Mesajı Okuyun
Old 29-11-2008, 16:06   #1
Hukukçu20

 
Varsayılan Sigorta prim borçlarında zamanaşımı süresi, alt işverene rücu

İyi çalışmalar değerli arkadaşlar..Vekili bulunduğum kooperatif 2006 yılında bir denetleme geçiriyor..Ancak bu denetlemenin sonucu SSK tarafından işverene bildirilmiyor ve herhangi bir ödeme emri de gönderilmiyor.Ancak kooperatif yetkilileri borç çıkacağı düşüncesiyle, 5510 sayılı Yasa'nın tanıdığı haklardan yararlanmak için, kuruma müracaatla taksitlendirme talebinde bulunuyor.Bu talep neticesi borç %50 oranında düşürülerek 12 takside bölünüyor ve kurumca müvekkile ödeme planı gönderiliyor.Bu yazıda, işyeri sicil numarasının kooperatife değil kooperatifin iş yaptırdığı taşeron firmalardan birina ait olduğu görülüyor.Bunun üzerine kooperatifçe, kuruma itiraz ediliyor kurum ise 506 sayılı yasaya göre, prim borçlarından asıl işveren ve taşeronun müteselsilen sorumlu olduğu, ayrıca asıl işverenin mütaahhidin borcuna muvafakatı olduğu gerekçesiyle itirazı reddediyor.Müfettiş raporunun incelenmesinden, prim borcunun 99-2000 yılında kooperatifin işlerini yürüten müteahhidin eksik işçilik bildiriminden kaynaklanan prim borcu ve gecikme cezası olduğu belirtiliyor.Sigorta prim borçlarında zamanaşımı ile ilgili olarak;"506 sayılı Kanunun 80'nci maddesinde 3917 sayıl Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacağı öngörülmüştür, 3917 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8. maddesi hükmüne göre 8.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından; 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.12.1993 tarihinden önceye ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumunun alacak hakkı, Borçlar Kanunu madde 125'de öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. zamanaşımının başlangıç tarihi ise yine Borçlar Kanunu'nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarih olup, zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanununun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir.

3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.12.1993 tarihi ve bundan sonraya ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden ise; 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yılbaşıdır.

24.6.2004 Tarih ve 5198 sayılı kanunun 11 maddesi ile 506 sayılı kanunun 80’inci maddesine eklenen hükümle anılan sosyal sigortalar kurumu alacakları hakkında 6183 sayılı kanunun 51,102 ve 106 madde hükümleri hariç olmak üzere kurum alacakları hakkında hüküm ifade edeceği öngörülmekle zaman aşımı süresini 5 yıldan genel hükümler olan BK 125 ve 128 madde hükümleri uygulamasına geri dönülmüştür. Bu düzenleme ile24.6.2004 tarihinden itibaren tahakkuk edecek kurum alacakları için zamanaşımı süresi 10 yıl yönünden geçelirdir. " Taksitlendirme gereği borcun ilk 3 taksidi ödendi..
Sorularım şunlar:
Anılan prim borcu 99-2000 yılına ait olmakla 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Borç zamanşımına uğramış mıdır? Eksik bildirim nedeniyle, tahakkuk etmemiş bir borç sözkonusu olduğu için zamanaşımına uğramamıştır diye düşünüyorum.Zamanaşımına uğramamışsa taşeron firmaya rücu konusunda bir sıkıntı yok, uğramış ise BK Md.143 " Müteselsil borçlulardan biri alacaklıya karşı onunla kendi arasındaki şahsi münasebetlerden veya müteselsil borcun sebep veya mevzuundan tevellüt etmiş olanlardan maada bir şey dermeyan edemez ve bütün borçlular arasında müşterek olan defileri dermeyan etmediği halde onlara karşı mesul olur." hükmü karşısında yine de rücu edebilir miyiz? (Taşeronla kooperatif arasındaki sözleşmeye göre, SSK primlerinin taşerona ait olacağı belirlenmiş.)Rücu davasında görevli mahkeme iş mahkemesi mi ticaret mahkemesi midir? Zamanaşımı sözkonusu ise ödenen taksitler geri istenemez ancak diğer taksitler için menfi tespit davası açma süresi, "borç tarafımıza ait değildir" diyerek yapılan itiraz üzerine gönderilen red cevabının tebliğinden itibaren 1 ay mıdır? Taksitlendirme talebi ve verilen taahhüt ile zamanaşımı defiinden vazgeçmiş olunur mu? Yaptığım araştırmalarda net bir sonuca ulaşamadım ve sorularıma tam cevap veren bir Yargıtay kararı bulamadım.. Değerli vakitlerini ayıran arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim..