Mesajı Okuyun
Old 17-05-2008, 23:33   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Sn. Kocabaş'ın görüşüne katılıyorum. Aşağıdaki kararlardan faydalanabilirsiniz.

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi
Esas: 2002/1338
Karar: 2002/1028
Karar Tarihi: 11.02.2002
ÖZET : Mirasçılar arasındaki iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 29/2 ve 30/2. maddelerinin dava konusu uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmadığına, diğer mirasçılar usulen davada temsil edilmediklerinden dava konusu paylarla sınırlı hüküm kurulması doğru bulunduğuna tutanak düzenlenmeyen halen yol olarak kullanılan bölümle ilgili olarak görevsizlik kararı verilmesinde yasaya aykırılık yoktur.
(3402 S. K. m. 11, 29, 30)
Dava: Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Karar: Kadastro sırasında temyize konu 127 ada 37 parsel sayılı 18.52 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılardan Selahattin ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Davacılar, yasal süresi içinde tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; çekişmeli 127 ada 37 parsel hakkında açılan davanın kabulüne, 37 parselin davacıların dayandıkları tapu kayıt maliklerinden dava açan davacılar ile dava açmayan kayıt maliklerinin hisseleri tespit malikleri olan davalılar adına olacak şekilde tapuya tesciline, fen bilirkişisi krokisinde sarı ve yeşil ile boyalı olarak gösterilen ve yol olarak tespit harici bırakılan kısım hakkında tutanak düzenlenmediğinden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mirasçılar arasındaki iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 29/2 ve 30/2. maddelerinin dava konusu uyuşmazlıkta uygulama yeri bulunmadığına, diğer mirasçılar usulen davada temsil edilmediklerinden dava konusu paylarla sınırlı hüküm kurulması doğru bulunduğuna tutanak düzenlenmeyen halen yol olarak kullanılan bölümle ilgili olarak görevsizlik kararı verilmesinde yasaya aykırılık yoktur.
Sonuç: Yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 11.2.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY
16.Hukuk Dairesi
Esas: 1991/17718
Karar: 1992/12157
Karar Tarihi: 23.10.1992
ÖZET: Taraflar arasındaki uyuşmazlık tapuda satış olarak gösterilen pay intikalinin gerçekte bağış olup olmadığı, konusundadır. Mahkemece dava açan kişinin payı ile sınırlı olarak iptal kararı verilmiştir. Temlik eden kişinin başka mirasçıları da olduğu anlaşılmaktadır. İştirak halinde mülkiyetin söz konusu olduğu durumlarda bir mirasçının diğer mirasçıların muvafakatini almaksızın dava açabilir. Bu nedenle diğer mirasçılar yönünden de iptale karar verilmemesi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatı yönünden bu husus bozma nedeni yapılamamıştır.

(3402 S. K. m. 29, 30) (818 S. K. m. 18)
Dava: Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

Karar: Kadastro sırasında; 102 ada 64 parsel, 104 ada 149 parsel, 106 ada 29 parsel sayılı, 2280, 2602 ve 1656 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu ve vergi kaydı nedeniyle davacı ve davalılar adlarına tespit edilmiştir. Davacılar, davalıya yapılan pay satışının mal kaçırmak kastı ile olduğunu ileri sürerek dava açmışlardır. Mahkemece, davanın kabulüne ve davalının 28/84 payının iptali ile dava konusu taşınmazın 12/84 payının davalı, 4/84 'er payının davacılar adlarına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Çekişmeli parsellerin tarafların dayanaklarını oluşturan tapu kaydı kapsamında kaldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık kayden 1/3 paya malik olan Hanife'nin tapuda satış olarak gösterilen pay intikalinin gerçekte bağış olup olmadığı, bir başka anlatımla tapu memuru huzurunda gerçek iradenin gizlenip gizlenmediği konusundadır. Mahkemece temlik işleminin tapuda gösterildiği gibi satış olmayıp bağış olduğu, muvazaanın objektif ve sübjektif unsurlarının oluştuğu saptanarak satış işlemine değer verilmemesi isabetlidir. Ancak, mahkemece dava açan kişinin payı ile sınırlı olarak iptal kararı verilmiştir. Temlik eden kişinin başka mirasçıları da olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29/2. maddesinde iştirak halinde mülkiyetin söz konusu olduğu durumlarda bir mirasçının diğer mirasçıların muvafakatını almaksızın dava açabileceği, anılan Kanunun 30/2. maddesinde ise dava açan mirasçının dışında başka mirasçılarında bulunması halinde mahkemece gerçek hak sahipleri adına tescile karar verilmesi hükümlerine yer verilmiştir. Bu nedenle diğer mirasçılar yönünden de iptale karar verilmemesi isabetsiz ise de, temyiz edenin sıfatı yönünden bu husus bozma nedeni yapılamamıştır.
Sonuç: Davalının temyiz itirazlarının bu nedenlerle reddine ve hükmün ONANMASINA, 23.10.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.