatabım Avturk olmayacak.
"sağdduyu" denen meziyetin hukuk eğitiminden geçmiş kişilerde var olduğuna inanıyorum. Polis eğitimine ise yorum zaten yaşadıklarımızda..

Alıntı:
Merhaba,

Posta kutularınızı meşgul ettiğim için özür dilerim, ama başımıza gelen
bir olayı sizlerle paylaşmak ve tartışmak istedim.

Dün akşam (4 Mayıs Pazar) 13 yaşındaki yeğenim **Deniz ve arkadaşları,
peşlerinde mahallemizin mutlu köpeği Çekirdek ile birlikte, üzerlerinde
Cimbom formalarıyla Topağacı meydanından yukarı, Rumeli Caddesine
çıkmışlar. Civardaki diğer Galatasaraylılar gibi City’s alış veriş
merkezinin orada gelip geçen arabalarla birlikte tezahürat yaparlarken,
yanlarına yaklaşan üniformalı bir polis memuru sormuş:**

**“En büyük kim lan?”**

**Çocuklar hep bir ağızdan “Cimbom!” diye bağırınca, ÜZERLERİNE BİBER
GAZI SIKMIŞ. Çocuklar gözyaşları içinde elli metre ötedeki Harbiye
Karakoluna gidip olayı anlatınca, nöbetçi amir “Kim yaptı gösterin” diye
sormuş. “Gelin gösterelim” deyince “Hayır, buradan gösterin” cevabını
vermiş. Çocuklar da kendilerine gaz sıkan memuru karakolun kapısından
elleriyle gösterip evlerine dönmüşler. Yeğenim, daha ziyade mahallenin
köpeği Çekirdeğin de gaz nedeniyle kendisi gibi yere çöküp ağlamış
olmasına içleniyordu. Ablam, oğlunu gözyaşlarını silerek banyoya sokmaya
çalışırken, ben bir “Fesuphanallah!” çekip karakola gittim. Nöbetçi
amire az önce yeğenimin eve geldiğini ve bu olayı anlattığını, yetişkin
bir polis memurunun 148 cm boyundaki yeğenim ve arkadaşlarından ne gibi
bir tehdit algıladığı için böyle bir şey yapmış olabileceğini sordum.
Verilen cevap, olaydan haberdar oldukları ama biber gazının çocuklara
sıkılmadığı, çocukların “başka birine” sıkılan biber gazından
etkilendiğiydi.
Bu pek de tatmin edici olmayan cevap üzerine, avukat
olan ablamın hastane raporu alıp kendilerini dava etmeye niyetli
olduğunu ve benim de şikayetçi olmadan önce bu işin eğrisi doğrusu nedir
bunu öğrenmek üzere geldiğimi bildirdim. Beni zaten nazik bir tavırla
karşılamış olan nöbetçi amir “Avukat, hastane, rapor, dava” kelimelerini
aynı cümle içerisinde kullanmamdan tam kırk beş saniye sonra içerideki
ofisinden telefon ederek olaya karışan memuru karakola çağırttı.
Azsonra içeri giren memur, biber gazını sıkanın kendisi olduğunu, ama gazıçocuklara değil, orada alkollü olduğu için taşkınlık yapan
****“****tanıdık bir kapıcıya” sıktığını, çocukların gazdan
etkilenmesine üzüldüğünü, ama çocukların da bu olay yüzünden kendisine
küfür etmiş olmalarına ****“****kalbinin kırıldığını” anlattı.
Memurun
biraz da anlayış bekleyen bir ****ifadeyle ve aralarda “vallahi o
bebelere çok üzüldüm”lerle desteklediği hikayesini dinlerken “Şecaat arz
ederken sirkatin söylemek böyle bir şey olsa gerek” diye düşündüm:
Memurun tamamen doğruyu söylediğini varsaysak bile, silahsız ve alkollü,
üstelik de tanıdık birine Nişantaşı’nın göbeğinde, şehrin en işlek alış
veriş merkezlerinden birinin önünde biber gazı sıkmanın, “Orantısız güç
kullanımı”nın sözlük karşılığı olduğunun farkında bile değildi.
Tabii
bir yandan da yeğenimin eve kırmızı gözlerle gelip durduk yerde böyle
bir hikaye anlatmasına gerek olmadığını göz önüne alırsak, aslında
ortada böyle bir kapıcı da yoktu. Olan şuydu: Topağacı Mahallesinden üç
kapıcı ve bir avukat çocuğu, mahallenin köpeği Çekirdek ve çocukların
dördünü birden kapıcı çocuğu sandığı için üzerlerine biber gazı sıkan
bir polis memuru.
Şimdi bu memur karşımda durmuş, kendi hayali kapıcı
hikayesini anlatıyor ve adı geçen hayali kapıcıya biber gazı sıkarken
aralarında yeğenimin de bulunduğu çocukların gözleri yaşardığı için
üzüntüsünü bildiriyordu. Dişlerimi sıkıp amire çocuğun benim yeğenim
olduğunu, velisi olan annesinin uygun gördüğü şekilde hareket edeceğini
bildirdim ve ilgisine teşekkür ederek karakoldan ayrıldım. **

**Eve dönerken düşündüm: **

**Başbakanı, valisi, emniyet müdürü 1 Mayıs’ta yaşanan polis şiddetinin
sorumlularını “Görevinizi yaptınız, aferin!” diye pohpohluyorsa…**

**Bu ülkenin seçkinleri, “halk”a uygulanan şiddeti kendi canları
yanmadığı sürece mazur görüyorsa ve o şiddeti uygulayanlar da bunu
biliyorsa…**

**Bu yüzden de polis, sıradan ve yoksul insanlara durduk yerde biber
gazı sıksa bile başının derde girmeyeceğini düşünüyorsa… **

**El kadar çocukların başına böyle bir şey gelebiliyorsa…**

**Sanırım yeğenim, Çekirdek için üzülmekte haklı. **

--
STK Egitim ve Arastirma Birimi/NGO Training and Research Centre
Istanbul Bilgi Universitesi
28 Inonu cd.
34387 Kustepe/Istanbul