"At sahibine göre kişner" Sözü gerçekten doğru bir sözdür...

Araba sahipleri de bu kanıyı taşımaktan büyük bir gurur duyarlar... Altındaki araba falan marka ama benim şöförlüğüm...
Öyle ya önemli olan altınızdaki arabanın teknik özellikleri değil, onu kullan şöförün marifetindedir.

Kaplumbağa kullandığım dönemlerde, (ki şu an ona uygun benzin bulmakta zorlandığım için garajda yatmak zorunda kalıyor) tüm arabalar kenara çekil küçük böcek ben seni döverim tavrıyla yaklaşırlardı... Değil sol şeride girmeme, orta şeritte olmam bile vahim bir durumdu.

İyi araba kullandığım için mi yoksa her an ezilecek gibi görünen bir böcek araba ile dolaşmama acıdıklarından mı bilmem herkes arabasını bana ödünç verir ... Genelde emanetten hoşlanmadığım halde teknolojinin son harikası olarak kabul edilen arabaları kullanma olanaklarına hayır diyemedim. Bu sayede değişik türde arabalar kullanma şansım oldu...

O zaman karşılaştığım manzara çok daha farklıydı... "Sen (kadın başına) marka araba kullanıyorsun ama önemli olan şöförlük" diyen herkes harekete geçip önüme atlar, kendini gösterdikten sonra soldan yollarını devam ederler... Sinirlenmek yerine bu tür alt metinleri okumak beni eğlendirir.

Aslında tepkiler bu birazda kullandığınız arabanın markasına bağlı. Diyelim ki hız yapan bir araba kullanıyorsunuz, birden herkes "hadi yarışalım" moduna girer ya da özel bir modeldir, arabanızın markasını incelemek için çevrenizde dolaşırlar.

Birden bire asıl amacı sizi emliyetli olarak istediğiniz yere ulaştıran araçlar garip bir amaç ve yaşam biçimi haline gelir...

Benim arabam
Onun arabası
Sizin arabanız...

Harika bir hocam vardı, bana araba kullanmayı öğretirken beni sollayarak geçen arabayı göstermiş, "aynı yere gidiyor olsaydınız, o arabasını park etmişken siz park yerine girmiş olacaktınız" demişti...