Mesajı Okuyun
Old 07-10-2011, 13:30   #30
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

Şahsi kanaatim şöyle;

Düz yazı bir cümlenin ya da cümleler öbeğinin, farklı beyinler ve farklı vicdanlar tarafından okunması sırasında duygusal ve düşünsel farklılıklar ortaya çıkabiliyor.

Örneğin, "Ali topu tut" cümlesi farklı bakış açılarından;
1. Ali topu tutmalı
2. Top Ali'nin uhdesine girmeli
3. Top Ali'nin ellerinin arasına girmeli
vb. bir çok anlama ulaşabiliyor.

Aslında temel mantık, Ali'nin topla olan ilişkisi. Ama farklı düşünsel ve duygusal durumlarda cümle farklı şekillerde algılanabiliyor, farklı bakış açılarıyla görülebiliyor.

Yargıtay kararının aranmasındaki birinci amaç, düz yazı şeklindeki duygu ve düşünsel olarak kendini ifade edemeyen öbeği, tam olarak anlayabilmek. Yani, Yüksek Yargı organının bu cümleyi nasıl anladığını kavrayabilmek. Bu sebeple Avukatlar ve tüm diğer yargı mensupları, kanun cümlesinin Yüksek Yargı tarafından nasıl algılandığını ve bir olaya nasıl uygulandığını anlamak adına karar arar.

Diğer yandan hukukta neredeyse hiç bir olay birbiriyle tıpa tıp aynı olamaz. ( Seri davalar harici ve genel anlamıyla Ceza Hukuku bağlamında) Bu durumda, benzetme yolu ile elimizde incelemekte ve çalışmakta olduğumuz olayın bir benzerinin ne şekilde Yüksek Yargıda sonlandığını araştırırız. Olayımızı, daha önce karar verilmiş bir olaya benzetmeye çalışır ya da varsa benzeyen yönleri bunları ön plana çıkarmaya çalışırız. Bu açıdan Yargıtay kararları işimize yaramaktadır.

Tabi burada "duygusal" kısım devreye girer. Genel anlamda benzetme sırasında lastik gibi olan olay acaba bizim istediğimiz hizaya ne kadar çekersek gelir mantığı hareket halinde beynimizde dolanır.

Ayrıca bazı kanunlarımız yıllarca ilk gün ki tazeliğini korur. Tabi tazelik derken, koruduğu tek şeyin cümle öbeğinin değişmemesi olduğunu anlatmak istiyorum. Ancak, günler ne kadar hızlı geçiyorsa, sosyal hayat ve ihtiyaçlarda bu oranda hızla değişir. Kanun metinleri zaman zaman sosyal hayat ve sosyal ihtiyaçları karşılayamaz veyahut pek uygulanan ya da kullanılan bir kanun değildir. Bu durumda, kanun çıkarma yetkisine sahip organların gözardı ettiği bu kanunların, sosyal hayata ve sosyal ihtiyaçlara göre yenilenmesi, kısaca yukarıda değinmiş olduğum "yorumlanması" kısmında Yargıtay kararları bizlere yol göstermektedir. Eskimiş ve işlerliği azalmış kanun maddeleri yerine, Yargıtay yerleşik içtihatları ile bu kanunlara yeni bir bakış açısı ve düşünsellik kazandırılır.

Bu açıdan, kanunların düz yazı halinin olaylara ve günümüze uyarlanması, "eskimiş" ve işlerliği yitirmiş kanun metinlerinin sosyal hayata uyarlanması ve elimizdeki olayın sonlanmış bir davaya benzetilmesi aşamalarında Yargıtay kararları biz Avukatlara yardımcı oluyor kanısındayım.