Mesajı Okuyun
Old 22-12-2006, 16:26   #7
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
" işsizlik felsefenin konusu olamadığı için hiçbir zaman gerçek anlamda bir adaletten bahsedilemiyor. "

Sayın avtiyatro

Adaleti hukukçular mı sağlar? Yoksa adaleti filozoflar mı sağlar?

İşsizliğe karşı önlemleri ekonomistler mi alır? Yoksa, "emek yoğun sektörlere yatırım yapılmasına ilişkin ne miktarda teşvik verilmesi gereğini" filozoflar mı hesaplar?

Hangi konuya bakarsanız bakın, felsefe hiç bir sorunu çözmemiştir.

Bir konfeksiyon üreticisi ihracatçı her gün sayısız sorunla karşılaşır ve çözer. Bu kişi hayatında tek felsefe kitabı okumamıştır; 5 tane filozofun adını bile sayamaz. Ama işçi-işveren ilişkisi, müşteri-satıcı ilişkisi, kiracı-kiralayan ilişkisi, mükellef-vergi dairesi ilişkisi, ihracatçı-gümrük ilişkisinden doğan sayılamayacak kadar çok sorun çözer.

Buna karşılık bütün bu karmaşık ilişkilerden azade yaşayan yüzlerce filozof intihar etmiştir. Bırakınız işsizliğe çözüm bulmayı, bu filozoflar kendi sorunlarını bile çözememiştir.

"Filozofların çok şey bildikleri" düşüncesi ilkçağdan kalmadır: İlkçağda pozitif bilimlerle uğraşanlar aynı zamanda filozoftu. Sonradan bilimle felsefe ayrıldığında, çözüm üretenlerle üretemeyenler ayrımı belli olmuştur.

Filozoflar hiç bir şey bilmezler; durmadan soru sorarlar; sorun yaratırlar.

Pozitif bilimlerle uğraşanlar da durmadan sorun çözerler.

Özetle, adalet istiyorsanız hukukta arayın. İşçi-işveren arasında eşitlik istiyorsanız ekonomide arayın. Felsefede yanıt veya çözüm bulamazsınız.

İşsizlik felsefenin konusu olsaydı bile, yine işsizlik olacaktı ve yine adalet olmayacaktı. Neyse ki, işsizlik felsefenin konusu değil.

Saygılarımla