Mesajı Okuyun
Old 27-02-2007, 20:00   #24
Av.K.P

 
Varsayılan

Sayın Av. Ufuk, zamanaşımına uğrayan çekin kambiyo vasfını yitirmediğini neye dayanarak ifade ediyorsunuz.Yukarıda 168.maddenin 5. bendi alacağın zamanaşımına uğramasından bahsetmektedir ki bu borca itiraz niteliğindedir.Ancak senedin zamanaşına uğraması nedeniyle kambiyo vasfı niteliğini yitirmesi alacaklının kambiyo senedine müstenit takip yapma hakkını ortadan kaldırır ki bu durum şikayet sebebidir.Alacağın zamanaşımına uğraması ile kambiyo senedinin zamanaşımına uğramasını karıştırdığınızı düşünüyorum. Saygılarımla.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/4789
K. 2000/5019
T. 23.5.2000
• İTİRAZIN İPTALİ ( Taşınmaz Satımı Karşılığı Verilen Üç Çekin Zamanaşımına Uğramış Olması Nedeniyle İlamsız Takip Yapılması Ve İtiraz Edilmesi Nedeniyle )
• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Zamanaşımı Nedeniyle Kambiyo Senedi Niteliğini Kaybeden Çekler Usul Hukuku Bakımından Bu hükümde Olması )
• ZAMANAŞIMI NEDENİYLE KAMBİYO SENEDİ VASFINI YİTİREN ÇEKLER ( Yazılı Delil Başlangıcı Sayılması )
• YEMİN TEKLİFİ ( Davacı Bu Delile Dayanmış Ve İddiasını İspat Hususunda Mahkemede Kanaat Oluşmamışsa Davacıya Hatırlatılmalısının Gerekmesi )
2004/m.67
1086/m.356,292
6762/m.726
ÖZET : Kambiyo senedi niteliğini zamanaşımına uğramış olmaları nedeniyle kaybeden çeklerin, borç ikrarını taşıyan belgeler olarak kabulleri dahi mümkün değildir. Usul hukuku bakımından sadece yazılı delil başlangıcı hükmündedir. Yazılı delil sunamayan ve yazılı delil başlangıcına dayanarak tanık dinletme hakkına sahip iken bundan da vazgeçen davacının, alacak iddiasını kanıtladığının kabulüne hukuken olanak yoktur.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalının inşa ettiği binadan dükkan ve daire satın almak üzere ödemeler yaptığını, ancak tapunun verilememesi üzerine satıştan vazgeçip ödediği parayı geri istediğini, davalının kendisine dört adet çek verdiğini, bunlardan üçünün karşılıksız çıkması üzerine icra takibi yaptığını, zamanaşımı nedeniyle takibin icra tetkik mercii tarafından iptal olunduğunu, yaptığı ilamsız takibe de davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, üç adet çekin bedeli 40.000.000.000 TL.nin, karşılıksızlık şerhlerinin verildiği tarihlerden itibaren reeskont faiziyle birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, kendisiyle davacı arasında bir satım ilişkisi bulunmadığını, davacıdan faizle toplam 6.332.000.000 TL. para aldığını, bu paralar karşılığında, fahiş oranda faizler eklenmek suretiyle, 26.3.1998 tarihli 10.000.000 TL. bedelli bir çek alındığını, dava konusu üç çekin de teminat olarak ve ayrı tarihte verildiğini, bu çeklerden dolayı herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, dava konusu çeklerin, daire satım sözleşmesi nedeniyle verilen paranın, satıştan vazgeçilmesi yüzünden iadesi amacıyla düzenlendikleri, davacının çek bedelleri kadar alacaklı olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, 40.000.000 TL.nin, her bir çekin karşılıksızlık şerhinin yazıldığı tarihten itibaren reeskont faiziyle birlikte ödetilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının eldeki davada bedellerinin ödetilmesini istediği, 8.2.1998, 8.3.1998 ve 26.3.1998 keşide tarihli üç adet çekin, zamanaşımı nedeniyle kambiyo senedi niteliğini kaybettikleri; kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan icra takibinin de, icra tetkik mercii tarafından bu gerekçeyle iptal edilmiş olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Kambiyo senedi niteliğini kaybeden çeklerin, borç ikrarını taşıyan belgeler olarak kabulleri dahi mümkün değildir. Bu nedenle dava konusu çekler, usul hukuku bakımından sadece yazılı delil başlangıcı niteliğinde olup, davacı ancak buna dayanarak, davaya konu alacağının dayanağını oluşturan ve davalı tarafından reddedilmiş bulunan, taşınmaz satımına ilişkin temel hukuki ilişkiyi ve o ilişkiye dayalı bir alacağının var olduğunu tanık dinleterek kanıtlama hakkına sahiptir. Nitekim davacı da,15.9.1999 havale günlü delil listesinde tanıklarının ad ve adreslerini bildirmiş, ancak sonradan, davacı vekili 25.10.1999 günlü duruşmadaki imzalı beyanıyla, bildirdiği bu tanıkları dinletmekten vazgeçmiştir. Yazılı delil sunamayan ve yazılı delil başlangıcına dayanarak tanık dinletme hakkına sahip iken bundan da vazgeçen davacının, alacak iddiasını kanıtladığının kabulüne hukuken olanak yoktur. Ne var ki, davacı, dava dilekçesinde "ve sair kanuni delail" sözleriyle aynı zamanda yemin deliline de dayanmış olduğundan, mahkemece, alacak iddiasıyla ilgili olarak davalıya bir yemin teklif etme hakkına sahip bulunduğu davacıya hatırlatılıp, ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 23.5.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.