Mesajı Okuyun
Old 10-05-2007, 10:06   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.avturgayk,

Aşağıdaki kararda, aradan uzun süre geçmemesi temel alınmış ve belirttiğiniz gibi, tapudaki satış bedeli ile tapu harç ve masraflarının depo edilmesi kararı verilmiş. Genele teşmil edilebilecek şekilde bu kararın yorumu yapılamayacağını düşünüyorum. Kararda da somut olayın özelliği bakımından objektif değer artışı esasının uygulanmayacağı açıklanmış.

Saygılar.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2001/6-299

K. 2001/295

T. 28.3.2001

• ŞUF'A BEDELİ ( Objektif değer artışı )

• ŞUF'A BEDELİNİN YATIRILMAMASI ( Objektif değer artışı )

• SATIŞA ITTILAI İSBATI KÜLFETİ

• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Şuf'a )

743/m.658

ÖZET :Satışa ıttılayı isbat külfeti, hak düşürücü sürenin geçtiğini savunan, davalıya aittir.
Satış tarihi ile dava tarihi arasında uzun bir süre geçmemesi sebebiyle, objektif değer artışı nazara alınarak yeniden bedel takdirine gerek yoktur. Yeniden takdir edilen bedeli yatırmayan paydaşın davasının bu sebeple reddi isabetsiz olup, kendisine tapudaki satış bedeli ile tapu harç ve masraflarını depo etmesi için süre tanınıp, sonucuna göre karar verilmelidir.
DAVA VE KARAR :Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Silivri Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 3.9.1999 gün ve 1997/54 E - 1999/494 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 25.1.2000 gün ve 2000/330-284 sayılı ilamı;
( ... Dava, şuf'alı payların iptali ile tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş ve hüküm davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar Hüseyin ve Niyazi Onur vekili ve Cemile, Cemil ve Mustafa Yaşar Onur vekili bir aylık süre içinde davacı Ergin Onur vekili ise öğrenmeye nazaran davasını bir aylık hak düşürücü sürede açtıkları dava ile şuf'alı payların iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir. Davacılar Hüseyin ve Niyazi Onur 8.7.1997 ve davacılar Cemile, Cemil ve Mustafa Yaşar Onur ise 17.6.1997 tarihinde tapuda belirtilen satış bedeli ile tapu harç ve masraflarını dosyaya depo etmişlerdir.
Davacı Ergin Onur'un açtığı davaya verilen cevap da hak düşürücü sürenin geçirildiği savunulmuşsa da bu husus davalılar tarafından kanıtlanmamıştır. Bu durumda öğrenmeye nazaran bu davacının da davasını hak düşürücü süre içerisinde açtığının kabulü gerekir.
Davacılar Niyazi ve Hüseyin Onur ile diğer davacılar Cemile, Cemil ve Mustafa Yaşar Onur tapudaki satış bedelini yatırmışlardır. Diğer davacı Ergin Onur keşifte belirtilen bedeli yatırmamıştır. Mahkeme, keşifte belirlenen şuf'a bedelinin verilen süre içerisinde yaptırılmadığından davanın reddine karar vermiştir. Satış tarihi ile davaların açıldığı tarih itibariyle aradan uzunca bir süre geçmemiştir. Objektif değer artışlarının bu davada nazara alınması mümkün değildir. Bu itibarla tapudaki satış bedeli ile tapu harç ve masraflarının depo ettirilmesi gerekir. Davacı Ergin Onur dışındaki davacılar tapudaki satış bedeli ve tapu masrafını depo etmişlerdir. Aradan uzun süre geçmediğine göre davacı Ergin Onur'a tapudaki satış bedeli ve tapu harç ve masraflarını yatırması için uygun süre verilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru değildir. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; şuf'alı payın temlik tarihi, 23.1.1997 olup, dava tarihinin ise, ana dava dosyasında: 28.1.1997, birleştirilen dosyalarda ise, 19.2.1997 ve 29.8.1997 bulunmasına, satış tarihi ile dava tarihi arasında uzun bir süre geçmemesi sebebiyle objektif değer artışı nazara alınarak yeniden bedel takdiri gereğine değinen içtihadın somut olayda uygulama olanağı bulunmamasına göre; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.
yarx