Mesajı Okuyun
Old 19-03-2009, 00:22   #16
Av. B. Zekeriya BENGİER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gamze Dülger


Ne yazacağımı bilememenin şaşkınlığı içindeyim.

Üstelik bu hayatımda nadir başıma gelir!

Avukatlık sınavı ile ilgili söyleminize katılmamak mümkün değil..

Ancak bana göre, emekli bir hakim veya savcı,özellikle küçük yerlerde bizim mesleğe başladığımızdan daha önyargılı bir ortamda mesleğe başlıyor.Avukatına,katibine,vatandaşına ve hatta bir dönem aynı kürsüyü paylaştığı hakimine kadar böyle bu..

Bence buradaki söylemler yine karakterlerle ilgili olmuş...Hayatta her şeyin kilitlendiği noktadır "Karakter olgusu ".

Ben nice emekli hakim ve savcı tanıyorum ki "Böyle muhteremlerin mesleğe daha bir ışık getirdiği ve bazen biz avukatların kendine çeki düzen vermesi gerektiği " şeklinde düşüncelerim çok olmuştur..

Bu zatlar mesleklerini öyle bir vakar-gurur-saygınlık ve hukuk savunucu olarak yaparlar ki;Sizin de geriye dönüp aynı yollardan geçmek isteyesiniz gelir...Hukuk savunucusu olmak onlar için vazgeçilmezdir.

Yine bazı emekli hakim ve savcı olarak avukatlık mesleğini yapanlar var ki "Kürsüde iken kendilerine ne kadar az saygı duymuş ve saygımı sadece kürsüye yöneltmiş isem,mesleğini yaparlarken de saygımı, sadece aynı mesleği yapmamıza yöneltmek zorunda kalmışımdır!"

Yani her mesleği ifa eden için genelleme yapmak son derece yanlış ve bir o kadar da önyargıdır.

Hangi imkan ya da hangi imkansızlıktan dolayı,aynı fakülteye gittiğiniz zat hakim savcı olmuş,mesleğini şerefiyle yaptıktan sonra emeklilik hayatında kürsünün bir başka noktasından hayata başlamış...Sonra sırf bir dönem,hangi vesileyle ile olduğu anlaşılmaz biçimde daha evvel gururla yaptığı meslekten ötürü aslında elinde bulunan en doğal hakkı kendisinden almak istemek ....

Bence komplekslerimizden bir an evvel kurtulmalıyız.Bu sözüm yine kompleksiyle hakim ve savcılık yapanlar içinde geçerli....

Biz avukatlar ise toplumda aleyhimize gelişen önyargıyı,kendi ellerimizle yeşertebiliyoruz.

Benim düşüncem bu........

Saygılarımla

Geçenlerde bir davaya birlikte baktığımız eski bir ağır ceza reisinin bir sözünü aktarayım size. "Avukatlık meğer bu mesleğin duayenliğiymiş. Şimdi kürsüye geçsem kararlarım çok daha farklı olurdu." dedi.

Hakimlerin ve savcıların emekli olduktan sonra avukatlık mesleğine yönelmelerinin yukarıdaki sözü söyleyen Reis beyin sözlerinde olduğu gibi kürsüdeki arkadaşları ile yaptıkları sohbetlerde hukukun değişik yönlerinin bilinmesi açısından önemi varken, yeni mezun meslektaşlarımız aleyhine bir haksız rekabet yarattığını da, düşünmekteyim. Burada en önemli unsur emekli hakim ve savcıların davayı alırken müvekkile ne vad ettiklerine bağlı. Bazen üzülerek kürsüdeki arkadaşları ile aralarındaki arkadaşlık ilişkisini kullanarak dava aldıkları şeklinde duyumlar ile üzülüyoruz. Öte yandan çok ciddi anlamda mesleki birikimlerini kullanarak savunma yapan emekli hakim ve savcılar da bulunmakta.

Benimde bu konuda görüşüm biraz belirsiz.