Mesajı Okuyun
Old 18-10-2009, 08:40   #3
Mare Nostrum

 
Varsayılan

Öncelikle ilginiz için teşekkür ederim...

Zamanaşımını kesen durumlarını inceledim kesildiğini zannetmiyorum...

Fakat davanın neden idare mahkemesi değil de vergi mahkemesinde açılması gerektiğini çözemiyorum. Ben idari işlemin iptali için idare mahkemesinde davayı açmayı düşünüyordum. Davanın vergi mahkemesinde açılması gerektiğine dair yasal dayanağınız nedir acaba?

Ben ilgili maddeyi de ekleyeyim:
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN


ÖDEME EMRİNE İTİRAZ :
MADDE 58 - Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.
Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi halde itiraz edilmemiş sayılır.
İtirazda bulunan borçlu bu Kanuna göre teminat gösterdiği takdirde takip muamelesi itirazlı borç miktarı için ve itiraz komisyonunca bu hususta karar verilinceye kadar durdurulur.
İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir.
İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki âmme alacağı %10 zamla tahsil edilir.
İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir.
Borcun tamamına bu Madde gereğince vâkı itirazların tamamen veya kısmen reddi halinde, borçlu ret kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir.
Borcun bir kısmına karşı bu Madde gereğince vâkı itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz.


Burada vergi mahkemesinden değil,vergi itiraz komisyonundan bahsetmekte yasa metni. Fakat gelen ödeme emrinde 7 gün içerisinde İdare/Vergi Mahkemesi yazmakta,iyice kafam karışmaya başladı.Araştırdığım kadarıyla bu yasa metnindeki itirazı dava açmak, itiraz komisyonunu da vergi mahkemesi olarak anlamak gerekiyormuş.(Kaynak: THS kütüphanesinden "Vergi İcra Hukukunda Kamu Alacakları Taki ve Tahsil Usulleri İhtiyati Haciz,İtiraz Yolları ve Sonuçları" başlıklı makale)

Bu arada davayı İzmir Vergi Dairesine karşı açmam gerekiyor değil mi?

Cevaba yine forumumuzun bir başlığında ulaştım. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı'na yöneltmem gerekiyormuş davayı. İlgili Danıştay kararını ekliyorum.


T.C.
DANIŞTAY
7. DAİRE

E. 2006/2573
K. 2006/2429
T. 21.9.2006

• VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞININ KURULDUĞU İLLER ( 16.9.2005 Tarihinden Sonra Açılan Davalarda Bu İllerde Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün Taraf Olamayacağı )
• VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN TARAF EHLİYETİ ( 16.9.2005 Tarihinden Sonra Açılan Davalarda Vergi Dairesi Başkanlığının Kurulduğu İllerde Taraf Olamayacağı )
5345/m.23,24,25
ÖZET : 16.9.2005 tarihinden sonra açılan davalarda, vergi dairesi başkanlığının kurulduğu illerde, vergi dairesi müdürlüğü taraf olamaz.

DAVA : Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanlığı vekili Av. Zehra Bilge ÜNLÜSOY tarafından, Ankara Dördüncü Vergi Mahkemesinin 2.3.2006 gün ve E:2005/1322; K:2006/188 sayılı kararının bozulması istemiyle Yeğenbey Vergi Dairesi Müdürlüğüne karşı yapılan temyiz başvurusuna ait dosya incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dosyanın incelenmesinden; Ankara Dördüncü Vergi Mahkemesinin 2.3.2006 gün ve E:2005/1322; K:2006/188 sayılı kararının bozulması istemiyle yapılan başvuruya ait dilekçenin, Yeğenbey Vergi Dairesi Müdürlüğüne tebliğ edilerek, dosyanın tekemmül ettirildiği anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 48'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, temyiz istemlerinin Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçeler ile yapılacağı, 3'üncü fıkrasında ise, temyiz dilekçelerinin, ilgisine göre kararı veren mahkemeye, Danıştaya veya 4'üncü maddede belirtilen mercilere verileceği ve kararı veren mahkeme veya Danıştayca karşı tarafa tebliğ edileceği; 4'üncü fıkrasında da, kararı veren Danıştay dairesi veya mahkemenin , cevap dilekçesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak, Danıştaya veya Kurula göndereceği açıklanmıştır.

