Mesajı Okuyun
Old 19-07-2007, 23:34   #21
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Soru:
Alıntı:
Savcılıkta ki dosyayı avukat vekaletname sunmaksızın dosyayı inceleme yetkisi varmıdır ?

Sorudan anladığım: "Soruşturma aşamasında müdafi ya da vekilin, soruşturma dosyasını inceleme yetkisi var mıdır?"

Yasa metinleri ve gerekçeler:

C.M.K. 2/c-d-e:
"c) Müdafi: Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukatı,
d) Vekil: Katılan, suçtan zarar gören veya malen sorumlu kişiyi ceza muhakemesinde temsil eden avukatı,
e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi,
...
İfade eder."

C.M.K. 149/3:

"Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukukî yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz."

C.M.K. 149. madde gerekçesi:

"Çağdaş karşılaştırmalı ceza usul hukuku, suç nedeni ile takibatta bulunan ve takip edilen arasında çok daha büyük bir eşitlik tesis edecek surette şüpheli ve sanığın haklarını düzenlemiş bulunmaktadır. Bugün savcı, şüpheli ve sanık öğrenmek, katılmak ve eleştirmek haklarına sahiptirler. Ancak bu haklar ve özellikle öğrenmek hakkı, geçen yüzyılın sonunda elde edilmiştir ve bir zafer olarak nitelendirilmelidir. Avrupa hukukunda geçen yüzyılın sonunda kanun koyucular, ilgilinin bir avukatın yardımından yararlanabilmesini öngörmüşlerdir. Ancak avukatın dosyayı bilmek, ona ulaşmak hakkını, bazı kanunlar değişik tarzda düzenlemiş bulunuyorlar.
Bu madde, şüpheli veya sanığın soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında bir veya birden fazla avukatın yardımından yararlanabileceğini kabul ediyor ve avukat sayısı bakımından bazı Batı kanunlarından farklı olarak buna kovuşturma evresinde bir sınırlama da getirmiyor. Ancak soruşturma evresinde bu sayı üçü geçemeyecektir.
Maddenin son fıkrası, avukatın şüpheli veya sanıkla olan ilişkisini ve haklarını belirtmektedir. Bu haklar:
1. Soruşturma veya kovuşturmanın her aşamasında şüpheli veya sanıkla görüşebilmesi,
2. İfade alma ve sorgu süresince adı geçenlerin yanında bulunabilmesi,
3. İlgiliye hukukî yardımda bulunabilmesidir.
Bunlar elbette ki, şüpheli ve sanığın da haklarıdır. Bu hakları engelleyici veya kısıtlayıcı her eylem yasaktır ve savunma haklarının ihlâlini oluşturacaktır.
Madde, bu hükümleri itibarıyla, Batı kanunlarının sağladıklarına göre avukata daha geniş haklar sağlamış bulunmaktadır."

C.M.K. 153:

"[1] Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
[2] Müdafiin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir.
[3] Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adlî işlemlere ilişkin tutanaklar hakkında, ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
[4] (5353 sk. değ.) Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; bütün tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir.
[5] Bu maddenin içerdiği haklardan suçtan zarar görenin vekili de yararlanır."

C.M.K. 153. madde gerekçesi:

