Mesajı Okuyun
Old 17-08-2007, 15:54   #23
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu

Esas: 1978/4
Karar: 1978/5
Karar Tarihi: 04.05.1978

ÖZET: Davalı, davanın açılmasından önce ölmüşse, davanın reddi gerekir. Davalının davanın açılmasından önce ölmesi halinde davanın reddi gerektiğine, mirasçıların bu davada yer alamacağına, dava dilekçesinde kanuni noksan bulunduğundan söz edilerek mirasçıların davaya katılmasıyla davanın yürütülemiyeceğine ve ıslah yolu ile de bunun gerçekleştirilmesine olanak bulunmadığına oyçokluğu ile karar verildi.

(1086 S. K. m. 41, 187, 193) (743 S. K. m. 27)

Dava: Davalının dava tarihinden önce öldüğünün belirlenmesi halinde davanın reddi gerektiğine ilişkin hukuk genel kurulunun 28.1.1977 günlü 5/3544 - 83 sayılı kararıyla davalının dava tarihinden önce ölmesinin davanın reddi için bir neden olmayacağı dava dilekçesinin davalının halefi bulunan mirasçılara tebliği bu şekilde taraf teşkili suretiyle davaya devam edilmesi gerektiğini öngören Üçüncü Hukuk Dairesinin 30.3.1978 günül 1582 - 2160 sayılı kararı arasındaki içtihat aykırılığının giderilmesi 1730 sayılı kanunun 20. maddesi uyarınca istenilmiş olduğundan kararlar arasında içtihat aykırılığı bulunduğuna üçte ikiyi aşan oyçokluğu ile karar verildikten sonra işin esasına geçilerek gereği görüşüldü :

Karar: HUMK.nun 38. maddesi uyarınca davaya ehliyet medeni kanun ile tayin olunur. Medeni kanunda öngörülen medine haklar kullanma ehliyeti yaş ve temyiz kudretini içermektedir. Hakiki kişilerin varlığı bu kurallar dışında tutulamaz. Medeni kanunun 27. maddesinin 1. fıkrası hükmünce şahsiyet çocuğun sağ olarak doğduğu andan başlar ve ölüm ile nihayet bulur. Bu nedenle ölümle kişiliği son bulan bir kimsenin medeni hakları kullanmasından ve taraf ehliyetinden söz edilemez. Bu yönün mahkemece re'sen gözönünde tutulması zorunludur. Usulün 83-90. maddelerindeki ıslah ise ancak açılan bir davada taraflar ve müddeabih dışındaki bazı usulü işlemlerde uygulanabilmektedir. Ölmüş bir kimse hakkında açılmış bulunan bir davada halefiyet yolu ile de olsa mirasçıların davalı olarak kabul edilmesi davanın bu yoldan düzeltilmesi benimsenmemiştir. Bu kuralın geçerliği usulün 87. maddesindeki "ıslah bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren usle müteallik bilcümle muamelelerin yapılmamış addolunmasını müstelzimdir." müddei ıslah suretiyle müddeahihi tezyit edemez" hükmünden de anlaşılmaktadır.

Ölen bir kimse hakkındaki dava dilekçesinde davalının kimliğinin dilekçede gösterilmemiş davalı sütunun boş bırakılmış olduğu kabul edilemez.

Dava dilekçesinde bulunması gerekli hususlar usulün 179. maddesiyle 7201 sayılı tebligat kanununda gösterilmiştir. Açılar davaya karşı ilk itirazlar düzenliyen usulün 187 nci maddesinin 7. bendinde "dava arzuhalinin veya davetiye varakasının veyahut cevap layihasının tanziminde kanuni noksanlar bulunduğu veya tebliğin usulüen muvafık olmadığı iddiası" yer almaktadır. 193. maddesinin 1. fıkrası uyarınca da mahkemece iptaline karar verilen dava dilekçesinin yerine yeniden bir dilekçe düzenleyip vermeye davacı mecburdur. Gerek medeni kanun gerekse usul kanunu hükümleri dava açıldığı zaman hayatta bulunan taraflarla ilgili düzenlemeler öngörülmektedir. Ölmüş veya merhum kimseler hakkında açılan davalar için hükümler getirilmemiştir. Dava açıldıktan sonra taraflardan birisinin ölümü halinde yapılacak işlemler usulün 41. medeni kanunun 581. maddelerinde belirtilmiştir. Ölen bir kimse hakkında açılan davaya bakılmasına davacı tarafın isteği üzerine mirasçıların duruşmaya davalı sayılmasını mevzuatımız yer vermemiştir. Bu nedenlerle mirasçılar hakkında ayrı bir dava açılması zorunludur. Temel kural budur. Hak aramak durumunda bulunan davacının davasını açarken davalı olarak gösterdiği kimsenin hayatta olup olmadığını özenle araştırması ödevidir.

Kamu düzeniyle ilgili hususlarda yorum yolu ile işlem yapmak görev ve yetkiyi daraltmak veya genişletmek olanağı bulunmaktadır.

Yukarıda yer verilen açıklamalar karşısında davalının davadan önce öldüğünün saptanması halinde halefi olan mirasçıların davalı olarak mahkemeye çağırılmaları veya davanın bu yolda ıslah edilmesi görüşü benimsenmemiştir.

Sonuç: Davalının davanın açılmasından önce ölmesi halinde davanın redid gerektiğin mirasçıların bu davada yer alamacağına dava dilekçesinde kanuni noksan bulunduğundan söz edilerek mirasçıların davaya katılmasıyla davanın yürütülemiyeceğine ve islah yolu ile de bunun gerçekleştirilmesine olanak bulunmadığına hukuk genel kurulunun bu konudaki 28.1.1977 günlü 5/3544 - 83 sayılı kararının doğru olduğuna 4.5.1978 gününde üçte ikiyi aşan oyçokluğu ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************