Mesajı Okuyun
Old 20-05-2011, 17:18   #4
janveljan

 
Varsayılan

Sayın Levent Cirit öncelikle vakit ayırıp soruma cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Cevabınızdaki birikmiş nafaka alacağına ceza verilmesi yönündeki kararın, kanuna uygun ancak içtihatlara aykırı olduğu yönündeki düşüncenize katılmıyorum.Kanaatimce somut olaydaki gibi birikmiş nafaka alacağına ceza kararı verilmesi içtihatlara uygun olmadığı gibi Kanuna da uygun değildir,Şöyle ki;
Alıntı:
NAFAKAYA İLİŞKİN KARARLARA UYMAYANLARIN CEZASI:
Madde 344 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/136 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./15.mad)
Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.
ŞİKAYET SÜRESİ :
Madde 347 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/138 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./19.mad)
Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.

Bilindiği üzere nafakanın toptan ya da durumun gereklerine göre irat şeklinde ödenmesine karar verilebilir.
Nafakanın toptan ödenmesine karar verildiğinde, ödenmesi gereken zaman geldiği halde nafaka borçlu tarafından ödenmediğinde İİK. 344. Maddesinde düzenlenen nafaka yükümlülüğüne uymama suçu oluşur. Burada nafakaya toplu olarak hükmedildiğinden birikmiş nafakanın ceza konusu olup olmaması önem arz etmez.

Öte yandan nafakaya irat şeklinde hükmedilmesi durumunda ki hemen hemen bütün nafaka kararları bu şekilde verilmektedir, ödenmesi gerekip ödenmeyen her cari aya ait nafaka yükümlülüğü ile birlikte İİK. 344. Maddedeki suç oluşur.

Usul hukukunda suçların şikâyetinde bir takım hak düşürücü süreler konulmuştur. Kanun koyucu tarafından getirilen bu sürelerin hakkaniyete, maddi gerçeğe, adalete, hukuk güvenliğine etkileri ayrı ve uzun bir tartışmanın konusudur.
Ancak somut olaydaki suç bakımından bu sürelerin dikkate alınması gerektiği kanunun açıklığı karşısında tartışma konusu olmasa gerektir.

Buna göre irat şeklinde hükmedilen nafaka yükümlülüğünde, yükümlülüğün ihlali halinde yapılacak şikâyetin öğrenmeden itibaren 3 aylık, her halükarda da 1 senelik hak düşürücü sürelere tabi olduğu düzenlemesini getiren 347. Maddenin açıklığı karşısında somut olaydaki 9 senelik nafaka yükümlülüğünün şikâyet ve ceza konusu edilmesinin kanuna uygun olduğunu söylemek zannımca doğru değildir.