Öte yandan; 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun geçici 5'inci maddesinde, kurulacak vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete geçmesiyle birlikte vergi dairesi müdürlükleri ile gelir müdürlüklerinin ilgili vergi dairesi başkanlığına bağlanmış sayılacağı, defterdarlıklara ve gelirler bölge müdürlüklerine bağlı vergi denetmen ve yardımcılarının ise, ilgili vergi dairesi başkanlıklarına atanmış sayılacağı; mal müdürlüklerine bağlı vergi denetmen ve yardımcılarının ise, ilgili vergi dairesi başkanlığı birimi haline dönüştürülünceye kadar defterdarlıklara bağlı olarak faaliyetlerine devam edeceği, hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca; 5345 sayılı Kanunun 23'üncü maddesinde; Gelir İdaresi Başkanlığının taşra teşkilatının doğrudan merkeze bağlı vergi dairesi başkanlıkları ile vergi dairesi başkanlığı kurulmayan yerlerde bu Kanunun 25 ve 25'inci maddesindeki görev ve yetkileri haiz vergi dairesi müdürlüklerinden oluşacağı, vergi dairesi başkanlıklarının kuruluş yerleri ve sayıları ile bunlara ilişkin değişikliklerin Bakanlar Kurulunca belirleneceği, hükme bağlanmış olup; Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca Valiliklere gönderilen 22.9.2005 gün ve 48194 sayılı yazıda da, anılan Kanunun 23'üncü maddesi uyarınca; 29 ilde kurulan ve 16.9.2005 tarihinde faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarının kurulduğu illerde bulunan bağlı vergi dairelerinin, anılan kanunun Geçici 5'inci maddesi gereğince vergi dairesi başkanlığı birimi haline dönüştürülünceye kadar, Defterdarlıklara bağlı olarak faaliyetlerine devam edecekleri belirtilmiştir. Bu durumda, vergi dairesi başkanlıklarının faaliyete geçirildiği 16.9.2005 tarihinden sonra açılan davalarda, 5345 sayılı Kanunun 24'üncü maddesine göre, vergi uyuşmazlıklarını takip ve yargısal işlem yapma yetkisi, vergi dairesi başkanlıklarına, bu başkanlıkların bulunmadığı yerlerde vergi dairesi müdürlüklerine ve aynı Kanunun geçici 5'inci maddesi kapsamındaki vergi dairesi müdürlüklerine aittir. 5345 sayılı Kanunda, dava takip ve yargısal işlemler yapma yetkisinin, yetkinin sahibi olduğunu açıkladığımız idari birimler tarafından alt idari birimlere devrine izin veren bir düzenleme yoktur. Kanunun, Gelir İdaresi Başkanlığının merkez teşkilatını oluşturan başkan ve başkanlık yöneticilerinin astlarına yetki devrine izin veren 27'nci maddesini ise, taşra teşkilatını oluşturan vergi dairesi başkanlıkları ile bu başkanlıkların bulunmadığı yerlerde vergi dairesi müdürlükleri, bu amaçla kendilerine dayanak alamayacakları gibi; 5345 sayılı Kanunun 24'üncü maddesinin son fıkrasında, vergi dairesi başkanlıkları bünyesinde kurulması öngörülen grup müdürlüklerine verilen, davayı takip ve idari davalara ilişkin işlemleri yapma yetkisi bulunan vergi dairesi başkanlıklarına, hukuki hizmet sağlamaktan ibaret bulunan hukuk işlerini yürütme görevi de, bu müdürlüklere, vergi uyuşmazlıklarında idari davanın tarafı olma niteliğini kazandıramaz.

Bu açıklamalar karşısında; dosyada, temyiz dilekçesinin, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığına bağlı vergi dairesi müdürlüğü olan ve, bu nedenle, Vergi Dairesi Başkanlığının faaliyete geçtiği 16.9.2005 tarihinden sonra açılan idari davalar ile bu davalarda verilecek kararlara karşı gidilen kanun yollarında taraf olma ehliyeti bulunmayan ve bu konuda kendisine yetki devri de yapılamayacak olan Yeğenbey Vergi Dairesi Müdürlüğü yerine Ankara Vergi Dairesi Başkanlığına tebliğ edilmek suretiyle, 2577 sayılı Kanunun 48'inci maddesinin 3'üncü fıkrası uyarınca işlem yapılması gerekmektedir.

SONUÇ : Bu nedenlerle, yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılarak, tekemmülünün sağlanmasından sonra Danıştaya gönderilmek üzere dosyanın, Ankara Dördüncü Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 21.09.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.