Mesajı Okuyun
Old 11-07-2007, 00:22   #3
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2004/10-669
Karar: 2004/666
Karar Tarihi: 08.12.2004
ÖZET : Belirtilen bu maddi ve hukuksal olgular karşısında ve özellikle davada davalılar tarafından yapılması gereken idari işlemlerin yerine getirilmesi istenmemekte, doğmuş olan fakat haksız ve yersiz olarak davalı Belediye'nin mamelekinde bulunan kesinti alacağının nemalarıyla ödenmesi talep edildiğinden, uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olmayıp iş mahkemesidir.
(2247 S. K. m. 30) (3417 S. K. m. 2, 4) (4853 S. K. m. 7, 8) (506 S. K. m. 134, 80) (5521 S. K. m. 1)
DAVA VE Karar: A. DAVACININ
İSTEMİNİN ÖZETİ
Davacı vekili, müvekkili davacının, davalı Düziçi Belediye Başkanlığı işyerinde hizmet akdiyle çalışmasına, 3417 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca; "işçilerden yapılan kesintiler ile işveren katkıları bankada açılan tasarrufu teşvik hesabına yatırılır" denmesine karşın, Belediye Başkanlığı'nca, kesilen paraların bu hesaba yatırılmamış olduğunu, diğer davalı Kurum'un ( SSK ) ise, re'sen tahsil yoluna gitmeyerek, nemalandırma işinin yapılmasını engellediğini belirterek;"... nema, kesinti, işveren ve devlet katkısı payından 100.000.000 TL. ödetilmesine..." karar verilmesini istemektedir.
B. DAVALILARIN CEVABININ ÖZETİ
Davalı Belediye Başkanlığı vekili, "kendisinden kesinti yapılmayan bir şahsın, kesinti yapılmış gibi nema istemesinin doğru olmadığı, ödenmesi gereken işveren katkılarının SSK tarafından haciz yoluyla Belediye'den tahsil edildiği, davanın işçi-işveren ilişkisinden doğmadığı için mahkemenin görevsiz olup görevli mahkemenin Adana İdare Mahkemesi olduğu;"
Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı vekili ise, 1998 tarihinden itibaren dönem dönem icraya intikal ettirilerek, 1988-Aralık/1989 devresi kesinti alacaklarının icra yoluyla tahsil edilerek 1999 tarihinde Ziraat Bankası'na yatırıldığı, 1990-2000 devresi kesinti alacaklarının ise icraya konulmuş olup takiplerin devam etmekte olduğu savunmasında bulunmuştur.
C. YEREL MAHKEMENİN KARARININ ÖZETİ
Yerel mahkeme, işverenlerin ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile işveren katkılarını yasal süreleri içinde bankaya yatırmamaları halinde, SSK'nın re'sen veya şikayet üzerine kesinti tutarlarını 506 sayılı Kanun'un 80/4. maddesine göre 6183 sayılı Kanun uyarınca tahsil edeceği, davacının bu durumu bizzat SSK'ya bildirmesinin gerekeceği, davacının çalıştığı süreler ve aldığı ücretler konusunda bir çekişme bulunmadığına göre bu konuda mahkeme tarafından bir karar verilmesine gerek olmadığı, ilgilinin SSK'ya yapmış olduğu başvuruya rağmen Kurum tarafından herhangi bir işlem yapılmaması veya ilgiliye herhangi bir cevap verilmemesi halinde idarenin bu işlemine karşı idari yargıya başvurulabileceği gerekçesi ile ""mahkemenin görevsizliğine" karar vermiştir.
D. TEMYİZ EVRESİ VE DİRENME
Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce yukarıya aynen alınan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkeme bu bozmaya karşı özetle; "benzer bir konuda verilmiş Uyuşmazlık Mahkemesi kararı ile tasarruf kesintileri ve nemaların ödenmesi istemi ile açılan davaların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceğinin belirtilmiş olduğu" gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
E. MADDİ OLAY
Davalı Belediye Başkanlığı işyerinde hizmet akdiyle çalışmış olan davacının ücretinden zorunlu tasarruf kesintileri yapılarak, işveren katkı payları ile birlikte tasarrufu teşvik hesabına yatırılmadığı ve bu kapsamda bir nema ödemesinin bulunmadığı, davalı SSK'nın kesinti ve katkı paylarının tahsili amacıyla icra takibine başladığı olgusudur.
