Mesajı Okuyun
Old 04-05-2007, 17:28   #17
alihan uncu

 
Varsayılan

Adalet ve eşitlik kavramlarının oldukça karıştırılmış olduğunu zannediyorum.
Eşitlik kavramı; adalet kavramına ulaşabilmek için bir vasıtadır ve oldukça geçmişte kalmıştır. Günümüzde adalet kavramı; eşitler arasındaki eşitliği betimler hale gelmiştir. Yoksa aralarındaki farklılıklara rağmen eşit kılınmayı sağlamaz. Adaletin bir denge fonksiyonu olduğu açıktır ancak; adalet vasıtası ile sağlanan denge kesin bir eşitliği içermez. Adalet teorilerini kısaca hatırlarsak; eşitlikçi adalet'in oldukça geçmişte kaldığını görürüz. Tarafları denkleştirmenin de oldukça uzun zaman önce terkedildiğinde de şüphe yoktur. Sözlük anlamı olarak adalete yaklaşmanın da bu anda ne bir faydası ne de bir derinliği olacaktır. Hukuk kurallarının uygulanmasının adalet olduğunu savunmak da büyük yanlış olacaktır. Neredeyse devletsiz toplumların bile hukukunun bulunduğunu söyleyebileceğimiz zamanda şimdiki uygulanan hukuk ile eski çağlardaki hukuku bir tutmak- ikisi de adil olacağından- da imkansızdır."Haklıya, hakkını hakkı kadar vermek" olarak formüle edilebilecek bu kavramın -ki mesleğimiz bu kavram etrafında yol almaktadır- ne kadar içi boş olduğunu kabul etmek gerekir. Madem ki sosyal yaşam nedeniyle bireylerin sahip olduğu kimlikler farklıdır ve yine madem ki bu sebeple bireyler; katil, maktül, alacaklı, borçlu vs. olarak adlandırılabilmektedir, bunların hangisine verilecektir adalet? Adalet gerçekten hukukun ve bu çabalama ile - hukukun bilim olmadığı aşikardır bu sebeple böyle anılmıştır- ilgilenenlerin ulaşmak istediği yerdir. Ancak bunu ne hukuk ne de bu çaba ile ilgilenenler vaadetmemişlerdir. Bu sadece çabalamaktan ibarettir ve şahsi fikrim; adalete ulaşmak ölümsüzlüğü bulmaktan daha zordur. Sorunun özüne gelirsek adalet bir dengelemek değil bunun çabasıdır.