"Madde, savunma hakkı ve silâhların eşitliği ilkeleri bakımından büyük önem taşıyan, avukatın “bilgilere ulaşabilmesi” konusunu düzenlemektedir. Cumhuriyet savcısı, araştırma evresinde dosya esasen elinde bulunduğundan, her türlü bilgiye sahiptir. Avukatın dosyaya ulaşabilmesi hakkı ise, karşılaştırmalı mevzuatta birbirine göre farklı şekillerde düzenlenmiştir. Esas ilke, avukatın delillerin araştırılması yönünden bir tehlike arz etmediği hâllerde dosyaya ulaşabilmesidir. İspanyol Usul Kanununun 302 nci ve Alman Usul Kanununun 143 üncü maddeleri bu esası kabul etmişlerdir. Buna karşılık Doğu Avrupa ülkelerinde dosyayı inceleme hakkı, ilke olarak soruşturma evresi sona erdikten sonra başlamakta, çocuk ve malûller hakkında ise ilk ithamdan itibaren bu hak kullanılabilmektedir.
Esasta 1412 sayılı Kanunun 18/11/1992 tarihli ve 3842 sayılı Kanunla değişik 143 üncü maddesindeki düzenlemeye bağlı kalan Tasarının sistemi şöyledir:
1. Kural olarak avukat, soruşturma evresine ilişkin dosyanın tüm içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir.
2. Avukatın dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek alması soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetki sınırlanabilir.
3. Ancak avukatın soruşturma evresinde şüphelinin ifade veya sorgusunu içeren tutanakları, bilirkişi raporlarını, müvekkilinin hazır bulunmaya yetkili olduğu işlemlere ilişkin tutanak ve belgeleri incelemek ve harç ödemeden bunların örneklerini alma hakkı mutlaktır. Bunlar hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanmaz.
4. Dördüncü fıkra gereğince soruşturma evresinin sona erdiği hususunda Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kararın dosyaya kaydolunduğu tarihten itibaren henüz iddianame yazılmış bulunmasa da avukat bütün dosyayı incelemek hakkına sahiptir.
5. Beşinci fıkraya göre, iddianamenin mahkemeye verilmesinden sonra avukat dosyanın bütün içeriğini yani maddî bütün delil, iz, eser ve emareleri, eşyayı, bilgisayar içeriklerini, velhasıl dosyaya dahil her şeye ulaşabilmek ve tutanak ve belgelerin örneklerini harç ödemeden alma hakkına sahiptir.
Maddenin içerdiği haklardan, suçtan zarar görenin avukatı da, altıncı fıkraya göre yararlanabilecektir. Ancak bu koşul, şüpheli veya sanığın korunmaya değer üstün yararlarının ağır basmaması yani bu konuda suçtan zarar görenin yararları ile sanığın yararları çatıştığında ağır basanın sanığın yararları olmamasıdır.
Maddenin son fıkrasında, kamu davası açılıncaya kadar, soruşturma evresinde oluşturulan dosya içeriği hakkında avukat tarafından kamuya herhangi bir açıklamada bulunulamayacağı kabul edilmiştir. Bu hüküm, soruşturma evresinin gizliliği hakkındaki ilkenin doğal bir sonucudur. Adaletin adil olarak işlemesinde sistemin, savcı gibi, önemli bir yargı unsurunu oluşturan avukatın dosya içeriğine ulaşabilmesi, elbette ki uygundur. Ancak adalet sisteminin, hâkim ve savcı gibi bir yapısal unsurunu oluşturan avukat gizlilik ilkesine sadık kalacak ve bunun sonucu olarak dosya içeriğini sadece kanuna göre savunma işlevini yerine getirirken kullanacak, ancak işlevi dışı olan maksatlarla bunları kullanamayacak ve açıklamalarda bulunmayacaktır."

C.M.K. 157:

"Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir."

