Mesajı Okuyun
Old 02-06-2002, 12:34   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Metin,

1- Faturaya süresinde itiraz edilmemesi halinde TK.23 icabı, fatura içeriği kabul edilmiş sayılır. Bu karinedir. Yani çürütülebilir. Buradan hareketle, fatura içeriğine itiraz etmeyen borçlu, borç kaynağı faturayı benimsemiş sayılsa bile, hakkı kaybolmaz, davada sadece ispat yükü altında kalır .. Başka bir ifade ile, artık fatura içeriğinin doğru olmadığını ispat yükü, faturaya itiraz etmeyen borçludadır.

2- Şunu sormamız gerekmektedir: Vade farkı alacağı olmadığı halde kur farkı alacağı vardır diyen bilirkişi, bu tespitini neye göre ve nasıl yapmıştır?

- Taraflar arasında bir anlaşma mı vardır?

- Anlaşma yok ise, kur farkı alacağının kaynağı nedir? Bilirkişi munzam zararı kendiliğinden hesaplayamayacağına göre... neye göre hesaplamıştır ?? Burası muğlak ve açıklamaya muhtaçtır..

3- Hakim hukuku re'sen gözetir ve hukuki nitelemeyi kendisi yapar.. doğru! buna itirazı olan yoktur. Fakat olaydaki ana sorun hukuki niteleme değil, '' dava da taleple bağlı olma'' kuralıdır..

4- Dava konusu '' İtirazın iptalidir''. İtirazın konusu '' Borcum yoktur'' .. hangi borç. '' Takip konusu borç'' Takip konusu borç nedir?... '' Faturaya dayalı X tutarda vade farkı borcudur''

Sizin kavram analizinizi doğru kullanabilirsem, şu sonuca varabiliriz: İptali istenen itiraz, faturaya dayalı vade farkı borcu olmadığını iddia eder itirazdır..

Çünkü, takipte yer verilen vade farkı alacağını talep eder vade farkı faturasına icra kapsamında borçlu itiraz etmeseydi ; bir kere... vade farkı borcunu kabullenmiş olacaktı...

Bunun dışında, aynı olayda kur farkı için ayrıca takip yapabilecek olan alacaklıya karşı, borçlu ne yapmalıdır? İtiraz etmeli midir, yoksa nasıl olsa hukuki nitelemeyi yanlış yapmış, itiraz etmeyeyim ben borcu zaten ödemiştim mi demelidir?

Vade farkı talebi dava sebebi olarak ayrı bir taleptir, kur farkı talebi ayrı..

Ben bu şekilde olaya bakıyorum, ancak sizin eleştirileriniz üzerinde de ayrı ayrı durmak ve tartışmak doğru olur.. tıpkı SCHWARZ' ın ünlü uyarısı gibi: Sonuç adil değil ise, doğruyu arayıp bulmalıyız....

Tartışma şu noktada düğümlenebilir..

- İtirazın iptali davası, Menfi tespit davası gibi, bir borcun varlığı yada yokluğu konusunda verilen maddi gerçeğe yönelik bir hüküm müdür? Yoksa, sadece konusu olan itirazın haklı olup olmadığı ile mi ilgilidir?

Bu soruyu tartışalım.. doğrusu budur..

Selam ve saygılarımla..