Mesajı Okuyun
Old 23-03-2007, 11:50   #1
Hekimbaşı

 
Varsayılan "Çeviri Dizi Türkçe"si

Sn.Katılımcılar,

Edebi değer taşıyan yazıların çevirimi ayrı bir sanattır; herkes yapamaz. Mantıksal olarak sıralarsak; yapacak kişinin

1. çevrilen yazarla aynı duygulanımı paylaşabilmesi
2. çevrilen eser türünden en iyisinden en kötüsüne her düzeyden yüzlerce eser okumuş olması
3. çevrilen eserin yazıldığı dönemde eseri yazanın ülkesindeki güncel dili izlemiş olması
4. her iki dilde çok sağlam bir dil eğitimi almış olması
5. çevrilen eser türünde kendisinin de çalışmaları veya en azından denemeleri bulunması
6. yüksek empati becerisi, hayal gücü bulunması
7. çevirdiği dildeki okurları cezbedecek bir anlatımı olması
8. terimler, deyimler, özdeyişler, atasözleri konusunda geniş bilgisi olması

gerekir. Kısacası; çevirmenin çevirdiği dilde iyi bir yazar olmanın ötesinde çevrilen eserin dilinde de çok iyi bir okur olması gerektiği söylenebilir.

Ne yazık ki, ülkemizde konuşur sayısı bu kadar fazlayken yazar sayısı yerlerde sürünmektedir. Doğaldır ki, iyi çevirmen sayısı daha da az olacaktır. Bu koşullar altında, bizlerin de bilinçsiz yapılmış, niteliksiz çevirilerle başbaşa kalmamızda şaşılacak bir durum yoktur. Özellikle evlerimizin içine davetsiz olarak üşüşen yabancı dizilerin çevirilerinde işin daha kötüye gitmesi kaçınılmazdır; çünkü onların bir de kısıtlı sürede yapılma zorunluğu vardır. İşte böylece karşımıza ÇEVİRİ DİZİ TÜRKÇESİ (ÇDT) diye bir dil çıkmaktadır. ÇDT leri çevrildikleri dile bağlı olarak çeşitlendirmek mümkündür. Ama en yaygını, hiç kuşkusuz Amerikan dizilerinden yapılan çevirilerdir. Şimdilik hedefimizi bunlarla kısıtlamak bence yeterli olacaktır.

Amacımız, ÇDT örneklerini ele alarak, onlara karşı birbirimizi uyandırmak, günlük yaşamımıza girmelerine bilinçli olarak engel olmaktır. Türkçe' mizin seçkin ve eşsiz örgüsü içerisinde aynı konuşmaların nasıl gerçekleşmesi gerektiğini inceleyip, neden öyle değil de karşımıza getirildikleri biçimde çevirildiklerini çözümlemek de bu bilinci arttıracaktır. Yeterince ilgi olur ve herkes karşılaştığı gariplikleri bu başlığa katarsa, aynı zamanda sorunun ne boyutta olduğunu da belgelemiş oluruz diye düşünüyorum.

Bir etkinlikte yer alan Hırvatça bir filmde bize ait bir özdeyişin geri çevrildiğinde aldığı hali duyduğumda az kalsın küçük dilimi yutacaktım. Ne yazık ki bir yere yazmadım; filmi de unuttum. Ama bu bile mümkün, bilesiniz.

Türkçe' ye gönül vermiş herkesi beklerim.

Saygılarımla,