F. GEREKÇE
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanun'un 30. maddesinde belirtilen ilke kararları dışında, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin görev uyuşmazlıklarını gidermek için verdiği kararlar sadece ilgili yargı mercileri yönünden bağlayıcı olacağından, mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi yerinde değildir.
Dava, hukuki nitelikçe, tasarruf kesintileri ve nema tutarlarından oluşan alacağın ödenmesine, diğer bir anlatımla, davalıların kanundan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın giderimine yöneliktir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan Yapılacak Ödemelere Dair Kanun'un 8. maddesidir.
"Süresinde ödenmeyen tasarruf kesintileri ve katkı payları" kenar başlıklı anılan maddede; "3417 sayılı Kanun hükümlerine göre, ücretlerden yapmaları gereken tasarruf kesintileri ile katkı paylarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik hesaplarına yatırmayan işverenlerden; yatırılması gereken miktarlar ile gecikme zammı, re'sen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumu'nca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik hesaplarına yatırılır.
3417 sayılı Kanun'un mülga 2. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) ve ( c ) bentleri kapsamındaki personelin aylık ve ücretlerinden tasarruf kesintileri ile Devlet ve işveren katkılarını süresi içinde ilgililer adına açılmış bulunan Tasarrufu Teşvik hesaplarına yatırmayan kurumlar, yatırılması gereken miktarların re'sen veya ilgililerin başvurusu halinde yasal faiziyle birlikte T.C. Ziraat Bankası şubelerindeki ilgili Tasarrufu Teşvik hesaplarına yatırılmasından sorumludurlar." Hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, davalıların maddede öngörülen yükümlülükleri yerine getirmedikleri, giderek davacıyı zarara uğrattıkları uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, görevli yargı yerinin belirlenmesi noktasında toplanmakta olup uyuşmazlığın çözümü, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Zorunlu tasarruf kesintileri ve işveren katkı payının ödenmesi gereken dönemde davacı ile davalılardan işveren Belediye arasında hizmet akdi ilişkisi olduğu, mülga 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun'un "Kapsam" başlıklı 2. maddesinin, "Bu Kanun hükümleri çerçevesinde; ... işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerin ... aylık ve ücretlerinden ( tasarruf kesintisi ) yapılacağı ve bu tasarruflara Devlet veya ilgili işverenlerin katkısı sağlanacağına" ilişkin hükmü dikkate alındığında, bu kesinti ve katkı paylarının hizmet akdinin sonucu olduğu ortadadır. Belirtilen nedenle, hizmet akdi ilişkisinden kaynaklanan bu sorunun, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi gereğince iş mahkemesince çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Diğer davalı Sosyal Sigortalar Kurumu ise, işverenin tasarruf kesintisi ile işverenin katkısını ilgililerin banka hesabına yatırmamaları halinde, bunlara ilişkin miktarları re'sen veya ilgililerinin başvurusu üzerine 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun primlerin tahsiline ilişkin düzenlemeler çerçevesinde tahsil ederek, alacağı gecikme zammı ile birlikte ilgilinin banka hesabına yatırmakla yükümlüdür ve 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde, 3917 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile yapılan değişikliğe göre, kanuni süresinde ödenmeyen, prim ve diğer alacakların tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun'un uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde de alacaklı sigorta müdürlüğünün bulunduğu iş mahkemesi yetkilidir. Somut uyuşmazlık, 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinden kaynaklanmakta olduğundan, anılan madde ve 506 sayılı Kanun'un 134. maddesi uyarınca iş mahkemesince çözümlenmelidir.
Belirtilen bu maddi ve hukuksal olgular karşısında ve özellikle davada davalılar tarafından yapılması gereken idari işlemlerin yerine getirilmesi istenmemekte, doğmuş olan fakat haksız ve yersiz olarak davalı Belediye'nin mamelekinde bulunan kesinti alacağının nemalarıyla ödenmesi talep edildiğinden, uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı olmayıp iş mahkemesidir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire'nin bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 08.12.2004 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Sinerji Mevzuat ve
İçtihat Programları
**************************************