C.M.K. 157. madde gerekçesi:
"MADDE 157.- Soruşturma evresinin içeriği ve sınırları, bu evrenin ne suretle cereyan edeceği, aktörleri ve yetkileri Tasarıda saptanmıştır. Soruşturma evresi genel olarak ve esas itibarıyla kamuya karşı gizli biçimde cereyan eder. Usul kanunlarının gösterdiği ve belirli işlemler itibarıyla gizli cereyan edeceği saptanan özel hâllerde ihlâlleri ayrıca cezalandıran hükümler vardır. Bu maddede söz konusu olan soruşturma evresindeki gizlilik ilke veya kuralının ihlâli hâllerinde uygulanacak yaptırımın belirlenmesidir.
Soruşturma evresinin gizliliği, ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük, gerçeğe ulaşma ilkelerine uyulması için bir zorunluluktur. Ancak her şeyden önce suçsuzluk karinesinin sağlam tutulabilmesi yönünden de vazgeçilemez niteliktedir. Aksi takdirde, bizde ve yabancı ülkelerde örneklerine rastlandığı üzere yargısız infazlar sonucu insanlar ıstıraplara sürüklenmekte ve suçsuzluk karinesi böylece lafta kalmaktadır.
Tasarı, soruşturma evresinde tarafların ve özellikle şüphelinin ve avukatının yetkilerini belirtmektedir. Avukat, belirli istisnalarla soruşturma dosyasını incelemek olanağına sahiptir. Ancak avukat adalete hizmet eden bir mesleğin mensubu olarak dosyadan elde ettiği bilgileri sadece müvekkilini, kanunun verdiği olanaklar çerçevesinde savunması için kullanacak, bunları yayınlamak, örneğin medyaya vermek gibi eylemlere girişemeyecektir. Ancak, elbette ki, soruşturması yapılan suçlar hakkında, halkın bilgi sahibi olmak ihtiyacı da vardır. Medya bu suçlar hakkında bilgilenerek halkın bilgi edinmek ihtiyacını karşılamak görevindedir. Medya mensupları, bu konularda doğru haber elde edemediklerinde öteden beriden devşirilen ve çoğu kez yanlış olan bilgileri halka yansıtmakta ve insanların en temel hakkı olan suçsuzluk karinesi böylece ihlâl edilmektedir.
Bu sakıncayı gidermek üzere, maddenin ikinci fıkrasında Cumhuriyet savcıları için kamuyu aydınlatma olanağı tanınmıştır. Ancak Cumhuriyet savcısı bu gereği yerine getirirken soruşturmanın gizlilik ve selâmetine zarar vermeyecek bir üslûbu veya anlatım tarzını seçecek ve bir takım tebliğler vasıtası ile kamuoyuna açıklamalarda bulunabilecektir.
Soruşturma evresinde gerçekleştirilen işlemlere katılanlar, gizlilik ilkesine aykırı hareket ettiklerinde Türk Ceza Kanununun bu fiilleri cezalandıran hükümlerine göre cezalandırılacaklardır."

Soruya yanıtım: Müdafi (C.M.K. 2/c) ya da vekil (C.M.K. 2/d), C.M.K. 153/1'de açıkça belirtildiği üzere, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini harçsız olarak alabilir. Yeter ki aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceği gerekçesi ile, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, sulh ceza hâkiminin kararıyla bu yetki kısıtlanmamış olsun. Bu halde bile aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, yakalanan kişi ya da şüphelinin ifadesini içeren tutanaklar, bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adlî işlemlere ilişkin tutanaklar incelenebilir ve suretleri alınabilir. Yasa, vekaletname sunulması şartını aramamıştır. Avukatın, müdafi ya da vekil olup olmadığı konusunda bir tartışma sözkonusu olduğunda, C.M.K. 2/c ve d maddelerinin müdafi ve vekili tanımlarken vekaletnameden sözetmemesi, 149/3. maddede yalnızca "avukat" teriminin kullanılmış olması, Avukatlık Kanunu'nun 46/2. maddesi ışığında avukatın varsa vekaletnamesini "göstermesi" (dosyaya sunması değil) ya da vekaletname yoksa yakalanan, şüpheli ya da suçtan zarar görene kandisinin müdafii (ya da vekili) olup olmadığının sorulmasını istemesi müdafilik ya da vekilliğin kanıtlanması açısından yeterli ve uygun bir çözüm yolu olacaktır. Yürürlükte C.M.K.na aykırı bir yönetmeliğin bulunması, yasadan doğan bu hakkın (ki doğrudan savunma hakkı ile ilgilidir) kullanılmasını engellemez.