Mesajı Okuyun
Old 05-07-2008, 01:15   #18
DeryaK

 
İnceleme

Alıntı:
Anayasa Mahkemesi yeterince "yüksek mahkeme" değil midir?


Sayın Aladağ.

Anayasa Mahkemesi "temyiz incelemesi yapmaz."

--------------------------------------------------------------------------
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi

E:1998/82
K:1998/854
T:09.03.1998

ERKEĞİN ZİNASI

Zina yapmak suçundan sanıklar Osman ve Ayten'in yapılan yargılamaları sonunda; TCK.nun 441/1-2, 59., 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri gereğince 750.000'er lira ağır para cezasıyla maHkumiyetlerine dair, (Divriği Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 10.04.1997 gün ve 1997/30 Esas, 1997/33 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığı'ndan tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

Mahkemece; TCK.nun 441. maddesi uygulanarak sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmiş ise de, anılan yasa maddesi, Anayasa Mahkemesi'nin 23.09.1996 gün ve 1996/15 E. ve 1996/34 K. sayılı kararıyla iptal edilmiş, 27.12.1996 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan bu kararın yayımı tarihinden itibaren 1 yıl (yani 27.12.1997 tarihinden) sonra yürürlüğe girmesi öngörülmüştür.

Anayasa Mahkemesi bu iptal kararı ile TCK.nun 441. maddesine geçici bir nitelik vermiştir.

İptal edilen kanun ilga edilen kanun gibidir. Bu nedenle; iptal kararının yürürlüğe girdiği tarih itibariyle, koca zinası suçları yaptırımsız kalmıştır. Bu halde TCK.nun 2. maddesindeki genel kuralın sanıklar yararına uygulanması gerekmektedir. Bu durumun Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının geriye yürüyemiyeceğini düzenleyen Anayasa'nın 153. maddesinin bu halde, eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Bir başka ifadeyle Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye yönelik olarak ertelemiş bulunması, yasama organına aynı konuda iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme yapması için olanak tanımak ve hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup, yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasaya aykırı bularak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucuna doğurmaz.

Diğer taraftan Anayasanın 153. maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek ve hukuksal işlemlerin geçerliliğini sağlamak amacıyla kabul edilmiştir. Suç ise, hukuksal bir işlem değildir. Bu nedenle korunacak bir hak doğurmaz. İptal kararları, yasa koyucunun bir ceza hükmünü ortadan kaldırması işlemi gibi geçmişe etkili olması gerekir. Nitekim; mahkemelerden gelen Anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi 5 ay içinde karar verip açıklamaması halinde, mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret eden ve Anayasanın 152. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "ancak Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır" yolundaki kuralı da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve görülmekte olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça belirtmektedir.

Bu görüş gerek öğretide, gerekse uygulamada benimsenmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 09.09.1968 tarih, 3/485-248 ve 11.10.1971 tarih, 3/572-325 sayılı kararlarında; genel hukuk kurullarına göre aleyhe sonuç doğuran iptallerin, geriye yürümemesi gerektiğini, iptal lehe olduğunda ise ilgililerin iptalden önceki hususlar hakkında Anayasa Mahkemesi kararına dayanarak her zaman hak iddia edebileceklerini açıklamıştır.

Biran için TCK.nun 441. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararında koca zinasının oluşumunun kadın zinasına nazaran daha ağır koşullara bağlı bulunduğu, bunun da Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu için iptal edildiği, bu nedenle ve yapılacak kanun açısından TCK.nun 2. maddesinden söz edilemeyeceği dünüşülebilirse de, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararında ayrıca yasa koyucunun zinayı suç olmaktan çıkarabileceği veya onun gerçekleşmesini belli koşullara bağlayabileceğini de açıklamış olması karşısında, yapılacak düzenlemenin mutlak anlamda aleyhe olması gerektiği gibi bir gerekçeyi ve görüşü benimsemek olanaklı değildir.

Bu itibarla, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin anılan iptal kararı ve yukarıda açıklamalar karşısında bu yeni durumun yerel mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden ve temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 09.03.1998 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.