Mesajı Okuyun
Old 23-10-2008, 14:07   #11
Av. Mehmet Toprak

 
Varsayılan

Burada vergi dairesinin amacı zamanaşımı süresini kesmek ve şirketten tahsil olunamayan alacakların şirket ortaklarından tahsili sürecini başlatmaktan ibaret olsa gerek.Zira vergi dairesi yetkilileri tebligatı usulsüz olup olmadığını bilebilecek bilgi ve donanımda görevlilerdir.

Her iki olayda da usulsüz tebligat yapılan kimsenin vergi mahkemesinde ödeme emrine karşı dava açmak ehliyeti yoktur. Tamam dava ehliyetiniz yok. Bu doğru . Ama birde şu açıdan düşünelim: mahkeme davayı ehliyet yönünden red ettiğinde aslında tebligatın usulsüz olduğunu, dava açmak hak ehliyetinin tebligatın asıl muhatabına ait olduğunu da karara bağlıyor. Yani mahkemenin red kararı bir anlamda tebligatın muhatabı açısından usulsüz tebliğin tespiti anlamı taşıyor değil mi?
Kaldı ki vergi idaresi adı üzerinde kamu idaresidir. Usulsüz tebligat işlemi kapsamında idareye tebligat evrakının bir dilekçe ile iadesinde ve dahi bu işlemi gerçekleştiren memurlar hakkında şikayet ve yine idare aleyhinde dava yoluna başvurulması yönünde de bir engel yok diye düşünüyorum.

Son bir not . Bi öngörü de bulunalım. Bence usulsüz tebligatın asıl muhatabı da şanslı. Zira:
a.Vergi dairesi tebligatın usulüne uygun yapılmış olduğunu varsayarak takip işlemlerine devam edecek. Yani VUK'da öngörülen ilanen tebligat usulünü es geçecek.
b.Bu durumda tebligatın asıl muhatabı hakkında gerçekleştirilen işlemler ilanen tebligat yolu denenmeden hatalı tebligata dayalı olarak devam ettirilmiş olacak. c.İleri de şirketin gerçek yetkilisi tebligatın usulsüzlüğüne dayanarak ödeme emrine yeni muttali olduğundan bahisle ödeme emrine karşı dava açmak olanağına kavuşacak.
d.Hatta şirket hakkındaki takip semeriz kalıp ortaklara yönelinmiş ise öncelikla şirket hakkındaki yürütülen işlemler usulsüz olduğundan idarenin şirket ortaklarına gönderdiği ödeme emrileri VUK madde 10 ve AATUHK 35. madde de öngörülen koşullar yerine getirilmeden yapıldığından geçersiz olacak.
diye düşünmekteyim.
Kolay gelsin