Mesajı Okuyun
Old 14-05-2008, 16:45   #13
Adli Tip

 
Varsayılan

Ekte Yargıta'ın biraz daha farklı


T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/17073
K. 2005/6991
T. 3.3.2005
• KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI ( Raporlu Süre Düşülmeden Daha Fazla Tazminatlara Karar Verilemeyeceği )
• İŞÇİNİN RAPORLU OLDUĞU GÜNLER ( Kıdem ve İhbar Tazminatları Hesabında Düşülmesi Gereği )
• ÜCRET ( İşçinin Raporlu Günlerine Rastgelen Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günlerinde Çalışması Sözkonusu Olamayacağı - Ücrete Hükmedilemeyeceği )
1475/m. 14, 17/1
ÖZET : 1- Kıdem tazminatı ile ihbar tazminatının hesabında raporlu süre düşülmeden daha fazla anılan tazminatlara karar verilmesi hatalıdır.

2- Öte yönden yıllık izin ücreti hesabında rastgelen raporlu günde dikkate alınmaz, ayrıca raporlu ... rastgelen Ulusal Bayram ve Genel tatil günlerinde davacının çalışması sözkonusu olamayacağından bu dönemdeki tatil günlerinde çalışma ücretine de karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : Davacı, ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti ile genel tatil ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2.Davacının 12.5.1998-26.11.2001 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı 24.1.2001-26.8.2001 döneminde ... sebebiyle istirahali kaldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.

1475 sayılı İş Kanununun 17/1. Maddesinde belirlenen ihbar önellerine altı hafta eklenmesinden sonra bulunacak süre kıdem ve ihbar tazminatına esas süreden düşülmesi gerekir. Bu nedenle kıdem tazminatı ile ihbar tazminatının hesabında raporlu süre düşülmeden daha fazla anılan tazminatlara karar verilmesi hatalıdır.

3. Öte yönden yıllık izin ücreti hesabında rastgelen raporlu günde dikkate alınmaz, ayrıca raporlu ... rastgelen Ulusal Bayram ve Genel tatil günlerinde davacının çalışması sözkonusu olamayacağından bu dönemdeki tatil günlerinde çalışma ücretinede karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 3.3.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI : Davacı 12.5.1998-26.11.2001 tarihleri arasında davalı işyerinde çalışırken 7 ay süreyle rapor almış olup, davalı işveren bu sürenin hizmet belirlemesinde gözönüne alınmaması gerektiğini ileri sürmektedir.

Davalı işveren davacının hizmet akdini 1475 sayılı yasının 17/1. maddesinin kendisine verdiği hakka rağmen sona erdirmemiş ve fesih, raporun bitiş tarihinden çok sonra yapılmıştır.

Uzun süreli rapor ( hastalık izni alınmasında, 1475 sayılı İş Kanununun 17/1. maddesi gereğince ihbar önellerine altı hafta eklenmesiyle tesbit edilen sürenin üzerindeki bölümün hizmet süresinde gözönüne alınıp alınmayacağı uyuşmazlık konusudur.

1475 sayılı iş kanununun 14. maddesinde "... işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her tam yıl için işçiye kıdem tazminatı ödenir..." hükmü gereğince, kıdem tazminatına hak kazanılmasının koşullarından biriside hizmet akdinin en az bir tam yıl devam etmiş olmasıdır.

3008-931-1475 sayılı yasalarda "...üçyıldan fazla çalışmış olmak şartıyla..." şeklinde düzenlemeler mevcut iken 4.7.1975 tarih ve 1927 sayılı yasa ile 12.7.1975 tarihinden geçerli olmak üzere yapılan değişiklikle madde metni bu şekle dönüşmüştür.

Yukarıda da belirtildiği şekilde daha önceki düzenlemelerde "çalışmış olmak şartıyla" sözcükleri yer almışken 1927 sayılı yasa ile bu ifade yerine "hizmet akdinin devamı süresince" sözcükleri kabul edilmiştir.

Çalışılan süre, çalışmanın fiilen sürdürüldüğü anlamanın karşılığı olup, hizmet akdinin devamı süresi ise, akdin başlangıcından bitimine kadar geçen süreyi kapsar.

1927 sayılı yasa ile yapılan değişikliğin hükümet gerekçesinde, "...kıdem tazminatına hak kazanılacak sürenin sadece işyerinde fiilen çalışılan süreleri değil, işçinin istirahat, izin ve diğerleri gibi hizmet akdinin aslında kaldığı bütün durumları da kapsayacağı açıktır..." denilmektedir.

14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan hizmet akdinin devamı süresince sözlerinden hizmet akdinin devam ettiği süreyi amaçladığı açıktır.

Ayrıca 14. maddenin birinci fıkrasının son parafrafında yer alan "çalıştıkları süreler" tabirinde irdelenmesi gerekir. Yasa koyucu aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde fasılalarla yapılmış akit sürelerinin değerlendirilmesi için "çalıştıkları süreler" tabirini kullanmasında ki amaç akitler arasındaki sürelerin dikkate alınmamasıdır. Yine aynı paragrafın devamında, "...işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır..." ifadesi yer almaktadır. Yasa koyucu madde de değişik ifadeler kullanmışsa da gerçek iradesinin ne olduğunu yukarıda belirtilen ve 1927 yılında birinci fıkrada yaptığı değişiklikle ortaya koymuştur.

