Heey sayın Duygu!
3 hafta öncenin öncesinde, karadenize gitmemin artık bir ütopya olduğunu düşünürdüm.okul gezileri olsun,turlar olsun nedendir bilinmez hep namüsait olduğum günlere rast gelir ve gelemezdim. Tanrı bunu görmüş olmaki, beni en denizin en kara olduğu, yeşilin en tesirli etkidiği yere Rize'ye(Ardeşen) gönderdi. forumdaki herkese benden çaaaaayy
Gelirsen buralara beklerim ve biraz zaman ayırıp gezdirirsen çok sevinirim.
kayseride büyümüştüm ama pek tatil zamanlarımı geçirmemiştim. Türkiye için, şöyle her tarafının göründüğü yerden bir peyzaj çalışması yapsam,elime en ince uçlu fırçayı alırım ve karadeniz harici bölgelerin ağaçlarını,yeşilliklerini o ince uçlu fırçayla, dikkatlice boyarım(dışarıya hiç taşırmadan ) ama sıra karadenize geldiğinde, boya tenekesindeki bütüüün yeşil boyayı dökerim tualin üzerine.(tual dik değil, yatay duracak tabi ) çok etkilendim.. ama tabiki bir de yazın görmeli. o zaman ağzımın açıklığının boyutunu tasavvur edemiyorum.
Türkiye'deki enlere gelince: Bolu Gölcük ve Marmaris-Datça arasındaki o adını bilmediğim koy birincilik için yarışırlar.
Dünyada ise: Ne yazık ki doğasever biri olarak şu iki yerin ismini vereceğim. Las Vegas(gece orda daha aydınlıktır) ve Toronto(özellikle niagara şelaleleri). oralar da bambaşka bir dünyayı gözler önüne sergiliyorlar. yaşanmalı, gezilmeli oralar da.
haa. bu kadar konuştuk, anıları akıl kuyumuzdan çektik çıkardık, hayallere daldık, gezintiler için gaza geldik..
çok trajikomik bir olay var ben cephesinde.
bu ay otopsi hekimi benim ve ilçeden dışarı çıkmam yasak