Ayrıca 17. maddenin 1 nolu bendinin üçüncü fıkrasında yer alan "...işçinin işe gidemediği süreler için ücret işlemez..." sözcüklerinin başka türlü anlaşılmaması gerekir. Çünkü, bu gibi durumlarda sosyal güvenlik kurumu devreye girip işçiye geçici işgöremezlik süresince ödemede bulunmaktadır. İşçiye bu süre içinde ücret ödenmemesi akdin askıda sayılması ile ilgili değildir.

Bu anlatımlardan çıkan sonuç makul ölçüyü aştığı ileri sunulan hastalık süresince, hizmet akdinin askıya alındığı şeklindeki görüşün yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.

Ayrıca, 1475 sayılı iş kanununun 51. maddesinin ( a ) fıkrasında işçinin tutulduğu hastalıktan ötürü işine gidemediği günlerin yıllık izin hakkının belirlenmesinde çalışılmış gibi sayılacağı belirtilmektedir. Aynı kanunun 49. maddesinde de "en az bir yıl çalışmış olanlar" sözleri yer almasına karşılık 51. maddede "çalışmış olma" sözüne açıklık getirilmiş ve hastalıktan ötürü işe gidilmeyen günlerin de çalışmış gibi bir yıllık sürenin hesabında gözönüne alınacağı kabul edilmiş olmakla 14. maddenin birinci fıkrasının son paragrafındaki "çalıştıkları süreler" tabiride açıklığa kavuşturulmuştur.

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı hastalıkta geçen süreninde hizmet akdinin kapsamı içinde kaldığı ve bu süreninde kıdem tazminatı hesabında gözönünde tutulması gerektiği düşüncesiyle bozma kararına katılamıyorum.

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/8858
K. 1998/10927
T. 25.6.1998
• TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ HÜKMÜNÜN KANUNA AYKIRI OLAMAYACAĞI ( Kıdem Tazminatı Hesabında Raporlu Sürelerin de Dikkate Alınamaması )
• KIDEM TAZMİNATI HESABI ( İşçinin Raporlu Olduğu Sürenin Hesaba Katılamaması )
• İŞÇİNİN RAPORLU OLDUĞU SÜRENİN HESABA KATILAMAMASI ( Kıdem Tazminatı Hesabında )
• RAPORLULUK SÜRESİNİN HESABA KATILAMAMASI ( Kıdem Tazminatı Hesabında )
1475/m.14
ÖZET : Kıdem tazminatı hesabında iş akdinin devam ettiği süreler geçerlidir. davacının raporlu olduğu sürede hizmet akdi askıda olup, ihbar öneline altı hafta eklenmesiyle belirlenen tarihi geçen rapor süresi dikkate alınmaz.

DAVA : Davacı, kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.

KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlık 667 günlük raporlu sürenin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınıp alınmaması konusunda toplanmaktadır. Mahkemece fesih tarihinde yürürlükte olan TİS'in 52/i fıkrasında raporlu sürenin dikkate alınacağı yolundaki kurala göre istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.

1475 sayılı İş Kanunu'nun 14/1. maddesi ile "... işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince..." kuralı uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi öngörülmüştür. İşçinin istirahatli olduğu günlerde hizmet akdi askıdadır. Davalı işveren ihbar öneline altı haftanın eklenmesiyle belirlenen süreleri kıdem tazminatında dikkate almış ve buna göre ödemede bulunmuştur. Somut olay yönünden yapılacak değerlendirmede, işverenin hesaba kattığı günler dışında kalan sürenin tazminat hesabında nazara alınması hatalıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki, İş Kanunu'nun 14. maddesinin anılan kural kamu düzeni ile ilgili olup, emredici niteliktedir. Bu kurala aykırı olan toplu iş sözleşmesine dayanılamaz.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle bozulmasına, 25.6.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1994/11216
K. 1994/17284
T. 6.12.1994
• İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI ( Raporlu Olan İşçinin İş Akdinin Feshi )
• İŞÇİNİN RAPORLU OLDUĞU SÜREDE YAPILAN FESİH ( Raporun Bitiminde Hüküm ve Sonuç Doğurması )
• TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ ( İşçinin Raporlu Olduğu Dönemde Yürürlüğe Girmesine Rağmen Yararlanması )
• RAPORLU OLAN İŞÇİ ( İşverenin Yaptığı Feshin Raporun Sonunda Hüküm Doğurması )
2822/m.2,9
1475/m.16
ÖZET : Hastanede yattığı ve raporlu bulunduğu sürede, iş akti feshedilen işçinin fesih işlemi raporun bitim tarihinde hüküm ve sonuç doğurur. Bu aradaki süre işçinin hizmet süresine eklenir ve işçi bu sürede yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesinden yararlanır.

DAVA : Taraflar arasındaki ihbar, kıdem ve kötüniyet tazminatı ile ikramiye ve izin ücretinin ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 6.12.1994/Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat E.U. ile karşı taraf adına Avukat H.T. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2 - Dosyadaki belge ve bilgilere göre davacının, 22.6.1992 tarihinde hastaneye yattığı ve 30.6.1992 tarihinde taburcu edilerek iki ay istirahat verildiği anlaşılmaktadır. İş akti davacının raporlu bulunduğu 26.6.1992`de feshedilmiştir. Rapor süresince iş akti askıda bulunduğundan söz konusu fesih işlemi raporun bitim tarihi olan 30.8.1992 tarihinde hüküm ve sonuçlarını doğurur. Bu durumda rapor hitamına kadar olan sürenin davacının hizmet süresine eklenmesi ve bu süre içinde yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerekir.

Öte yandan, davacının yukarıda açıklanan duruma göre, yıllık izin hakkının doğduğunun kübulü gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 6.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.